14 yaşım, gücüme ilk adım

Yusuf Değirmenci kullanıcısının resmi
‘‘İnsan ancak anladığı şeyi duyar.’’ Goethe

Ceylan Önkol ve Uğur Kaymaz’ın anısına...

Her şey çocuklar için' sözünü ne kadar çok duyuyoruz. Bir yüzleşme belki bir dokunuş geçmişe... İşittiğimiz her güzel söz tarihsel bir uzantının halkalarını boynumuza atar gibi bazen anlamlı kılıyor usumuzda şekillendirmek istediklerimizi... Çocuk, parçası olduğumuz yaşamın en güzel halkası... Hep hatırlamak istediğimiz o masum güç... Acıtır ivme ivme geri kalanları... Kanatır uyuyan yaralarımızı... Sonrası yok mu sanırsın?

Herkes çocuk olmuştur değil mi? Bilemiyorum... Olmuştur ama yaşamamıştır diyebilmek geliyor içimden. Üzüntülerim gizli, yaşadıklarım çocukluğuma uzantı. Bilebildiklerim, kavradıklarım o çocuk duyarlılığımın eseri olarak hep karşıma çıkıyor. Acılarımı anlatamamam, yaşanmamış olan bir hayatın olanaksızlıklarında gizli... Ben bir ölüyüm. Dokunsanıza bana, çocukluk aşkına...

Ölmüşüm. Hayır hayır, öldürülmüşüm. Bir yanılgıdır ölüm. Ölmediğimin sesini duyuruyor annem. Acıkmışım ve makarna istiyorum ondan. Siz hiç acıktığınızda ölüme gittiniz mi? Evet, ben bu sabah öldüm. Ölürken doğanın gözlerinde gördüm, haksızlığın güç olduğunu... Düşündüm de her güç benim gibi başlardı yaşama... Sonrasına biçim alan güç dedim, hangi aşamada öldürülüyor? Gücümüze güç katan hayatın her evresi, kaçımıza o karanlık kuyuları kazıyor dersiniz?

Ansızın bir sabah uyandığımızda, hangimiz öleceğine dair ipuçları arar ki? Ben, ben işte... Doğasına tükürülmüş bir coğrafyanın çocuğu olarak ben, ölüme bu kadar yakındım. 

Ben bir ölüyüm, farkına vardınız mı şimdi? Ne değişti annemin gözyaşlarından başka ve bilenen bir öfkenin hırsından arta kalan yaşamın... Siz hiç aç kalarak annenizin şefkatine sığındınız mı? Ben sığındığım an öldüm. 

Bu sıradan bir ölüm değil, öylesine ölmedim ki. Anlatabildim mi? Bir an sizi sınadığımı düşünün, öldüğümü değil. Bazen toparlanan bir gücün kendini gözden geçirmesi gibi, ölümlerden ölümler seçmek, salgın bir hastalık misali acımasız... Kader demeyin ama! Böyle değil işte yaşadıklarım. 14 yaşımda farkına varıyorum zor olanın benden öte olduğunu... Uğur’u daha iyi algıladığımı ansızın fark ediyorum. Ya siz? 

Bu gördüğünüz ceset sıradan bir ceset değil, anlamsız da değil. Bir seçimmiş gibi sunulan, zorba bir korkunun geleceğe dair hesapsızlığı... Oysa çok defa öldürüldüğüme tanık bir çehrenin tam ortasında büyümeye başlamıştım. Farkını çözüyorum şimdi... Çocuk bir emekçi olarak kimliğime, yan bakan büyük komşularım, ne kadar isabetli bir uçurumun kenarında olduklarına tanığım... Tanrı aşkına, nedir kazanılan, Uğur’dan sonra!

Biraz durun, düşünün gözlerimin tam içine bakarak... Siyah iri gözlerim ne anlatıyor dersiniz! Biliyorum, biliyorum benden evvel gözlerime hiç dokunmamıştınız ki! Sırası şimdi dokunmanın, ceylan ceylan güzelliğime... Ben farkına varılan hayatın kenarında, öldürülen masum gücüm artık. Bunu biliyorlardı. Bilmedikleri şey ise yanılgılarının daha güçlü olması... Oysa onlar, anlamsız birer ceset olarak büyüdüler. Ya ben, ne dersiniz?

Şaşkınlığım bana el uzatıyor. Bu kadar da değil ceylan dedikleri... İri gözlerim her şeyi anlatıyor belki. Varlığıma saygısızları da çoğaltıyor ama. O sıska, kara ceylan öldü mü sanıyorsunuz? 

Bu ne çehresi yanık bir dağ anne, duman duman kirlenen bu ülke, bana gücümü hatırlatıyor. Belki de ölmeseydi diyorlar. İşitiyorum. 'Sen ağlarsan anne, bu ülke ağlar, sen gülersen anne, bu ülke güler.' Sonrası nedir anne? Sen, makarnamı pişirmeyi unutma, çabuk acıkırım, bilirsin!

Yusuf Değirmenci

Kaynak PolitikArt

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...