Sözcüklere kanat takıp, gönlümün surlarından atarak uçurmayı deniyorum...

Görülmüştür kullanıcısının resmi
“Meçhule gitmiyorum; bildiğim, inandığım, savunduğum haklar için yelkenlerimi şiirin rüzgarıyla doldurdum. Tıpkı siz büyük ustaların yaptığı gibi. Sizler de yola çıktığınızda ya tektiniz ya da bir avuç kadar yürekli insanlardınız. Ama şimdi şiirlerinizle arkanızdan el sallayan, sizi okudukça nefes alan çok insan var. Sadece insan da değil, söz, yazı, resim, çizgi ve anılar da bıraktınız, bırakmaya devam ediyorsunuz. Evet, olup bitenlere baktığınızda, çıkan kitaplara, geçen yıllara… Masal gibi. Evet, ben de bu masalın bir parçası olabilmek adına yazdım.” Hakkı AY 1 No’lu Y.G.K Ceza İnfaz Kurumu Sol –C/2 Odası. ELAZIĞ ...

 
10.03.2021
 Sevgili Adil OKAY,
            Sözcüklere kanat takıp, gönlümün surlarından atarak uçurmayı deniyorum. O’nu duyumsamaya, kavramaya çalışıyorum. Sizin deyiminizle; “uçurumun özgürlüğünü” tatmak istiyorum.
            Merhaba. Mart ayının direngenliği, kızıllığı ve coşkusu ile selamlar; her anlamda iyi ve moralli olmanızı dilerim. Ben de genel anlamda iyiyim. Yabancısı olmadığınız ve tüm hakikatiyle bizlerle buluştuğunuz bir mekandan sizlere yazmaktayım. Sizin gibi bir hakikat yolcusunu bana anlatan ve kitabınızı okutan, size yazmama teşvik eden Heval Mehdi Boz’un da selamlarını gönderiyorum. Kendisiyle aynı odayı paylaşmasak da aynı havayı soluyup mücadele vermekteyiz. Onun da morali-motivasyonu yerindedir. Sağlık sorunları devam etmektedir ve yakın bir zaman içerisinde size bir kart yolladığını da belirterek size biraz kendimden ve amacımdan bahsetmek istiyorum.
            Mardin, Derik’liyim. 2015 yılından beri zindandayım, 2026 yılına kadar kesinleşmiş bir hükmüm var, tabi bir dosyam daha var ondan da ne kadar ceza alırım bilmiyorum. Bildiğim tek şey gerçekten adalet buralara uğramıyor. Zindan hayatım boyunca şiire karşı büyük bir ilgim ve sevgim oldu. Ve o tarihten itibaren de yola çıktım yazmak için. Bir geminin limandan demir alma zamanı gibi bir başlangıç yaptım. Meçhule gitmiyorum; bildiğim, inandığım, savunduğum haklar için yelkenlerimi şiirin rüzgarıyla doldurdum. Tıpkı siz büyük ustaların yaptığı gibi. Sizler de yola çıktığınızda ya tektiniz ya da bir avuç kadar yürekli insanlardınız. Ama şimdi şiirlerinizle arkanızdan el sallayan, sizi okudukça nefes alan çok insan var. Sadece insan da değil, söz, yazı, resim, çizgi ve anılar da bıraktınız, bırakmaya devam ediyorsunuz. Evet, olup bitenlere baktığınızda, çıkan kitaplara, geçen yıllara… Masal gibi. Evet, ben de bu masalın bir parçası olabilmek adına yazdım. Ve bunları kitaplaştırmak istiyorum. Zamanınız değerlidir, eğer bir parça zaman bana ayırabilme durumunuz var ise; size şiirlerimin taslak halini göndermek istiyorum. Okuduktan sonra bana kitabımın sizde uyandırdığı duyguyu-düşünceyi bir ön sözle taçlandırırsanız bu benim gibi genç bir şair için büyük bir coşku ve heyecan olacaktır. Benim sizlerden istemim bu yöndedir. Bu konuda olumlu ya da olumsuz sizden bir haber beklemekteyim. Ki dört gözle, büyük bir sevinçle mektup gününü beklemiş olacağım.
            Neden size yazıyorum derseniz? “Eylül Kokusu” adlı şiir kitabınızın bende bırakmış olduğu etkiyi anlatarak mektubumu sonlandırmak istiyorum:
            Şiirlerinizde uzun ve dolambaçlı dizelerden çok, kısa ve vurgulu dizeleri tercih etmişsiniz. Bu da şiirlerinizin akıcılığına farklı bir tarz ve boyut katmış. Hani uzun şiirler bir yerden sonra sıkıcı olmaya başlar ya, sizinkilerde öyle bir izlenime kapılmadım, gezgin gibiydim. Şatafatlı dizelerden kaçınmışsınız, laf kalabalığından uzak sade üslubunuzun olması anlatılmak isteneni okura bir çırpıda vermenizi sağlıyor.
            En çok dikkatimi çeken noktalardan biri de: belli bir temaya çakılı kalmamanızdır. Şiirlerinizde konularınızı uçuk yerlerde aramamışsınız. İlk bakıldığında bile aşk ile devrimcilik arasındaki ikilem görülebiliniyor.
            Mesela bir dizeniz vardı: “Cop demeye utanırız hala” diye. Bu dize tüm temayı özetlemekteydi.
            Toplumsal sorunlara, Kürt çocuklarına, Cumartesi Annelerine, Ölüm oruçlarına; onun yanında HES’lere ve aşka, onun bir devrimcide yarattığı ikileme eğildiğiniz şiirlerinizde tam bir şair cesareti vardı. Bu çok önemliydi benim için. Bence ADİL OKAY’ı, ADİL OKAY yapan şey ikirciksizliğiydi. Ya da kimi konularda ikirciği kararlı bir sükunetle en doğruya yakın cümlelerle anlatabilmedeki yeteneğiydi.
            Aşk’ı anlatırken finans kapitali unutmamışsınız. Doğa talanını anlatırken bakkalın karısını (eşini) es geçmemişsiniz.
            Zengin tema ve içerik güçlü imgelerle buluştuğunda büyü başlamıştı. Eğer şiirle bugün birbiriyle ilişkisi varsa- ki bence var- siz büyük bir hokkabazsınız…”
            Rüzgar kadar aceleci değilim, ama esen rüzgarlar yavaş yavaş sizlerden ayrılmamı fısıldıyor. Umarım üslup noktasında eksik veya kırıcı olmamışımdır. İçimden gelenleri doğallığı ile sizlere yazmaya gayret ettim. Önsöz konusunda yardımcı olacağınızı umaraktan; kendinize iyi bakın şahsınızda yanınızda bulunanları selamlarım. Hoşça kalın. Görüşmek üzere.
D.S.S.
Hakkı AY
1 No’lu Y.G.K Ceza İnfaz Kurumu
Sol –C/2 Odası
ELAZIĞ

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...