Sol, Demokrat ve Aleviler Geleceğe Nasıl Bakmalı?

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Demokratlık; temel anlamıyla dünyadaki tüm farklılıklara toleranslı bakıp, şartlara göre ortaklık içerisinde yaşayabilme kültürüne sahip olmaktır. Her toplum kendi şartlarına göre demokrat olmayı, farklılaştırarak yaşatmaya çalışsa da Türkiye gibi ülke ve toplumlarda, demokrasinin genel anlamından çok daha geride düşünülmektedir.

Herkesin şahit olduğu gibi, Türkiye’de özellikle eğitim görmüş ve kendisini entelektüel sayan sol, Aleviler ve liberaller, gizli ya da açık milliyetçi düşünce yapısını henüz aşmış değiller.
Dünyanın doğal yapısı, insanlık anlayışı, düşünce, inanç ve sosyal ilişkiler tamamen değiştiğine göre, emek ve insanlıktan bahseden sol, demokrat ve Alevilerde, teorik ve de yaşam pratiği açısından değişmeleri bir zorunluluktur. Çünkü eski teorik mantıkla düşünüp, çağın egoist, bencil, gereğinden fazla bireyci yaşamak, tüm değerleri kapitalizm ve faşizmden daha fazla yozlaştırmaktadır. İlkesel olarak değişmeyenlerin zaten halk içerisinde herhangi bir itibar görmedikleri herkes tarafından biliniyor. Toplumsal ve düşünsel genel yapı bu gerçekliklere dayanırken, “SOL, DEMOKRAT ve ALEVİLER” geleceğe nasıl hazırlanmalı?  Bu soru büyük bir önem arz ediyor. Makalede Sol, Demokrat ve Alevileri konu olarak ele almanın temel nedeni, her üç anlayışta halkçı, emekten ve insanlıktan yana bir kültüre sahip oldukları için, bunu derince sorgulamak zorundayız. Yoksa kapitalistçe düşünenler için burada bir şeyler ifade etmeye gerek dahi yok.
 
1-Solun Geleceği: Dünyadaki tüm solcuların sahiplenip savundukları Marksist teorik ilkelerin çoğunun, artık hiçbir etkisi kalmadığını dünyadaki solun durumundan belli. Hemen hemen hiçbir konuda çözüm ve alternatif üretemeyen sol, bu gerçekliği kabul edip, bunun yerine yeni dünya ve insanlık koşullarına uygun ilkeler yazmalıdırlar. Örneğin direkt komünist düşünceyle her şeyin ortak paylaşımının, 21. Yüzyıl gerçekliğinde mümkün olmadığı kabul edilmeli. İkinci önemli konuysa, askeri olarak gerilla tarzı veya daha farklı şekilde bağımsızlık mücadelesi vermenin, tamamen bittiğinin görülmesi. Her iki temel konuda yapılması gerekenler, özet olarak şu şekilde mümkün gibi görünüyor.
 
Ekonomik açıdan tamamen komünist paylaşımcı ortaklık yerine, belirli, sınırlarda serbest piyasaya dayanan üretim tarzının geçerliliğinin görülmesi. Bu ekonomik faaliyetlerden elde edilen gelirlerden, gerçek ihtiyacı olan birey ve ailelere yardım yapan resmi ya da tüzel kişiliklerin oluşturulması.
 
Askeri noktada ise; eski tarz gerilla savaşı ya da kontrol mekanizmasının çoktan geçerliliğini kaybettiği, bunun yerine yerel ve ulusal düzeyde ordu oluşturmaya gitmek. Yalnızca ordulaşmanın da yeterli olmadığı, bu yapılar kendilerine yakın gördüğü iç ve dış devlet güçleriyle müttefiklik kurup, çağın şartlarına göre yenilikleri hayata geçirmek. Diğer tüm sosyal, kültürel, sağlık ve eğitim gibi önemli konularsa, belirli alanlarda sağlanacak askeri ve ekonomik siyasal güvence doğrultusunda, rahatlıkla hayata geçirilebilir. Eskisi gibi yumruğu havaya kaldırıp slogan atmakla, hiçbir şey elde edilmediğinin, hepimiz bilincinde olmalıyız.
 
2-Demokratlar ve Gelecek: Demokratlık; temel anlamıyla dünyadaki tüm farklılıklara toleranslı bakıp, şartlara göre ortaklık içerisinde yaşayabilme kültürüne sahip olmaktır. Her toplum kendi şartlarına göre demokrat olmayı, farklılaştırarak yaşatmaya çalışsa da Türkiye gibi ülke ve toplumlarda, demokrasinin genel anlamından çok daha geride düşünülmektedir. Herkesin şahit olduğu gibi, Türkiye’de özellikle eğitim görmüş ve kendisini entelektüel sayan sol, Aleviler ve liberaller, gizli ya da açık milliyetçi düşünce yapısını henüz aşmış değiller. Etnik, kültürel ve inançsal olarak farklı olan yapıları, kendilerinin sahip oldukları ilkelere tabi olmasını dayatan, tutucu bir anlayış içerisindeler. Örneğin farklı etnik, dil ve inançtan olanları inkâr etmedikleri halde, Türkiye Devletinin Anayasasındaki ırkçı maddelere tabi olmalarını dayatmalarındaki gibi. Gerçek demokrat olan her birey, önce devletin anayasasını tartışmalı ve tartıştırmalıdır. Anayasa ve devlete söz ettirmeden demokratlık yapmak, her konuda ırkçılıktır. Bu çağdaş demokrasiye göre faşizm demektir. Bizdeki entelektüel ve demokratım diyenlerin çoğu, bunu faşizm olarak görmemek için her türlü oyunu oynuyorlar.
 
3-Aleviler ve Gelecek: Alevilerin durumu daha enteresan ve içinden çıkılması zor bir konudur. Başta Alevilerin hepsi, Alevilik ilke veya yolu olarak dile getirdikleri argümanların, hemen hemen tümünün ütopik kaldığının bilincinde olmalılar. Alevi yol ilklerinin bir kısmı bundan 2500 yıl önce yaşanmış ve yaşatılmış olsa da günümüzde, gerçekliğini çoktan kaybetmiştir. Diğer taraftan Aleviler, hümanizm ve evrenselliği her şeyin üstünde görüp savunurlarken gerek bireysel ilişkilerde gerekse oluşturdukları Cemevi ve Derneklerde, birbirlerine karşı oynadıkları ayak oyunları, gericilere taş çıkartır nitelikte. Bir taraftan hümanizm ve darda kalana yardım yerine, ütopik hızırla geçiştirip kendi yüksek çıkarını düşünen egoist Alevi, kendini ve Aleviliği yok ettiğini bilmelidir. Benzer şekilde herhangi bir bölgenin Cemevi ve cemaati, diğer bölgeleri küçümseyip aşağı görüp, ayak oyunlarını devam ettirmeleri, eskiden kısmi olarak uygulanan eşitlikçi kültürü tamamen bitirmekte. Bu nasıl insan sevmek, evrensellik, bilimsellik ve derya yolu Aleviliktir? Örnekleyerek bahsettiğimiz büyük küçük ayak oyunlarını Alevilikte sürdürmek, burjuva ahlak yapısından daha fazla dejenerasyon yaratmak olduğunu, Aleviler artık bilmek zorundalar.
 
Aleviler; 2500 yıl önce ortaya konulan Alevilik yol ilkelerini değiştirip, günün şartlarına uygun teori geliştirmelidirler. Tüm bu eleştiriler Sol, Demokrat ve Alevilerle kendimizi aynı gördüğümüz içindir, kimse art niyet aramamalı. Açık, samimi, gerçekçi olup, Alevi ilkelerinden uygulanacakları uygulamak gerekirken, uygulanması mümkün olmayanları sıralayıp tamamen atarak, onların yerine yeni ilkeler oluşturulmalıdır. Küçük, basit dede ve pirlik hesapları yaparak, bir toplumun geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yoktur, olmamalı da. Her üç siyasal ve sosyal topluluk, her alanda sona gelindiğinin bilinciyle hareket edip ya yeniden, yeni ilkelerle var olacaklar ya da eskiyi tekrarlayarak savrulup yok olacaklardır. Bundan başka bir yol yoktur.   
 
Cemal Zöngür
 
 
 

Kategori: 

Yorumlar

Bektas TOSUN kullanıcısının resmi

Bektas TOSUN (doğrulanmadı) tarafından tarihinde gönderildi

Değişimi mutlak sağlamalıyız yoldaş.
Kağnı ve atarabası ile aya gidilmez.

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...