Orta Doğu Halkları Demokrasiye Neden Uzaktır?

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Albert Einstein’ın “Ön Yargıları Yok Etmek Atom Çekirdeğini Parçalamaktan Daha Zordur” belirlemesi, Orta Doğu toplumlarını en güzel şekilde tanımlıyor.

Orta Doğu ülkelerinin tamamına yakını, yüzyıllarca batılı kültürlerin egemenliği altında yönetilmelerine rağmen, saplantılarından bir milim vazgeçmiş değiller. Bunun temel nedenleri, icat ettikleri Tek Tanrıcı peygamberlik kültürün yarattığı ukala psikolojide aranmalıdır.
 
Bölge devletlerinin büyük çoğunluğu daha önceleri Yahudilik ve Hıristiyanlıkla yönetilirken, M.S.650-700’lerden itibaren İslam Emevi, İslam Şii Abbasi ve Osmanlı da dahil hepsi, teknik açıdan batılı ülkelerin destek ve hakimiyetinde iç içe yaşadılar. Güncelliğini sürdüren Afganistan, Arap İslam ve Osmanlı başta olmak üzere, 1700’lerden itibaren Rusya, İngiltere, Amerika’nın hakimiyetinde kaldığı halde, Batı tarzı hiçbir kültürü kabul etmiş değil. Benzer şekilde Osmanlı en az dört yüzyıl Batılı ülkelerle, ticari olarak iç içe yaşarken değişmek yerine daha da gericileşmiştir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti; laiklik, sekülerizm, demokrasi düşüncesini resmileştirdiği halde, bunu gerçek anlamda özümsemedi. Sözde Türkler bölge halklarına göre, daha modern görünseler de bu asla doğru değildir. Türkler Anadolu’ya göçmen olarak yerleşen halktır. Türkçe dil kültürlerini geliştirmek yerine, Fars ve İslam Arap kültürünü sahiplenip yüceltmeleri, özlerine yabancılaştıkları gibi bölge kültürlerine de yabancı yaşıyorlar.
 
İnsanlar anlamlı yaşamak için ürettikleri kültürler başta olmak üzere, her türlü aracı milyon yıllar içerisinde doğa ve zihin gücüyle, zamanın şartlarına göre dönüştürerek hayatlarını kolaylaştırırlar. İnsanların icat ettiği kültürlerin devinimleri, her bölgenin coğrafi ve özgün yapısına uygun değişirken, bazen uzun süre statik kalabiliyor. Toplumların doğal kültür devinimlerine yer ve zamanın koşullarına uygun müdahale edilmediği sürece, hiçbir zaman devrimsel sonuçlar alınamaz. Bunun örneklerini Orta Doğu toplumlarının sürekli yeniliklere karşı direngenlik göstermelerinden biliyoruz. Bölge halklarında değişimin gerçekleşmemesi coğrafi, iklim ve monoteist peygamberlik ukala din kültürünün yarattığı psikolojinin sonucudur.
 
Orta Doğu halklarının entelektüelinden, dine inanmayanları da dahil, büyük çoğunluğun yaşam ve kültürel genleri, peygamberlik inanç yapısıyla şekillenmiştir. Bunun en büyük nedeni, Hz. Âdem ve Hz. İbrahim’i kendi öz ataları olarak sahiplenirlerken, dünya insanlığının da atası şeklinde çoğu toplumlara bunu kabul ettirmeleridir. Tek Tanrıcı manevi peygamberlik icatla, kendilerinin üstün soy, kutsal kültür ve ukala psikolojiyle, düşünce yapılarını tamamen körleştirmişlerdir.  Bilim ve mantık dışı bu yapıdan en ufak ödün ya da taviz vermek, Orta Doğulular açısından sonlarının olacağı korkusuyla, en etkili teknolojik araç ve kültürleri dahi etkisiz kılabiliyor.
 
Toplumların kültürel ve diğer her alanda değişim dönüşüm kapasiteleri, yaşadıkları coğrafya ile birlikte icat ettikleri siyasal otoriter kültüre göre farklılık gösterir. Kültürel öz yapılarda doğal devinim, kendiliğinden belirli bir ivme kazanmadıkça, dışarıdan müdahale edilse de o toplumlarda değişimler on binlerce yıl sonra ancak söz konusudur. Bölgenin her anlamda gerçeklikleri göz önünde bulundurulmadan, sürekli yersiz ve zamansız giydirilmek istenilen elbise, bölge halklarına geniş ya da dar geldiğinden, bu elbiseyi kullanmak istememişlerdir. Buna rağmen ithal ikameci anlayışların maddi, kültürel, siyasal müdahaleleri, katliamdan başka bir anlam taşımıyor.
 
Orta Doğu’nun coğrafi, kültürel yapısı ile, dünyanın diğer bölge ve kültürel yapıları karşılaştırıldığında, Orta Doğu Tek Tanrıcı kutsal Peygamberlik kültürüyle, adeta farklı bir gezegenmiş gibi karşımıza çıkıyor. Orta Doğu Coğrafyası; kendi sınırları içerisinde iklimsel, toprak farklılığı, arazi yapısı, bitkisel örtü bakımından derin zıtlıklara sahiptir. Bölgenin bazı yerleri çöl ve gece gündüz sıcak olması, insanların çıplak şekilde rahatlıkla yaşayabilmelerine ortam sağlıyor. Diğer bölgeleriyse sert hava koşulları, kısıtlı bitki örtüsü, temel geçimin ticarete dayanması, maddi manevi güçlü bir otoriteye bağlı olmadan, bölgede yaşamanın mümkün olmadığı duygu, düşüncesini hâkim kılıyor her zaman.
 
Orta Doğu’da topluluklar kendi özgünlüğüne dayanan, aşiretsel benzeri idari otoritelerini oluştursalar da sınır içinde veya dışında, ekonomik ticareti devam ettirmenin tek yolu, bölgeyi kontrol eden dinsel siyasi otoriteye tabi olmakla mümkündür. Bölgede monoteist dinsel otoriteye tabi olmayanların yaşama şansı bugüne kadar görülmüş değil. Bu kültür anlayışı yaklaşık M.Ö.1500’lerden itibaren, bölgenin yapısına en uygun gelen din ve siyasi otorite olarak, Tek Tanrıcı Peygamberlik realitesidir. Monoteist bu realite, İlk ve Orta Çağ toplumlarının okuma yazma bilmediği dönemlerde, mevcut boşluğu en iyi şekilde doldurmuş ve doldurmaya devam ediyor.
 
Derin psikolojik ve siyasi ukala etkiye sahip kutsal peygamberlik kültür anlayışının, aynısı veya benzerini diğer kıtalarda icat eden başka bir halk yoktur. Asya’nın büyük bölümü, Avrupa, Avusturalya, Amerika ve Afrika toplumları, paganist inançsal tapınmacılığı yaşatırlarken, kutsadıkları kişilerin düşünsel ifadelerinin tanrı sözleri değil, kişinin kendi sözleri olduğu bilinciyle tapınmaktadırlar. Orta Doğulu ve diğer bölgelerde her üç semavi dine inananlar, kutsal saydıkları kitaplarda yazılanların, Allah kelamı olduğuna inanarak radikal şekilde tapınmaları, adeta değişmemeye yemin etmişlerdir.
 
Şu nokta hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalı. Avrupa başta olmak üzere diğer kıtalara sonradan ihraç edilen Hıristiyanlık ve Yahudilik, bu toplumlarda yer edinmek için her türlü yolu denedi. Ne zaman laiklik, seküler ve demokrasiyi kabul ettiyse her iki din, bölgede ancak kalıcı olabilmiştir. İslamiyet ise hiçbir şekilde giremedi. Benzer şekilde batılı yaşam kültürleri, Orta Doğu toplumlarına ihraç edilirken, yerli monoteist dinsel kültürler de aynı şekilde buna karşı direnmektedir. Bölgenin tamamında hâkim olan İslami dini sosyal kültür gerek doğal gerekse yapısal açıdan, özünde en ufak değişim ivmesini henüz başlatmış değil. Daha farklı bir örnekse, Avrupalı Sosyalistlerin icat ettikleri sınıf (Proletarya) mücadelesine dayanan teori, Avrupa’da gösterdiği etkiyi farklı ülkelerde doğru düzgün gösterememiştir. Bütün bunlar dünyanın her yerinde yerli kültürlerin öz dinamiğinde doğal devinim ve değişim başlamadan, yabancı kültürleri kolayca kabul etmemesi, zıtların mücadelesindeki diyalektik öz savunmadır.
 
Gerici her türlü yoz kültürel yaşama karşı olan birey ve toplumlar bunda samimi iseler, insanlarda psikolojik ukalalık yaratan tek tanrıcı dinler ve Hz. Âdem, Hz. İbrahim’in kutsal soy ata oldukları yalanını deşifre etmelidirler. Peygamberlik kültürünün yalancı, sahte etkisi tümden kırılmadıkça, kimse bölge toplumlarının değişimesini beklemesin. Çünkü bölge toplumları en basit noktalarda bile, değişim dönüşümü başlatacak kültür ve bilinç aşamasından henüz çok uzaklar.
 
   KAYNAKLAR
David Eaglemenn-Beyin, Domingo Yay. 
İsmet Gedik-DOM ve Toplum, Facebook Sayfası. 
Yuval Noah Hariri-Sapiens. 
Prof. Dr. Laumann Brezendine-Erkek Beyni.  
Prof. Dr. Laumann Brezendine-Kadın Beyni.  
Robert E. Park-İnsanın Doğası. 
Politzer-Felsefenin Temel İlkeleri. 
Alfred Adler -İnsanın Doğası. 
Marks-Kapital 1,2,3Cilt. 
Eugene Enriquez-Sürüden Devlete. 
Doğan Cüceloğlu-İnsanın Davranışı.
E J.M. Roberts- Avrupa Tarihi- İnkılap Yay.
William H. Mc Neill- Dünya Tarihi- İmge Yay.
Ali Şeriatı- Dinler Tarihi, Seçkin Yay.
İ. Zeki Eyüpoğlu- Tarikatlar ve Mezhepler Tarihi, Seçkin Yay.
İhsan D. Dağlı- Orta Doğu’da İslam ve Siyaset, Boyut Yay.
Kitabı Mukaddes Şirketi, Orhan Matbaacılık
E. Hamdi Yazır- kuran-ı Kerim ve Yüce İlmi Hali. Huzur Yay.
Felicien Challleye- Dinler Tarihi, Varlık Yay.
Yazar Nuri Öztürk- İslamı Anlamaya Doğru, Yeni Boyut Yay.
Faik Bulut- Alisiz Alevilik, Doruk Yay.
Mircea Eliade- Şamanizm, İmge Yay.
Turan Dursun- Kuran Ansiklopedisi 8 Cilt. Kaynak Yay.
Ethem Xemgin- Aleviliğin Kökenindeki Ahuramazda ve Zerdüşt Öğretisi, Berfin Yay.
Musa Şanak- Mezopotamya’da Dinlerin Doğuşu, Aram Yay.
Mircea Eliade-Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi 3 Cilt, Kabalcı Yay.
Cemal Zöngür- Din ve Felsefe Açısından Kızılbaşlık- Ozan Yay.
Cemal Zöngür - Türkleri Yeniden Tanımak, Ozan Yay.
Alaeddin Şenel- Siyasal Düşünceler Tarihi- Bilim ve Sanat Yay.
Evrim Ağacı-Maymun, İnsan Arasındaki Ortaklık Oranı
Filozof Thales- Doğa felsefesi.
Helenistik Felsefe Tarihi.
Helenistik Dönem ve Epikurus, Demokrit-
Antik Dönem Felsefe Okulları ve Tarihi
İnsan ve Evrim- Evrim Ağacı
M. İlin, E. Segal- İnsan Nasıl İnsan Oldu
Alaeddin Şenel- İlkel Topluluktan Uygar Topluma
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...