Bir Nefeste İmtihan/ Özlem Yener

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi
Özlem Yener, Bir Nefeste İmtihan, 128 Sayfa, Anı/Roman, Ozan Yayıncılık

Özlem Yener, 1985, Antep Araban doğumlu. Sekiz çocuklu  bir ailenin tek kız evladı. Yedi abisi ve annesi ile 14 yaşına kadar Araban’da yaşamış. 14 yaşında anne ve iki abisi ile babalarının yanına İsviçre’ye gelmiş. Ve 23 yıldır İsviçre’de yaşamaktadır.

Özlem Yener,  genç bir kalem ve “Bir Nefeste İmtihan” ilk kitabı. İçinde geçtiği zamanı, yaşadığı hayal kırıklığını, sevinçlerini, üzünçlerini kâh düzyazı ile kâh şiirle sade, akıcı bir dille anlatmış.

Yaşamındaki en büyük değişikliği on dört yaşında yaşamış. Araban’da yaşarken, yedi abisi olan evin küçük prensesi olmuş. Abileriyle büyüdüğü için hep onlara öykünmüş, kız arkadaşlarıyla aynı ortamda çok bulunmamış.

Babası çalışmak için İsviçre’ye gittiğinde, Özlem henüz dört yaşındaymış. Evin tüm yükü annesinin sırtına yüklenmiş, çok küçük olduğu için annesinin yaşadığı acıyı, içinden kopan fırtınanın çaresizliğini bilememiş. “Yalnızlık, uzun bir ayrılık, babama bitmeyen özlemi, her hafta elimden tutar, koştura koştura bakkala götürürdü beni,” diye anlatır vefakâr annesini. “Çünkü bir tek orada telefon kulübesi vardı ve biz her hafta oraya gider, babamın bizi arayacağı saati beklerdik.” Babası, karısı ve çocuklarına karşı çok ilgilidir. “Babam da hiç saatini şaşırmazdı. Annemle babam arasında Leyla ile Mecnun misali bir aşk vardı, hep onlara hayran kalmışımdır… Belki de annemin hayata tutunabilmesinin tek nedeni her hafta bir iki dakika da olsa babamla konuşabilmesinde gizliydi. Belki de babamın sihirli bir iki kelimesiydi, bunu bilemezdim.”

Babası her yıl, bir aylık izine gelirdi köye. Evde bir bayram havası eserdi. Babalarına doyamadan bir aylık izin bitince, tekrar koca bir ayrılık ve babaya özlem duyulmaya başlardı.

“Babamın yokluğuna artık alışmıştık, her yıl aynı şekilde gelir gider ve biz aynı duyguları tekrar tekrar yaşardık. Yıllar yılları kovalıyordu. Sonunda babamdan sevindirici bir haber geldi, artık kavuşmamız için bir engel kalmamıştı. Birbirimize kavuşup daha da mutlu olacak, mutluluğumuza mutluluk katacaktık…

Son gün gelip çatmıştı. Bu nedir Allah’ım, herkes neden ağlıyordu, bir aile birleşiyordu  ama etrafta ağıtlar, herkes ağlıyordu, neydi yanlış olan sevinmemiz gerekmiyor muydu, neden herkes ağlıyordu! Gözyaşları bitmek bilmiyordu, kime baksam ağlıyor, ayrılığı çekilmez kılıyordu ama bir aile birleşiyordu neden kimse sevinmiyordu, neden herkes bu kadar çok ağlıyordu, bir türlü anlam veremiyordum.”

1999 senesinde Antep’ten İsviçre’ye yolculuk başlamıştı. Özlem, annesi ve iki abisi ile birlikte. Beş abisi arkalarında kalmıştı. Özlem’in yüreğinin bir yarısı yanında diğer yarısı beş abisinin yanında kalmıştı…

Babasına kavuşmuştu ama abilerine hasret kalmıştı.

Özlem Yener’i kutluyorum.

Necmettin Yalçınkaya, Yazar-Redaktör

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...