Türkiye'de Sol ve Aleviler Neden Sürekli Bölünürler?

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
“Emek sermaye çelişki kültürünün bir toplumda oturması, dil, din ve genel kültürün gelişmesine bağlıdır. Genel kültürü gelişmemiş toplumlar emek teorisini kavrayamayacağı için, yalancı basit hikayeler üreten dinleri tercih ederler, çünkü kapasitesi odur.

             Dünyanın her yerinde din ve siyasetteki bölünmeler, toplumların kültürel niteliksizliği, yabancısı olduğu dil, din kültürü sahiplenme ve adaletsiz ekonomik paylaşımla doğrudan bağlantılıdır. Özellikle kültürel niteliği gelişmemiş toplumlar, bağımsızlık ve özgürlük adına egemen olan dil, dini kültürler üzerine, akla mantığa aykırı efsaneler üretmeyi en iyi siyaset ve politika görürler. Buna bir de kariyerizm, maddiyat eklendiğinde, bu tarz siyasi ve dini yapıları uyandırmak hiçbir zaman mümkün değildir. Sıralananların etkileme derecesine göre, niteliksiz toplumlar bölünmelere özgürlük çıkışı olarak bakarlar. Bölünmenin kaynağını bu şekilde belirlerken, Sol ve Alevilerin bölünerek var olacaklarına inanmaları, ikisinin de birçok noktada aynı mantığa sahip olduklarının bir sonucudur. Ortak temel noktalarıysa, halkların tarihi kültürel geçmişlerine bilimsel bakmayı önemsememeleridir. Türkiye’de Sol ortaya çıktığı günden bu zamana kadar, sürekli bölünerek marjinalleşirken, Alevilerde aynı akıbeti yaşıyorlar. Sol ve Alevilerin niteliklerini özetlediğimizde, durum daha net anlaşılıyor.
 
Solun temel teorisi emek sermaye çelişkisine dayanır. Örgütlenmeye bu felsefi doğrultudan bakılırken, Türkiye solu halkların sınıfsallığı dışında, diğer kültürel değerleri genelde önemsemezler. Herhangi bir sol siyasi düşünce, sınıfsal temelde devrim yapmak istiyorsa, halkları ulus yapan dil, din, ekonomik, kültürel niteliğini bilimsel temelde analiz edip, ortaya çıkacak sonuç doğrultusunda teori geliştirmek zorundadır. İnceleme ve araştırmalar neticesinde, bir toplumun dile dayanan kültürel nitelik çok geri, bunun önünü de din vb. yapılar engelliyorsa, bu iki nokta geliştirilmeden bir toplumda sınıfsal devrim, ütopyadan öteye geçmez/geçmedi de. İşte sol anlayışların her zaman korkup kaçtıkları ve sürekli erteledikleri en önemli nokta, dil ve dini kültürlerdeki geriliği nasıl aşacaklarıyla ilgili, en ufak dertleri bulunmamasıdır. Esasında en basit yöntem; dinlere devrimci yaklaşım teorisiyle, tüm geri toplumlarda hareketlenme rahatlıkla sağlanabildiği halde, Türkiye Solunun aklına bu tür çözümler bir tülü gelmez nedense?
 
Bir toplumda dile dayanan kültürel nitelik gelişmemiş ise, o toplum ya da halklar dinden başka farklı hiçbir şeyi kavrayamazlar veya kavramak istemezler. Onun için Türkiye ve Orta Doğu toplumlarında temel çelişki, dillere dayanan geri yapıyı geliştirmek ve dinde reform temel önceliktir. Bu aşamalar tamamlandıktan sonra ancak, sınıf mücadelesi ivme kazanabilir. Zorunluluk gereği dil ve dini reforme etmekle işe başlanırken, sınıf mücadelesi mecburen sonraya ya da tali çelişki konumuna düşmektedir. Sol anlayışların çoğu, bu gerçekliği göze alamadıklarından, varsa yoksa sınıf mücadelesi deyip saplanıp kalmaktalar. Bu yüzden dil ve dini kültürel yapıları önemsiz görüp, tepeden inmeci sınıf örgütlenmesini dayatmaları yüzünden, taban bulamayıp bölünürlerken birbirlerine düşmanlaşmaktalar.
 
Türkiye’de Kürt Ulusal Kurtuluş Siyaseti dışında, sol düşünce içerisinde halkların dil ve din kültür niteliklerini genişçe, bilimsel analizini yapan bir siyasi lider veya parti henüz ortaya çıkmış değil. Bunun temel nedeniyse, dil ve dini konularla uğraşmak, sınıfsal mücadeleden uzaklaşma korkusudur. Halbuki Türkiye’de solun en az 150 yıllık geçmişi varken, ilk çıktığı noktadan bir adım ileri gidemediğine göre, neyin korkusunu yaşıyorlar anlamak zor?  Siyasal stratejik korkuyu yenip, Türkiye’deki 13 farklı halkın sahip olduğu dil kültürü, İslam, Hıristiyanlık, Alevilik gibi inançlara devrimci yaklaşılmış olunsaydı, sınıfsal örgütlenme kültürü çok büyük bir gelişme gösterirdi. Ve bölge halklarına büyük bir umut olurdu. Türkiye’deki en solcu partiden sendikasına kadar hepsi, temsil ettiğini söyledi tabana sınıf mücadelesini hâlâ kavratamamıştır. En az on tane sol parti varken, hepsi içten içe birbirine düşmanca bakmakta. Solu birbirine bu kadar düşmanlaştıran sebepler bulunup çözülmeden, siyaset meydanında boy göstermek ya gerçek siyasette samimi olmamaktır ya da dostlar bizi pazarda görsün mantığıdır. Bunun başka türlü izah bulunmuyor.
 
Türkiye’deki sol partilerin kadroları başta olmak üzere tabanı, biraz sıkıştığında Müslümanlık ve sözde Türklüğün oluşturduğu sahte ulusal yapıya sarılmaktan kendilerini alamıyorlar. Her türlü kördüğüm Türkiye’de sahte ulusalcılık ve laiklik yüzünden yaşanmıyor mu? Tüm bunların nedeni halkları toplum ve ulus yapan dil, din, ekonomik alanlarda, Anadolu özgünlüğüne uygun bilimsel kültürel çalışmaların olmayışıdır. Türkiye’deki sol düşüncelerin çoğu, içten içe kafatasçı cumhuriyetin ulusal anlayışına ciddi hiçbir itiraz etmeden, bu yapıya dayanarak tepeden inmeci sınıfsal anlayışla demokrasi getireceklermiş. Aynı şekilde İslami dejenerasyon tüm kültürleri birbirinin içine (Gifritleşme) sokup paramparça ettiğini, sorun görmeyen sol, asla sol olamayacağını bilmelidir. “Emek sermaye çelişki kültürünün bir toplumda oturması, dil, din ve genel kültürün gelişmesine bağlıdır. Genel kültürü gelişmemiş toplumlar emek teorisini kavrayamayacağı için, yalancı basit hikayeler üreten dinleri tercih ederler, çünkü kapasitesi odur.
 
Anadolu’da anormal şekilde gifritleştirilmiş kültürel anlayış Selçuklular, Osmanlı ve Cumhuriyette milim değişmeden devam ettiği halde, solun bunları ciddiye almadan sınıf mücadelesini anlatacağına inanması, solun kültür ve kişilik yapısında derin sorunların olduğunu ifade eder. Şu belirlemeyle solu noktalayıp Alevilerin durumuna geçemeye çalışalım. “Dejenerasyonlarla içe geçirilmiş halklar, somut bir ayrışmayı gerçekleştirmeden, asla sağlam birliktelikler sağlayamazlar. Türkiye’de adeta at izi it izine karışmış şekilde, kimin ne olduğu belli olmayan anormal bir insan sürüsü oluşturulmuştur.
 
Solda sıralananların çoğu Alevilerde de mevcut. Nedeniyse; Aleviliğin gerçek var oluş tarihine bilimsel bakılmadan, güzellemelerle kadimcilik, çağdaşlık, bilimden yanalık, doğayı gereğinden fazla yüceltme gibi anlayış, paganizm ve materyalizm arasında kalmasının bir sonucudur. Buna İslam’ın özüyüz saplantısı da eklenince ne yana, hangi yöne gidileceği belli olmayan modern şekilci kültürsüzlük, bölünmeleri yaratan en büyük etkendir. Başta da ifade edildiği gibi bilimsel tarih, kültür araştırması yapılmadan, Aleviliği yüceltme bir saplantıdır. Ki Alevilik yüceltilince sanki Alevilerin tüm dertleri bitecek. Sol ve Alevilerin sürekli bölünerek zayıflayıp yok olmalarının ana temeli, özet olarak bunlardan ibarettir. Konu çok derin, fazla detaylara girmeden özetlenerek yazılmıştır.
 
Cemal ZÖNGÜR
 
Kaynaklar:
Georges Politzer-Felsenin Temel İlkeler. Sosyal Yay.
Mehmet Ali Şevki- Osmanlı Tarihinin Sosyal Bilimle Açıklanması. Elif Yay.
Doğan Avcıoğlu - Türklerin Tarihi. 5 Cilt. Tekin Yay.
İsmail Beşikci- Türk Tarih Tezi. Yurt Yay
Fikret Başkaya - Yediyüz Osmanlı Geleneğinden Yirmi Sekiz Şubata. Ütopya Yay.
SSCB Enstitüsü Bilimler Akademisi-Politik Ekonomi 2 Cilt. İnter Yay.
J. Kauczyinski - İşçi Sınıfı Tarihi. Sosyal Yay.
A. Abendroht - Avrupa İşçi Hareketleri Tarihi. Sosyal Yay.
Cemal Zöngür -Türkleri Yeniden Tanımak. Sayfa 223,253 Türkiye’nin Sivil Toplum Örgütleri ve Sosyal Katmanlarına Genel Bakış.
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...