Yıkma Gülüşünü Erkenden/ Hasan Yıldız

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi
SUNU Hasan Yıldız'ın kitabından aldığım şu mercan ışıltılı dizelerle söze başlamak istedim. İnanıyorum ki her okuyucu bu dizeleri çok sevecek.

"Dört yanımı sardığında aşk tınıları
Yaşam sevinci ile dolar taşarım
Deli taylar gibi kırda bayırda
Kişneyip içime sığmaz taşarım
Bazen riya ile kirlenir yeryüzü Denizler ırmaklar irin kan akar Bin efkâr okur canıma dost yüzü İşte o an ben yaşama küserim"
Şairin bütün çalışmalarında, göç acısı, isyan, umut ve sevgi iç-içedir. Bunlar usta bir ressamın tabloda işlediği tamamen iç içe geçmiş temel dört renk sanki.
Özellikle anne ve babasının yurtlarından alınarak zorla batıya sürgüne gönderilirken çektikleri acıların anlatımları, onların dilinde oluşan, ağıt ve türkülerden küçük yaşta etkileniyor. Kısacası daha küçük yaşta göç, acı, umut ve sevgi masalları, türküleri dinlemek ve okumak onun günlük ekmeği, suyu, içine çektiği hava haline gelmiş. Dersime tekrar dönen ailesi bir süre sonra yeniden Adapazarı’na göçüyor. Şair İlk gençlik yıllarını burada yaşıyor. Bunca olayların ve göçün acıları yetmezmiş gibi oradan Almanya'ya bir göçmen işçi olarak geliyor.
 
Her göçte bir yanda zorluklarla uğraşırken öbür yanda hep dine gazete, dergi kitap ne geçtiyse okumuş, her kitapta, masalımsı ve şiirsel bir yan aramış. Kendi acılarını dile getirmekten çok, dostlarının arkadaşlarının acılarını, sevinçlerini bölüşmek için hep sazına sarılmış. İşçi yurtlarında arkadaşlarının ayrılık öykülerini ve türkülerini dinlemiş, onları kendi acılarıymış gibi yüreğinin derinliklerinde, etinde kemiklerinde duyumsamış. Onların umutlarına, sevincine sazıyla türküleriyle katkıda bulunmuş. Elindeki sazı dudaklarından akan türküler sadece onların acılarını, hasretini bölüşmek ve onları ra­hatlamakla kalmamış, aynı zamanda arkadaşlarının, çevresindekilerinin bir nevi ruhsal, psikolojik bir terapi aracı olmuş. Bu yaşam biçimi onun her şiirinde, her anlatımında ve sazın tellerine uzanan mızrabında akan seste duyumsamak mümkün. Ancak o şiirlerinde, sohbetlerinde acıları anlatırken bile insanı rahatlatır, umuda taşır. Bu dize en güzel örnekler­den biridir:
"Önümüz de bahar umuda göz kırpar
Köklere su yürüdükçe yeşerir hayat
Umut özlemdir umut çocuk umut yarın
Gelecek gelir güzelin elinden tutar"
Hasan Yıldız bir türküler ve masallar okulunda yetişmiş sanki. O sadece sevda ve acıların şairi değildir. Onun şiirine doğa sevgisi ve barış tutkusu egemendir. Doğayı savunur. İnsan sağlığının, insan mutluluğunun ancak güzel bir doğa ile top­rağı temiz işlenmiş, suyu berrak, dağlarının, ovalarının yeşil­liklere donandığı zaman görkemleşeceğini savunur. Endüstri atıklarının doğayı kirletmesinin insana da acı vereceğini titiz bir sarraf ustalığı ile işler:
'Tavında ballanan al yeşil elma
Kurt mu düştü narin gövdene
Yaşını yaşıma kat acını pay et bana "
Bu yukardaki dizelerde anlaşıldığı gibi Hasan Yıldız halk tür­külerinin tadını çağdaş-modern şiir yapısına taşıyor. Bu dize­ler bir edebiyat bilimcisi, bir felsefeci için önemli ve yüzlerce sayfa yazı yazması için yeterlidir.
"Kızarmış gelin yanağıdır
Akşamın ufkundan süzülen güneş..."
Hasan Yıldız’ın şiiri sadece duygu yüklü olmakla kalmıyor, asıl gücünü yeni imgelerden alıyor. Söylenmemiş olanları söy­lüyor. İmge Hasan Yıldız'ın şiirinde türküleşiyor. Onun şiiri­nin kökleri halk türküleriyle, destanlarıyla beslenmiş. İçinden geldiği kültüre yabancılaşmadan dünyaya açılan bir pencere sanki...
Molla Demirel  (Yazar Şair)

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...