Çocuğun Gördüğü Düştür Barış

Murat Özgöl kullanıcısının resmi
Kitap okuyarak geç uyuduğum gecelerde ve ağır iş temposundan ötürü yorgun düşen bedenim, oturduğum yerde uykuya yenik düştü. Uyur uyumaz da kendimi düşlerimdeki barışın olduğu bir ülkede gördüm. Ülkenin semalarında kuşlar özgürce, nazlı nazlı uçuşuyordu. Güneş tatlı tatlı gülümsüyor, masmavi deniz dingin ve suları berraktı.

Ormanlarında en vahşi ve en uysal hayvanlar hep birlikte neşeyle oynaşıyordu. Çobanlar koyunları otlatırken, kurtlar kuzulara eşlik ediyordu. Sokaklarına sevinç hâkimdi, rüzgârı barış kokardı bu ülkenin.

 
Ölüm yaşlılıkta, hastalıksa bir insan bir insanı üzdüğünde, üzüntüden ortaya çıkıyordu. Anneler çocuklarıyla mutlu yaşarken, çocukların gözleri bir yıldız kadar parlak, yürekleri güneş kadar sıcaktı. İnsanlar renkleri, dilleri, kültürleri ve farklı düşünceleriyle yeryüzünü kır çiçekleri gibi süslüyordu. Ülke zengin ve refahtı. Herkes bolluk içinde yaşıyor kimse açlıktan ölmüyordu.

 
Kaygı, korku yoktu. Korku, ''acaba ben bilmeden, bu gün birinin kalbini kırmış olabilir miyim?'' diye düşünüldüğünde ortaya çıkıyordu. Herkes farklılığıyla ülkeye zenginlik katıyor, ÖTEKİ denen bir kavram yoktu.

 
Toplumlar arası bir sorun çıktığında, savaşarak sorunu çözme yoluna gidilmiyordu, tarafsız heyetler, kimin daha çok insanlığa, bilime ve sanata faydası olduğunu tespit ediyor ve onu onurlandırıyordu. Kimse barışmamak için direnmiyordu.

 
Herkes hatasını kabul ediyor, böylelikle sorunlar da kolayca çözülüveriyordu. Gördüğüm rüyanın sarhoşluğu içindeyken, televizyonda haber sunan spikerin gürleyen sesiyle uyandım.

 
Bütün haber kanalları, Cumartesi Anneleri’nin, bilmem kaçıncı kez Galatasaray da bir araya geldiğinden söz ediyordu. Oysa hiçbir kitap yazmıyordu, onları bir araya getiren nedeni.

 
Kısa bir duraksamadan sonra gördüğüm rüyanın yüreğimde bıraktığı heyecan, yerini korku ve endişeye bıraktı. Tekrar gerçek dünyaya dönmüştüm. Ölümün acının ve gözyaşının olduğu dünyaya.

 
Aslında insanların barış içinde yaşadıkları, bir dünyaya ulaşmak o kadar da zor değil, yeter ki insanı kirleten bütün duygulardan kendimizi arındıralım. Kim bilir, belki de barış kapımızdadır. Bir sabah kapımızı açtığımızda bize gülümsüyor olacak. O gün çocuklar gibi neşeli olacağız,

 
yüreğimiz kabına sığmayacak.

 
Seller gibi sokaklara akacağız, kadın, çocuk, genç, yaşlı, dilimizde kardeşlik türküleriyle. Birbirimize taş değil, gül atacağız. Kol kola girip halaylar çekeceğiz, Kürt, Türk, Çerkez, Gürcü Laz ve bütün renklerimizle. Dünya gül bahçesine dönecek.

 
Yazıma başlık ararken YANNİS RİTSOS’ UN ‘’Barış’’ isimli şiiri aklıma geldi. Yazımın başlığında barışın bir dizesini kulandım. Şimdide RİTSOS’UN aynı şiirinden bir kaç dizeyle yazımı bitirmek istiyorum.

 
''Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman

 
ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara,

 
yangının eritip tükettiği yüreklerde

 
ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,

 
ölüler rahatça uyuyabildiklerinde,

 
 kaygı duymaksızın artık,

 
boşa akmadığını bilerek, kanlarının,

 
barış budur işte.''

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...