Akp “Muhafazakâr”Lığı: Cemaatler Ne İşe Yarar?[1]
karanlığı uzaklaştıramaz;
bunu ancak ışık yapabilir.”[2]
Satırlar Yılmaz Özdil’in. Birlikte okuyalım.
“Sene 2002…
AKP geldi.
karanlığı uzaklaştıramaz;
bunu ancak ışık yapabilir.”[2]
Satırlar Yılmaz Özdil’in. Birlikte okuyalım.
“Sene 2002…
AKP geldi.
Dikkat edilirse AKP’nin politikaları, Türkiye’ye 1919 öncesi durumu yeniden yaşatıyor. Müslüman Türkikler Birinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi, yeniden Arap İslam Halifelik hayalperestliği ile, başta Yunanistan olmak üzere Ermenileri tedirgin etmiş durumda. Bunun somut örnekleri Karabağ, Suriye, Irak, Libya, Sudan ve Akdeniz’e “Cihatçı Çetelerle” birlikte Türk askerini konumlandırmasıdır. Gel ki Türkiye rejimi, gücü yetse de yetmese de içte ve dışta çevresine sürekli saldırgan politika yürütmeyi, en büyük varlık meselesi görmüştür.
O Madımak'tan halen çığlıklar geliyor…
2 Temmuz 1993'te insanlık tarihinin en vahşi, en iğrenç katliamlarından birisinde 35 aydın, sanatçı, yazar, semahçı ve 12 yaşında bir çocuk olan Koray'ın katledilmesine sahne olan Madımak Oteli Alevi örgütlerinin, Alevilerin, demokrasi güçlerinin ve de Sivas Şehit ailelerinin 17 yıldan bu yana süren mücadeleleri sonucu nihayet kamulaştırıldı.
kadınların çığlıklarıyla
yankılanıp duruyor.”[1]
“Görebildiğiniz yere kadar gidin.
Oraya ulaştığınızda daha
uzağı da görebileceksiniz.”[1]
Charles Dickens’ın, “Zamanların en iyisiydi ve de zamanların en kötüsü,” saptamasıyla betimlenen bir kesitte; öncesiyle Suruç Katliamı, sonrasındaysa coğrafyamız ve Ortadoğu açısından sarsıcı sonuçlara yol açan ve Ceyda Karan’ın, “Cehennemin kapılarının aralanması”; Nilgün Cerrahoğlu’nun “Ateş çemberi” olarak betimledikleri bir realiteyle yüzleşiyoruz…
2. Görüşmenin yöntemi yanlıştır. (Görüşmeler, kapalı kapılar arkasında hasta, tutsak bir liderin üzerinden yürütülmektedir.)
3. Sürecin zamanı kötüdür. (Görüşmeler HDP'nin toplumun değişik kesimlerine güven verdiği, gelişmenin tavana vurduğu, yangının bacayı sardığı, AKP’nin sıkıştığı, HDP'nin ana muhalefet partisi olarak CHP'nin yerini almaya hazırlandığı bir sürece denk gelmiştir.)
4. Süreç, samimiyetsiz, dayatmacı, yaralayıcı, tek yanlıdır. (Hükümet, seçimlerden önce gerillanın çekilmesini, silahların susmasını dayatırken, hiçbir tavize yanaşmamıştır.
Oysa bu kişilerin çoğu yıllarca AKP’yi ve RT Erdoğan’ı kitlelere “demokrat”, “özgürlükçü” “demokrasiden yana” diye cilaladılar, süslediler ve halka yutturmaya çalıştılar. Aydın, yazar, çizer, tarihçi ve siyaset bilimci gibi kartvizitleri olan bu kişiler, yıllarca savundukları adamın ve zihniyetinin 13 yılda bu ülkeyi getirdiği durumun, anlaşılır deyimiyle açık bir faşizm olduğunu gördüler ve(ya) anladılar.
Dağlar çürür, sular çürür, yel çürür
Yaktı viran etti halkın bağını
Sevda çürür, sevgi çürür, gül çürür
Uçurumlar suladı gözyaşlarımız
Sırça köşke yetmedi taşlarımız
Ama eğilmedi dik başlarımız
Beden çürür, ayak çürür, kol çürür
Elendi günlerden gecenin izi
Kimileri dumana kattıydı tozu
Biliriz çok sürmez yalanın pozu
Günler çürür, aylar çürür, yıl çürür
Gün olur bir boran sallar dünyayı
Ayaklar baş olur çeker halayı
Emekle döşenir şafağın rayı
Kazma çürür, kürek çürür, bel çürür