Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Saldırılarının Arka Planı

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Kendisine fiziki olarak herhangi bir saldırının olmamasına rağmen, karşıt gördüğü tüm siyasi düşünce, yapı ve bireylere saldıran bir iktidar, insanlıktan zerre kadar nasiplenmemiştir. Bu saldırıları haklı çıkaracak en ufak kaynak söz konusu değilken, siyasi soykırıma sarılmak çukur politikalarla ayakta kalmaktır.

      
Dikkat edilirse AKP’nin politikaları, Türkiye’ye 1919 öncesi durumu yeniden yaşatıyor. Müslüman Türkikler Birinci Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi, yeniden Arap İslam Halifelik hayalperestliği ile, başta Yunanistan olmak üzere Ermenileri tedirgin etmiş durumda. Bunun somut örnekleri Karabağ, Suriye, Irak, Libya, Sudan ve Akdeniz’e “Cihatçı Çetelerle” birlikte Türk askerini konumlandırmasıdır. Gel ki Türkiye rejimi, gücü yetse de yetmese de içte ve dışta çevresine sürekli saldırgan politika yürütmeyi, en büyük varlık meselesi görmüştür.
 
Bu politikaların %30’u kendi gücüne dayanırken, %70’i yine Avrupalı emperyalistlerin vermiş oldukları siyasi, askeri desteklerin sonucudur. Avrupa, Amerika ciddi şekilde dur dese, Türkiye yerinden kıpırdayamaz. Avrupalılar egemenlik peşinde koşma gücüne sahip oldukları günden bu zamana kadar, kendileri dışında diğer ülkelerde sorun çözmek yerine daha çok sorun üretmişlerdir. Avrupalılar, Türkiye gibi stratejik bölgelerde yer alan devletleri kullanmak için Boğazlar, Ege Adaları, Kürt sorunu, Alevilik sorunu, Ermeni ve Hıristiyanların taleplerini, yüzyıldır bilinçli olarak sürüncemede bırakmıştır.
 
Yunanistan ile Türkiye arasında Akdeniz ve Ege Adaları sorunu yüzyıllardır vardı ve var olamaya devam edecek. Son aylarda yüksek perdeden siyasi ve askeri problem olarak gündeme gelmesi, emperyalistlerin yayılmacı politikalarının çıkmaza girmesidir. Aklı evvel AKP, gücüne ve etkinliğine bakmadan Cihatçıları da kullanarak, bunu fırsata çevirmeyi düşünmesi tam bir İmparatorperestliktir. Aç tavuk kendisini darı ambarında görür misali, şımarık çocuk gibi sağa sola saldırıp, iç kamuoyunu yanıltırken, hedefine ulaşacağını sanıyor. Halbuki Müslüman Türkikleri dün Anadolu’ya hapseden Batılıların, bugün de aynısını fazlasıyla yapacaklarını görmemesi, siyasi kör cahilliktir.
 
Her türlü askeri ve ekonomik teknik açıdan Avrupa’ya bağımlı iken, üstelik NATO üyesi bir devletin kendi başına başarılı olması, hiçbir şekilde mümkün değil. Fransa ve Amerika’dan almış olduğu cevapla AKP, dışta bir şey yapamayacağını anlayınca, bu defa her zamanki gibi kendisine en büyük siyasi engel olarak gördüğü HDP’ye saldırarak, kamuoyunu bir kez daha yanıltma peşinde.
 
Bölge ve Türkiye’de askeri, siyasi, ekonomik çıkmazların bazıları emperyalistlerin bilinçli yarattıkları sorunlarken, aynı zamanda Türkiye’nin anayasa ve devlet yönetimindeki anormalliklerden de kaynaklanmaktadır. İçte ve dıştan kaynaklanan sorunlara uygun politika geliştirmeyen siyasi partiler, acaba AKP’yi nasıl durdurmayı düşünüyorlar? Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Kuran-ı Kerim gibi kutsandığı sürece, AKP yerine benzeri başka bir parti iktidarda olsa, siyasal soykırımlar yine yaşanacaktır. Daha önceki iktidarlar döneminde aynı şeyler yaşanarak bugünlere gelinmedi mi?
 
Yüzyıllık cumhuriyet tarihinde iç barışın sağlanması için samimi, gerçekçi adım atmış bir düzen partisi gösterilsin, biz her şeyi kabul etmeye hazırız. Siyasal, düşünce, dil, inanç, kimlik, kültür ve ekonomik sorunlar, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze sürekli büyüyerek tahammül sınırlarını aşmış bulunuyor. Anayasa değişikliği başta olmak üzere, düşünce, kimlik, dil, kültür, ekonomik vb. sorunların çözümünü dayatacak gerçekçi demokratik siyasal örgütlenme olmadıkça, hiçbir şey değişmeyecektir. Şu deyim aslında tüm gerçekleri net ifade ediyor. “Tencere dibin kara seninki benden kara”. Devletin desteğine sahip siyasi partilerin birbirilerinden farkları bulunmuyor. Herkes biliyor ki, devletin temeli olan anayasa demokratikleştirilmedikçe, hangi siyasi parti iktidara gelse, kendisini diktatörlükten uzak tutmamıştır.
 
Bazıları anayasaya laf söyletmem konusunda isterse kendisini yerden yere vursun, mevcut anayasa tam bir diktatörlüktür. Siyasi partiler, din ve sahte demokrasiye dayanan Anayasayı yüceltip dokunulmaz gördükçe, siyasal soykırımlar devam edeceği gibi, düzen partileri birbirlerini yok etmekten çekinmeyecektir bundan sonra. Mevcut gerçeklerden şu sonuç ortaya çıkıyor. Vatan millet edebiyatını kutsayanların demokrasi gibi bir derdi olmadığı; siyasal, kültürel infazları en iyi demokrasi görüp, topluma bunu kabul ettirmeleri, her türlü demokratik gelişmenin önü kesilmiş demektir.
 
Siyasi soykırımları vatan ve millet bekası gören iktidarlar, mevcut anayasaya dayanarak tüm bu infazları gerçekleştiriyorlar. Aynı mantığa sahip partilerin birbirlerini eleştirmesi, sirk cambazı taktiğidir. Bugün AKP diktatörlükte sınır tanımayıp hukuk, adalet ve ahlakı ayaklar altına alıyorsa, geçmişteki siyasi partilerin ortaya koydukları politikaların bir eseridir. Türkiye’de siyasal, dinsel, inançsal, kültürel ve düşünce infazları, sadece AKP ile başlayıp devam eden bir olay değil. Her on yılda bir yapılan askeri darbeler, iktidar olan partilerin yaptıkları siyasi infazların izleri, hafızlardan henüz silinmemiştir. Türkiye’de yaşanan olaylar kendiliğinden (Spontone) gelişen bir durum olarak asla görülmemeli.
 
Anayasanın temel ilkeleri İslam, ırk, dil, düşünce, kültür, makam, mevki milliyetçiliğine dayanıyor. Bunlar sözde laik, modernizm ve İslami sentezle Atatürk İlkeleri adıyla taçlandırılmıştır. Topluma bu mantık doğrultusunda verilen eğitim ve kültürün bilim, akıl, mantıkla uzaktan yakından alakasının olmaması, bırakalım sağ kesimi düşünemez yapmasını, sol kesimde etkilemiştir. Bugün AKP’nin kendisine engel gördüğü, HDP’ye siyasal soykırım uygulamasının bir diğer arka planı 2023 hedefidir.
 
AKP’nin bu düşüncesi tüm bölgede Arap İslam Halifeliğini ilan etmekti. Ancak boyunu aşan durum olduğunu görünce, bu defa en azında Anadolu Arap İslam Halifeliği sayıkıyla hareket ediyor. Çeşitli uygulamalarına rağmen, HDP örgütlülüğü karşısında bunu istediği gibi başaramayan AKP, HDP’ye daha sert kinini kusmaya başlamıştır. HDP’nin dışında, AKP’yi durduracak ciddi başka bir demokratik siyasi örgütlenmenin olmaması, AKP’nin işini her geçen gün kolaylaştırdığını tüm sol ve demokratların bilmesi gerekir.
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...