izmir

Sen kokan İzmir kokan

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

karanlık çöker omuzlarıma
yalnızlaşırım
bir yanım can çekişir
seni düşünmeye kalksam
bir yanımda
yeni bir yaşam filizlenir
karanfil kokar yüreğim…
gözlerin gelir usuma
dağıtır karanlığın perdesini
def eder benden
tüm dünya üzüntülerini
sesin gelir çok uzaklardan
alır götürür beni benden
ben sen olurum
rüzgâr olurum
yel olurum
yeni yüreklere sevdalar açarım
yağmur yüklü bulut olurum
yine de boşaltamam
içerimin yüklerini
saçların gelir usuma

HİSAR KALESİNDE BİR KADIN

Rauf Akar kullanıcısının resmi

 Arka tarafta ise tüm görkemiyle Bozdağ görülüyordu. Dağın hemen arkasında Bozdağ kasabası vardı. Bu kasabanın yakınlarında ise Birgi denilen tarihi kasaba yer alıyordu.   Bu dağın zirvesinde eskiden kar hiç eksik olmazdı. Ama bugünlerde ne kar ne de karın k’sı vardı.  Kaleden aşağılara bakılınca tarlaların kenarına yapılmış tek tük evlerle birlikte,  köyleri de görebilirsiniz.
Arabamı köy kahvesinin önüne park ettim. Başımı camdan  uzatıp, kahvenin önünde oturan yaşlı birine:
“Kaleye nasıl gidebilirim?” diye sordum.

Kürt Kemal

Gülefer Cambaz Savran kullanıcısının resmi

Bütün çocukluğum ve gençliğim kavgalarımızla geçmişti. Bitmeyen öfkesi vardı; her şeye bağırır, kırar dökerdi. En çok anlayamadığım da ufacık bir olay karşısında o dev gibi adam bir çocuk gibi ağlardı. Oturup karşılıklı hiç konuşamazdık. Birazdan konuşmalarımız kavgaya döner, ben onun beni anlamadığından dert yanardım, o benim asiliğime kızardı. Yedi kardeştik, yoksul, perişan gençliğini İzmir limanlarında hamallıkla bitirmişti. Okuması ve yazması olmadığı için başka bir şey becerememişti doğrusu bu ya.

Behiye...

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi

Garsona el etti. Soğuk bir şeyler getirmesini rica etti. İçti. Üstüne çay ısmarladı. Çayını yudumlarken martılara takıldı gözleri. Suyun üzerinde neşe içinde birbirleriyle konuşuyorlardı sanki. Güneş umurlarında bile değildi. Gözleri bu kez kafeteryadaki masalara takıldı. Birden gördükleri karşısında donup kaldı. “Olamaz, bu benim tanıdığım Behiye olamaz!” dedi. Dikkatle bakınca yanında oturan Kadir’i sol yanağındaki beninden tanıdı. Değişmemişti hiç. Ama o eski tanıdığı Behiye’den eser kalmamıştı. Kalkıp masasına gitmek için çayının bitmesini bekledi.

Pembeden Başka Renkler

Oya Uslu kullanıcısının resmi

İzmir'de dar gelirli, bol sevgili kalabalık bir ailede büyüyen bir genç kızın ailesini, yakın çevresini, kentini, ülkesini anlamaya çalışmasını keyifle okuyacaksınız. Genç kızın sadece gezmek, eğlenmek ve filmlerdeki gibi büyük bir aşk yaşamak için kurduğu pembe düşlerinin arasına yaşamın gerçekleriyle boyanmış yeni renkler katılıyor. Farkındalığı, geliştikçe doğayı, insanları, sistemleri daha iyi anlıyor. Bir yanda diskotekler, moda danslar ve şarkılar; diğer yanda işçiler, Romanlar, Levantenler, Yahudiler, göçmenler, yoksul insanlar, kabadayılar, genelev kadınları, siyasetçiler...

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
izmir beslemesine abone olun.