
Nefesim yetebilecek mi acaba? Gözlerim neden açık? Boğulmadan önceki son bilinç anı böyle mi? Kendi kayboluşumdan hemen önce kıyıda dolaşan insanların yutuluşunu da gördüm. Nasıl bu kadar hızlı gelişti her şey? Oysa alt komşularda annemleydim. Ortalık alacakaranlıktı fakat bizim keyfimiz yerindeydi. Biraz dedikodu yapmış, gülmüştük. Annem artık yürüyebiliyordu ve ben buna çok şaşırmıştım. Demek ki artık zamanıydı, yatalaklık mahkûmiyetinden kurtulmasının.
Yine yoğundu aklım, hep telaşlıydı ruhum. Tezim için evime dönerken hocamla merdivenlerde karşılaşmıştık. Elinde neşter vardı. Beyaz önlüğünde kan lekeleri. Bana zehirli ok etkisinde birkaç laf etmiş sanki espri yapmış gibi sırıtarak benden uzaklaşmıştı. Bu adamın; benimle, kendisiyle, farkına varamadığı hayatla derdi ne?
Dalga geri çekiliyor. Boğulmadım. Sahildekilerin bazısı deniz üstünde hareketsiz, bazısı da kıyıda yattığı yerden kalkmaya çalışıyor. Onlara kim yardım edecek? Dizlerime kadar kumun içine batmışım. Bu balkona nasıl bu kadar kum geldi? Hemen odama dönmeli.
Balkon kapısını kapatıyorum. Loş ve nemli, koyu gölgelerin cirit attığı odamda yaşıyor olmanın buruk sevinci var ıslak ellerimde. Kalbim halen deli gibi çarpıyor. Camdan, şaha kalkmış, öfkeden kudurmuş, ağzından köpükler saçarak bir dalganın daha bana doğru doludizgin koşturduğunu görüyorum. Bu kadar büyük dalga daha önce hiç görmedim. İki katlı ev yüksekliğinde. Çok geç camı kapatmak için. Dalga çekirdeğiyim. Yine nefesim yeter mi? Aklımı kaçıracağım. Ruhuma yabancı olmayan, bedenimi ise devamlı tartaklayan bu karanlık dalgalardan korkuyorum. Ciğerlerime deniz suyu dolarken buna bilincimle şahit olma olasılığından ürküyorum. Kumlar şimdi de odamın yarısına kadar geldi. Gözlerimi kapamalıyım.
Telefon çalıyor!
Dalga yine geri çekiliyor. Her yer tarumar. Çamura boğuldu yaşam.
Telefon çalıyor!
Deniz iyice ufaldı, artık kendi yuvasında. Göl gibi durgun. İçine kapanmış katil gibi suskun. Pişman… Dingin… Yan kıyıdaki apartmanın da camları kırılmış. Islak perdeleri pencereden dışarıya sarkmış, tüm ağırlığı ile uçuşmaya çalışıyor.
Telefon çalıyor!
Denizin üzerindeki kayıklar nasıl alabora olmadan kalabilmiş? Balıkçılar kıyıya kürek çekiyor, panik yok hiçbirinin yüzünde. Sanki dalgaları onlar kamçılamış.
Telefon çalıyor!
Alo, efendim! Yok, yok uyandım problem değil. Nerede bulunmuş? Yaşı kaç? 17 yaşında mı? Bir genç kadın mı? Vücudu mu doğranmış? Tamam. Adresi verin, hemen geliyorum…