DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI XL

Görülmüştür kullanıcısının resmi
"Tobias Wolff, Raymond Carver ve Richard Ford sıkı dostlardı; eserlerinde aynı meseleleri konu etmişlerdi. Her üç yazarın kitapları aynı dönemde İngiltere’de basılacağından, davet edildikleri Londra Ulusal Şiir Merkezi’nde okumalar yapmışlardı. İngiliz gazete ve dergilerinde yazan eleştirmenler onlara “Kirli Gerçekçiler” demişlerdi. Wolff, Carver ve Ford bu adlandırmayla dalga geçmişlerse de Kirli Gerçekçilik tanımlaması edebiyatta yer bulmuştur."

 
DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI
XL
 
Madde 391: Tobias Wolff, Raymond Carver ve Richard Ford sıkı dostlardı; eserlerinde aynı meseleleri konu etmişlerdi. Her üç yazarın kitapları aynı dönemde İngiltere’de basılacağından, davet edildikleri Londra Ulusal Şiir Merkezi’nde okumalar yapmışlardı. İngiliz gazete ve dergilerinde yazan eleştirmenler onlara “Kirli Gerçekçiler” demişlerdi. Wolff, Carver ve Ford bu adlandırmayla dalga geçmişlerse de Kirli Gerçekçilik tanımlaması edebiyatta yer bulmuştur.
 
Madde 392: Sıkı dostlar, Wolff, Carver ve Ford aynı insanları tanıyıp denk geldiğinde aynı dergilerde yazmış olsalar da yaşarken kendilerini bir akım veya onun öncüsü diye nitelememişlerdir. (Yazmak Üzerine, Raymond Carver, Can Yay.). Yazarlar kendi aralarında çeşitli romanlar, kısa öykü ve şiir kitapları, uzun öyküler, denemeler, makaleler, senaryolar ve kitap eleştirileri yazmışlardır. Ama buna rağmen farklılıklarını da öne çıkarmışlardır. Kirli Gerçekçiler dendiğinde onlar akla gelir.
 
Madde 393: Carver şöyle bir tespit yapar: “Kelimeler yazarın kendi dizginsiz duygularıyla yüklüyse ya da başka bir nedenden ötürü özensiz ve kusurluysa –kelimeler herhangi bir şekilde bulanıksa- okurun gözü onları atlayıverir ve hiçbir şey elde edilmez. Okurun kendi sanatsal algısı bir türlü devreye girmez. Henry James bu türden talihsiz yazıya “zayıf betimleme” derdi.” Cümlelerde kullanılan her kelimeye dikkat etmek gerektiğine parmak basar Carver.
 
Madde 394: Carver’den devamla: V.S. Pritchett’in kısa öykü tanımı “geçerken göz ucuyla bir an için görülen bir şey” dir. “Anlık görünüş” kısmına dikkat ediniz. Önce anlık görünüş. Sonra anlık görünüş hayat bulur, ânı aydınlatan bir şeye dönüşür ve eğer şanslıysak –yine o kelime- daha da geniş kapsamlı sonuçları ve anlamı olabilir.
 
Madde 395: Söze devam eder Carver: Kısa öykü yazarının görevi, anlık görünüşe gücünün yettiği her şeyi katmaktır. Zekâsını ve edebi becerisini (yeteneğini) uygulamaya döker, orantı algısını ve şeylerin uygunluğuna ilişkin algısını kullanır: Şeylerin gerçekte nasıl olduğuna ve onun bu şeyleri nasıl gördüğüne başka hiç kimsenin görmediği gibi gördüğüne ilişkin. Bu da berrak ve özgül dil kullanımıyla yapılır, dil öyle bir kullanılır ki okur için öyküyü aydınlatacak ayrıntılara hayat verilir. Ayrıntıların somut olması ve anlam taşıması için, dilin kesin ve eksiksiz olması gerekir.
 
Madde 396: Carver aynı zamanda şairdir. Şiir hakkında da şöyle der: Şiirde, ister kendimin isterse başkasının olsun, anlatıyı seviyorum. Bir şiir başlangıcı, ortası ve sonu olan bir hikâye anlatmak zorunda değil, ama bana göre hareket etmeyi sürdürmeli[dir].
 
Madde 397: (Carver’dan devamla) Bir şiir ya da bir öykü –kendine sanat demeye cüret eden her edebi eser- yazar ile okur arasında bir iletişim eylemidir. Herkes kendini ifade edebilir, ama yazarların ve şairlerin eserlerinde yapmak istedikleri şey, sadece kendilerini ifade etmekten çok iletişim kurmaktır, değil mi?
 
Madde 398: (Carver’dan) Yazmak zordur, yazarlar da alabildikleri bütün yardıma ve dürüst teşvike ihtiyaç duyarlar. [Ezra] Pound’un öğrencisi olan yazarlar arasında Eliot, Williams, Hemingway (Hemingway aynı zamanda Gertrude Stein’dan da ders alıyordu), Yeats ve az bilinen onlarca şair ve kurmaca yazarı vardı. Sırası gelince, Yeats-Pound’un kendi itirafıyla sonraki yıllarda Pound’un yazarlık öğretmeni oldu… Yeri gelince usta çırak, çırak da usta olmayı bilmelidir. Pound’un yaptığı gibi öğrencisini öğretmen bellemek edebiyata yeni ufuklar açmayı getirir.
 
Madde 399: Başka bir denemesinde de Carver, öykü yazarlarına tavsiyede bulunur. “Gir, çık, oyalanma.” Okumaktan en çok zevk aldığım kısa öyküler için oldukça adil bir kural olduğunu düşünüyorum hâlâ.
 
Madde 400: Kanımca Carver’e kulak verilmelidir. Türkçede yayımlanmış eserleri (Bilmezsiniz Aşk Nedir; Lütfen Sessiz Olur musun Lütfen?; Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz; Katedral; Fil; Azgın Mevsimler [Can Yay. gibi] okunup derinlikli analizler yapmak edebiyatla iştigal edenler için ön açıcı olacaktır.
Devam Edecek!
Ayhan KAVAK
Ereğli Yüksek Güvenlikli Hapishanesi B-1-18  Ereğli/KONYA
*Fotoğraf: Adil Okay
 
 
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...