“Kuytularda yeşeren bir dal gibi sabırsızım / acelem var direnişe /
yakamozlarda gizlidir / gecenin sırrı ve yaşamın parıltısı…”
“Kuytularda yeşeren bir dal gibi sabırsızım…” diyen İbrahim Bilen, uzun süre politik bir dille yürüttüğü özgürlük mücadelesini şiirle taçlandırmış ve “Sabahın Sahiplerine” adlı şiir kitabıyla bize hüzünlü bir armağan sunmuş.
Hüzünlü diyorum zira İbrahim Bilen’in şiirlerinde umut kadar hüzün de var. Bu da doğal. Başka türlüsü Adorno’nun dediği gibi imkânsızdı. Zira o 12 Eylül karanlığının zifiriye döndüğü bir hapishanede, Diyarbakır zindanında tam 10 yıl yatmış. Şans eseri sağ – salim kalmış. Auswitch’ten sonra şiir yazılamaz demişti ya Adorno, Diyarbakır zindanında tutsaklara uygulanan mezalim de edebiyatın kaldıramayacağı kadar ağırdı. İşte bu nedenle o mezalimden sağ çıkanlar uzun süre konuşamadılar, yazamadılar. Belki de Bilen bu nedenle geç kaldı. Gecikmeli olarak yaşadıklarını ve gözlemlediklerini düş gücüyle harmanlayıp Sabahın Sahiplerine adlı şiir kitabını hazırladı.
78 kuşağından olan İbrahim Bilen ilk ve orta öğrenimini Kızıltepe ile Viranşehir’de yapmış. Babasının cezaevine girmesi nedeniyle eğitimini yarıda bırakıp çalışmaya başlamak zorunda kalmış. Yani sınıf çelişkisini çocukluğundan itibaren hissetmiş. 1970’li yıllarda Yalova’da devrimci mücadele saflarına katılmış. 80 darbesi sonrası tutuklanan Bilen, zulmü ve katliamları ile ün salan Diyarbakır zindanında tam on yıl boyunca ayakta / hayatta kalma mücadelesi vermiş, bu zindandaki tüm direnişlerde yer almış. 1991’de tahliye olan İbrahim Bilen hapisten çıkınca da zor zamanlar yaşamış ama özgürlük eşitlik ütopyasından vazgeçmemiş.
Bilen bu gün Mersin 78’liler Girişimi’nin sözcüsüdür. Halen yollardadır.
Beni bu makaleyi yazmaya teşvik eden “Sabahın Sahiplerine” adlı şiir kitabı bir anlamda Bilen’in anı bohçası’nın açılmasıdır. Bilen süreç içinde politik / didaktik dilini estetize etmiş, anıları yanı sıra gözlemlerini ak kâğıda mısralarla nakşetmiştir.
İbrahim Bilen, “Edebiyat, resmi tarihin yalanları karşısında, gerçek tarihin yazılımına katkı sunar” desturundan yola çıkarak yaşadıklarını ve gözlemlerini kâh metaforlarla kâh somut imgelerle şiirlere serpiştirmiş. Bazı şiirlerinde politik didaktik dil öne çıksa da şiirleri okuyucuyu sarıp sarmalıyor. Hüzünlendiriyor ve öfkelendiriyor. Bilen’in kitabı “Dinle insan” adını verdiği deneme tadında bir yaşam manifestosu ile bitiyor.
Bilen’in şiirlerinde mezalim ile direniş başat görünüyor. Yaşadığı coğrafyanın tarihi gibi. Kitapta yer alan şiirlerinde işlediği konulardan birkaç örnek vereyim: Özgürlük, Direniş, Eylül hüznü, Zindan, Ağrı dağı, Mezopotamya ve tabi şairlerin yok sayamayacağı aşk.
İbrahim Bilen’in eline, aklına, duygularına tabiat güç versin diyerek bitiriyorum diyeceklerimi.
Künye: İbrahim Bilen, Sabahın Sahiplerine, Şiir, Payiz yayınları, Diyarbakır.