Maskeli Faşizm: “Popülist Aşırı Sağ”[*]
olduğundan megalomanca vaatlere
sıkı sıkıya sarılan insanlarda ortaya çıkar.”[1]
olduğundan megalomanca vaatlere
sıkı sıkıya sarılan insanlarda ortaya çıkar.”[1]
cambaz politika misali her sıkıştıklarında Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Yöneticileriyle barış adı altında sürekli görüşmeleri. Bunu yapabildikleri kadar halktan ve kamuoyundan gizleyerek gerçekleştirirler. Daha sonraları her çıkmaza girdiklerinde birbirlerini suçlayarak, sen PKK'lisin, PKK ile işbirliği içerisindesin deyip, yaptıkları çirkinliği kendileri deşifre etmekten utanmıyorlar.
Fatma Girik’in, “Eyvah! O da mı gitti? Sinemaya hayatını adayanlar bir, bir gidiyor. Değerleri bilindi mi bilmiyorum,”[2] dediği O; coğrafyamız “sinemacılar kuşağı”nın usta yönetmenlerinden; ‘Susuz Yaz’ ile ilk büyük ödülü Altın Ayı’yı kazanan; aralarında ‘Sevmek Zamanı’, ‘Yılanları Öcü’ ve ‘Kuyu’nun da olduğu klasiklere imza atan Metin Erksan’dı ve 4 Ağustos 2012’de aramızdan ayrıldığında 83 yaşındaydı.
* * * * *
eskiyle mücadele etmek yerine,
yeniyi inşa etmeye odaklamaktır.”[1]
“Boşuna uğraşmayın, atı alan Üsküdar’ı geçti”… Böyle demişti Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan 2017’de Türkiye’nin yeni Başkan(cı)lık sistemini onaylayan referandumun ardından…
“Boşuna uğraşmayın,” diye seslendiği, oylamada usulsüzlük, sahtecilik, oy hırsızlığı yapıldığını öne sürerek YSK’yı iddiaları incelemesi için göreve çağıranlardı.
YSK bu çağrılar karşısında kılını kıpırdatmadı!
tercihlerin toplamıdır.”[1]
Søren Kierkegaard’ın, “Can sıkıntısı, kendi olmayı reddetmenin çaresizliğidir,” uyarısına atfen; can sıkıntılarının karşısına gülümseyerek dikilip; Emmanuel Kant’ın, “Hayatın çeşitli güçlüklerine karşı… gülmek,” sözlerini benimseyenlerdendi.
* * * * *
Tiyatrocu, sinemacı, televizyoncu, balık restorancısıydı; Metin Akpınar’ın deyişiyle “Parayı kullanmayı bilmeyen”di…
ile değil, o güce karşı
koydukları için yükselirler.”[2]
Bertolt Brecht’in, “Ondan beridir ki, umudu var dünyanın,” tümcesi…
Ya da Behçet Necatigil’in, “Ya ümitsizsiniz./ Ya da ümit sizsiniz./ Ya çaresizsiniz./ Ya da çare sizsiniz,” dizeleri…
Veya Immanuel Kant’ın, “İnsanlar ışığı görmez, ışıkla görür,” saptaması bana hep 30 Mart 1972’nin Kızıldere’si anımsatır…