ÖĞRETMEN MANZARALARI

Sıdıka Yakşi kullanıcısının resmi
Dernek toplantımızın bu haftaki konusu öğretmenlerimiz… Ama ben sadece övgü dolu klişeleşmiş sözler edemedim ne yazık ki. Üzgünüm. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. Umarım dernek arkadaşlarım yazımdan dolayı kovmazlar beni.

Arkadaşlarımın çoğu emekli öğretmen. Hepsini saygıyla selamlıyorum. Ben böyleyim işte. Açık sözlü bir yazarım. Huyum kurusun.

“Öğretmenim canım benim, seni ben pek çok pek çok severim. Sen bir ana, sen bir baba, her şey oldun artık bana.” diye başlarız. Öğretmenlere övgüler düzeriz. Ben de öğretmen olmayı çok istemiştim ama ne yazık ki olamadım. Üstelik öğretmen okulu mezunu da değilim. Bir dönem dört yıllık üniversite mezunlarına öğretmen olma hakkı vermişlerdi. Ben de bu vesileyle birkaç dönem yapmıştım. Çok da sevmiştim bu işi. Hatta Milli Eğitim müdürlüğüne birkaç kez dilekçe verdim. Öğretmenlik yapmak istediğimi bildirdim ama olmadı. Olamadı.

O günden sonra da yeni öğretmen olmuş, atanmış kişilere her zaman özenerek bakmışımdır. ‘Keşke ben de öğretmen olabilseydim’ diye iç geçirmişimdir.

Öğretmenlik zor bir meslek. Çok özveri istiyor. Bu dünyada insan yetiştirmek kadar zor bir iş yok. Şimdilerde öğretmen olmak daha da zor. Hem maaşları düşük hem eğitim sistemi oturmamış hem de gençler çok asi. Veliler da ayrı uğraştırıyorlar öğretmenleri.

Okul müdürlerinin de öğretmenleri her zaman küçümsediğini görmüştüm. Birkaç dönem öğretmenlik yapmıştım ya, o zamanlar okul müdürlerinin öğretmenlere resmen tepeden baktıklarını gördüm.

Hepsi aynı olmayabilir.

Öğretmen bayanların da, -öğretmen oldukları için- çok havalara girdiklerini, kimseleri kendilerine eş olarak layık göremediklerini gördüm. Yine belirteyim. Elbette hepsi aynı değil.

Bazı öğretmenlerin sınıfta zengin çocuklarına farklı, yoksul çocuklarına farklı davrandıklarını gördüm. Yine bir öğretmen bayanın, küçücük bir kız çocuğunu üzerine hiçbir şey giydirmeden, çok soğuk bir havada markete, kendine gerekli olan bir malzemeyi almaya gönderdiğini görmüştüm.

Öğretmenlerimiz elbette kutsal. Onlar toplumumuz için çok önemliler.

Ama ben içimden, ‘öğretmenim canım benim, canım benim seni ben pek çok, pek çok severim’ diyemiyorum her zaman.

Okul hayatım bittikten sonra da öğretmen arkadaşlarımı çok havalı bulmuşumdur. Hatta ev kadını olduğum için benimle arkadaş olmak istemeyenlerine bile rastladım.

Ben hayatım boyunca sadece Türkçe ve edebiyat öğretmenlerimi sevmişimdir. Bir de ortaokula giderken bir beden öğretmenim vardı. Onu çok severdim. Ne yalan söyleyeyim hayatım boyunca öğretmenlerimi kendime yakın hissedememişimdir.

Ama veli toplantılarında aileme, benimle ilgili her zaman olumlu sözler söylediklerini duymuşumdur.

Yani ben onları kendime pek yakın hissedemesem de onlar beni sevmişler.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen öğretmenler toplumun can damarıdır elbette. Onlara daha fazla ihtimam göstermeli, saygıda kusur etmemeliyiz.

Bütün öğretmenlerimizin ellerinden öpüyorum. Onlar her şeyin en iyisine layık olmalılar. Çok zor ve özveri isteyen görevleri var. Hepsine sabır diliyorum. Yukarıda saydığım türde kötü öğretmen olmamalarını diliyorum.

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...