Hoş geldin yazın dünyasına IŞKIN!

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi
Sevgili İsmail Güner’in, “IŞKIN” Romanı Ozan yayıncılıktan çıktı. Yazar Güneş Ülkesini –Elbistan Ovası ve Nurhak Dağı’nın etekleri- doğup büyüdüğü, acıların ve sevinçlerin yeşerdiği toprakları anlatır.

Kitabın girişinde Aleviliğe farklı bir perspektifle bakıyor. Saf ve arı bir Aleviliktir bahsettiği. İnsan odaklıdır. Komünal yaşam vardır. 72 millete aynı gözle bakmak vardır. Yoksula, kadına, yetime saygı vardır.

Nurhak eteklerinde yaşayanların yavaş yavaş yerlerini, yurtlarını terk ederek Maraş’a, Gecekondu Mahallesine yerleşmelerini ve bununla birlikte çözülmenin de başladığını işaretler. Etrafındaki olaylar çok hızlı gelişir. Kendisi de bu cereyana kapılır. Yoksuldur diğerleri gibi. Hasta babasını, acılı anne ve kız kardeşlerini bırakır gurbete çıkar. Yaşamın zorluğu sırtına binmiştir bir kere, bu da yetmezmiş gibi koca koca halıları sırtına alır diyar diyar dolaşır. Karadeniz sahillerinde bağrışları yankılanır. Aslında “Halıcı!” diye bağırırken, bir yanı isyandır hep.

Bir sabah uyandığında kardeşi Deniz’in gerillaya katıldığını duyar. Köyler sürekli abluka altındadır, baskı vardır, şiddet vardır, devletin yumruğu hep köylülerin üzerine inmektedir. Buna karşı durmanın tek yolu vardır: O da dağa çıkmaktır. Sinanlar gibi… Zaten Pir Sultan “Ferman padişahınsa dağlar bizimdir.” Dememiş miydi?

Sıklıkla gelir gider yaşadığı topraklara. Sonra gerillayla tanışır. Destek verir onlara. Aranır duruma düşer. Kırılgandır, kendisine haksızlık yapıldığını düşünerek küser. Yurtdışına çıkmanın yolunu arar. Yunan sınırında yakalanır, para cezasıyla kurtulur. Bunu aranmadığına yorar. Sonra pasaport almak için başvuruda bulununca yakalanır. İşkence ve cezaeviyle tanışır. Cezaevinde çıkınca kendini boşlukta hisseder. Tekrar yurtdışı sevdası depreşir. Finike'den bir tekne ile Yunan adasına kaçar. Oradan da Lavrion kampına. Orada yaşadığı sıkıntıları, gazete çalışmalarını anlatır. Bir süre orada Yunanca çıkan bir dergiyi satar. Sonra bir pasaport ayarlanır, gemiye biner ama geri çevrilir. Ama yılmaz tekrar dener, bu kez biner. Ver elini İtalya. Oradan da abisinin yardımıyla İsviçre’ye geçer. Kurtuldum, nefes aldım derken, hayatı zehir ederler ona. Duygu ve düşünceleri yurtsuz olan mülteci yaşamı içinde bocalar.  Ama yılmaz, mücadele eder. Sonra nişanlısını getirir memleketten. Onunla sorunlar yaşar, evlilik öncesi kâbuslar yaşar. Birçok örgüt ile sorun yaşar. Evlenir sonunda, cebinde beş parası yoktur, Avrupa’nın beşiği İsviçre gibi yaşam kalitesi yüksek bir yerde çaresiz kalır. Ama üstesinden gelir yine de. Yaşadığı tüm bu olumsuzlukları kitabında abartıya kaçmadan, süslemeden, yalın ve akıcı bir dille, tüm çıplaklığıyla anlatmaktan asla gocunmaz.  Bu roman bir tanık, bir tarih, bir toplumsal bellek aynı zamanda. Romanı okuyup bitirdiğinizde, yüreğinizde müthiş bir acı, öfke ve bir burkulma hissedeceksiniz, ama umut da vardır. Ve yine içinizde Nurhaklara gitme isteği artacaktır.

Hoş geldin yazın dünyasına IŞKIN. Bin selam olsun İsmail Güner’e…

22.06.2015

Yazar Necmettin YALÇINKAYA / Herisau

Yorumlar

İsmail Güner kullanıcısının resmi

İsmail Güner tarafından tarihinde gönderildi

Sevgili Necmettin,
Bu eserin teknik çalışmalarından senin de emeğin azınsanmayacak derecede vardır.
Kitaba dair bu ölçülü ve yalın değerlendirmeyi yaptığın için de ayrıca sana çok teşekkür ederim dostum!
Yüreğin kaim, kalemin daim olsun!
İsmail Güner

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...