GERİYE DÖNÜŞ (4)

Mehmet Söğüt kullanıcısının resmi
Yaşamı Yeniden İnşa Etmek

 

Nadir, durumumdan ötürü, işini gücünü bırakıp bir haftalığına benimle gelmişti. Halbuki başını kaşıyacak zamanı yoktu. Almanya’ya dönmeden önce Çiftlik köyüne ve yaylalara gidecektik. Bir gün öncesinde ise Gözpınar Restoranında içmiştik. Gece saat birde eve dönerken, “Aha dayımın ışıklarını gördüm. Oraya gidelim,” diyecekti. Tüm ısrarlarıma rağmen, gitmek zorunda kalacaktık. Demiştim size, “Nadir tam bir çılgındır,” diye. E benim de ondan kalır yanım yok.

Muhtar Hasan Kul’u uykusunda uyandıracak ve gece üç buçuğa kadar orada kalacaktık. Nadir’in gördüğü ışık ise sokak lambasıydı. Dayımız kızmamıştı. Deprem belasını atlatmış da olsalar, hayat devam ediyordu.

Su şırıltısı ahenkli bir orkestra gibiydi. Hemen yanı başımızda ise dayımın yıkılmış evi duruyordu. Tüm yaşananlar onun moralini bozmamıştı. Bilakis hayata daha da tutunmuştu. Ambar, Çiftlik ve Nergele’de oturanlar ölmemişti. Ama Elbistan, Pazarcık ve Maraş’ta kepçeyle kolları koparılmış, diri diri yanmış insanlarımız vardı…

Deprem anında şok yaşayıp, bir binadan diğerine sığınanlar ve sonrasında eksi yirmi beş derecede hayat mücadelesi vermeleri... Evet, anlattıkları felaketin de ötesindeydi.

Bu yıl yeniden Ağaçlandırma Kampanyası devam edecekti. Nergele ve Çiftlik sınırları içerisinde yüzlerce yabani armut vardı. Onları aşılayıp kültüre kazandıracaklardı. İsteyen onları pazarlar ve geçimini rahatlıkla sağlayabilirdi.

Şimdi ise uzun bir aradan sonra Çiftlik dağ yolundaydık. Eski köprünün oraya gittiğimizde, Çiftlik Köyü Vakıf Başkanı’yla birkaç arkadaşı gördük. Yakında bu köprünün yenilenmesi için hummalı bir çalışma başlatılacaktı. Yeni köprünün yapımını Mimar Mehmet Yıldız üstlenmişti. Sevindim bu duruma. Çünkü Gözpınar’daki Yıldız ailesi dürüstlüğün abidesiydiler. Ve bölge kültürüyle oldukça ilgililerdi. Emekli öğretmen ve Yazar Mustafa Yıldız’ın da bir kitabı vardı. En önemlisi yerel Kürtçemizin bir sözlüğünü hazırlıyordu. Bu sözlüğü deyim ve atasözleri ile daha da zenginleştirecekti.

Konumuza dönecek olursam, Nergele sınırları içerisinde yukarıya tırmanırken, maden çıkarılan yerleri gördüm. Binlerce ağaç katledilmişti. Nadir’e, “Bu yıl buralara badem dikeceğiz,” dedim. “İyi olur,” diye karşılık verdi.

Dağın eteklerinde aşağıya baktık. Aşağı İçme görünüyordu. Hemen yakınımızda Zeynel amcanın evi vardı. Oraya gittiğimizde, sanki daha önce orada hiç kimse yaşamamıştı. Bağın ve bahçenin izi bile görünmüyordu. Üzüldüm! O bölgedeki tarlamız da ormana dönüşmüştü. Bu duruma sevindim. Çünkü ormana dönüşmeseydi, ekip biçeni olmadığı için boş kalacaktı.

Çiftlik’te yüzlerce dönüm arazi boştu. Halbuki oralara kuraklığa dayanaklı lavanta, alıç ve sumak dikilebilirdi. Ki Bektaş bölgeye Çin sumağı getirmişti. Bal arıları da lavanta ve Çin sumağına bayılırlardı. Hem bu iki bitkinin getirisi de iyiydi. Çiftlik ve Ambar’a özgü kış armutları vardı. Yalnız bu meyvenin üzerinde durulsa, bölge ekonomisine iyi bir katkı sağlanırdı.

Çiftlik köyünün yüzlerce dönüm merası var. Avukat Mehmet Uzun da bu durumdan söz etmişti. Ve haklıydı da. Bu düşünceler arasında, Çiftlik köyünü geçip yaylaya gittik. Dört ya da beş yaşındayken buraya gelmiştim. Birçok şeyi de hatırlıyordum. Yaylada da yüzlerce dönüm diz boyu çiçekler, bin kovan bal arısını besleyebilirdi.

Dönüşte Musa Taş’ın evine uğradık. Evin terasında oturan ona yakın kadın hep birlikte ayağa kalktı. Onların halini hatırını sorduktan sonra içeri geçtik. Musa bize küçük bir konser verdi. Konser esnasında Çiftlik’in doğal güzelliklerini düşünüyordum. Yaylalarıyla, ormanıyla, buz gibi sularıyla doğa turizmine açılabilinirdi. Stresten uzak sessiz sakin ve temiz hava…

 Tekrar Aşağı Içme’ye indiğimde, CAN TV’deki “Hasa ma” adlı programın sunucusu ve Yeniden Yaşamı İnşa Ediyoruz Hareketi’nin doğal öncüsü Ahmet Güden ağabeyim beni aradı. Salı günü programına katılacaktım ve henüz pasaportum gelmemişti.

Bu bölümde söyleyeceğim tek şey: Ahmet Güden’i yalnız bırakmayın. O bölge aşığı ve gerçek bir yurtseverdir. Onunla kolları sıvayıp üretime başlamalıyız.

Mehmet Söğüt

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/22/2024 - 21:29
01/27/2024 - 22:27
01/02/2024 - 00:43
08/05/2023 - 16:21
07/31/2023 - 22:44
07/29/2023 - 19:58

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...