GERİYE DÖNÜŞ (3)

Mehmet Söğüt kullanıcısının resmi
Tanrısal Güzellik

    Sabah taziye için Yeni Mahalle Cemevi’ne gittiğimde, çocukluk arkadaşım Ahmet Tut’u gördüm. Birlikte Derviş amcamın masasına oturduk. Ahmet içindeki güzel çocuğa hiç dokunmamıştı; öylesine masum ve öylesine insan sevgisiyle doluydu ki, hayran kaldım.

  Musa Taş’ı görmek güzeldi. Ağaçlandırma Kampanyası’nın ve Aşağı Içme’deki projeyi konuşmak için Gözpınar Restorana gidecektik. Tabii yanımızda Bektaş Kısa da olacaktı. Bektaş bölgemizin en duyarlı, üretimde bulunan ve doğa aşığı bir insan. Üretimini de bilimsel bir çerçevede yapmaya çalışıyor.

    Cemevi hınca hınç insanla doluydu. Çoğunu tanımıyordum. Rahmetli Mehmet amca iyi bir insandı. Kimseyi kırmazdı. Nefessiz kaldım bir an. Merakım ise doruk noktasındaydı.

    Dışarı çıktığımda Veysel Yıldız ile muhtar Hasan Kul sohbet ediyorlardı. Sohbetlerine katıldım. Akşama Gözpınar’ına geleceğimizi belirttim.

   Muhtar Hasan Kul dayımın oğludur. Yalnız yakın akrabaların dışında herkes onu benim dayım sanır. Babaannem, annemin halasıydı. Yani kökten dayılarımızdı.

  İçeride duramayışımın sebebi, Ağaçlandırma Kampanyası kapsamında, cemevi yolu kenarında diktirdiğimiz çam fidanlarıydı.  Görebildiğim kadarıyla kuruyan olmamıştı.

    Cemevi müzesini ziyaret ettikten sonra, Gözpınar’ına (Nergele) gitmek için Nadir’le yola çıktık. Bir gün sonrasında ise eski evlerimizin yanına gidecektik. Doğduğum evden geriye birkaç taş kalmıştı. Huşu içerisinde etrafıma bakınırken babam, “Oğlum, seni Paris’e götürseydim, bu kadar sevinmezdin,” diyecekti.

Haklıydı babam. Burası benim cennetimdi.

    Oradan da Çamlıgüney Ziyareti’ne gitmiştik. İlk gözüme çarpan, benim de dikilmesinde katkıda bulunduğum ağaçlar olacaktı. Ziyaret tepesinde bakılınca, tüm Nergele ayaklarınızın altına seriliyordu. En alt tarafta Kandil Barajı’na ait göller göze çarpıyor, ağaç dalları arasında bakılınca nadide bir mavi inci gibi parıldıyordu. Yamacında ise çam ve meşe ormanı yaşam şarkılarını söylüyorlardı.

    Nergele’nin en üst tarafına yani Nergele Irmağı’nın doğduğu yere gidiyorduk.

   Nergele’de her şey şiirseldi ve depremden ötürü sahipsiz kalan hüzünlü köpeklerin dışında, ortama tanrısal bir durgunluk hakimdi.

  Nergele, Elbistan bölgesinin nefes borusuydu. Elbistan’ın diğer yerleri İç Anadolu gibiyken, Qopan, Mirali, Çiftlik, Ambar ve Nergele ormanlarla bezeliydi. Yazın insanlar Nergele’ye piknik yapmak için gelirlerdi.

   Öyle ki yazın Nergele Irmağı boyunca yerli ve yabancı piknikçilerle dolardı. Irmak ve etrafındaki yeşillikler ahenk içerisindeydi. Yol boyunca Nadir Söğüt’ün şarkıları eşliğinde etrafıma bakıyorum. Gördüğüm tanrısal bir güzellikti. Ve birkaç açık hava restoranın reklam panoları gözüme çarpıyor. Irmağın şırıltısı, insanı mest eden bir şarkı gibi...

  Yalnız Nergele sakinleri nasıl bir zenginlik üzerinde oturduklarını genellikle bilmezlerdi. Ondandır ki fırsatını bulan nefesini yurt dışında alırdı. Tabii ki gerekçeleri vardı bazılarının. Ama çoğunluğunun fikri yurt dışına çıkıp iş güç sahibi olmaktı. Halbuki bölgemizde bilimsel çiftçilikle, geçimlerini pekâlâ sağlayabilirlerdi.

Mehmet Söğüt

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/22/2024 - 21:29
01/27/2024 - 22:27
01/02/2024 - 00:43
08/05/2023 - 16:21
07/31/2023 - 22:44
07/29/2023 - 19:58

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...