“Güneşi Emzirirdi Gözleriyle“/ Yaşar Ekin

Keje Elif Orhan kullanıcısının resmi
Âdetimdir, okuyacağım her yeni kitapla birlikte elime kâğıt ve kalemimi de alıp okumaya başlarım. Acaba bilmediğim, duymadığım bir ses ya da IŞIK var mıdır insana dair, düşünülmeyeni düşünenler, araştırıp sorgulayanlar mesela.

Okudukça gördüm ki bende geçmişin o dehlizlerinde dolanıyorum. Demek ki düşünüyorum acılar, umutlar, sevinçler hep aynı Elif. Farklı olan, alanların ve sorunların yola çıktığın insanlarla farklılaşması. Amaç ikisinde de bir. Düşünce, anlayış, kültür ve ideolojilerinin farklılığı, farklı sorunları da beraberlerinde getiriyor. Evet, Elif Arkadaş! „Örselenmiş anılarında, Nene’ne göre; „sevginin her derde deva“ olduğunu yazmışsın. Sana göre de ,“sevginin bitmesi dünyanın yıkıldığı an olur“ demişsin. Bugün dünyaya bakıldığında doğru söylüyorsun. Ama o kötülüğün, sevgisizliğin kaynağını insanoğlu “özel mülkiyetin“ ortaya çıkmasıyla, ortaya çıktığını yazmayı unutmuşsun. Onun için yazdığın o “örselenmiş anılar“ın anılarımızla aynılaşmış. Yalnız birkaç nokta, birkaç soru işareti! Mesela KADINA bakış? Devrimci, sosyalist çevrelerde kötü diye bir not düşmüşsün! Bilemiyorum kimi, kimleri kast ediyorsun. Benim yaşadığım, yaşam biçiminde gerek düşüncede, gerekse de yaşamın gerçekliğinde sorunlar yoktu diyemem, ancak o öykülerinde gördüğüm “ilkel ve feodal “ anlayışlara tanık olmadığım gibi duymadım da. Üzüldüm doğrusu, sorgulayıp dillendirmeni de önemsiyor ve takdir de ediyorum.

Ancak, “Hiç bir egemenlik türünde Kadın yoktur.“ (say.34) Demeni doğrusu yadırgadım. O zaman devrimci örgütlerin MK`lerindeki kadınları nerelere koyacağız? Sosyalist bir düşünce de böyle bir mantık, anlayış olabilir mi? Yaşadığınız Milliyetçi Ulusal bir anlayışla, Sosyalist anlayışı karıştırmamak lazım. Ki, “Böyle Kişiler Çıkarmış“ adlı öykünde anlatılan acı, acı olduğu kadar da, bir gerçek dram! “Toplumumuzun ya da ideolojinin şekillendirdiği bakış açımızı değerlendirmek bile istemiyorum“ demek gibi bir isyan erdeminde sana katılmamak elden değil Elif can! İnsan bu kadarda mı değersiz bir yaratık! Elbette ki; “kimselere söyleyemezdik yüreğimize hapsettiklerimizi“ tıpkı Rojin gibi! „yüreğimiz sevdamızın peşi sıra sürüklendi... Nedensiz, anlaşılmaz engeller miydi?“ Evet, burada haksızsın diyemem. Koşulların acımasızlığı, disiplin, zorunluluk vs. her ne olursa olsun, o anlatılanları haksız çıkartamaz! En ilkel yaratıklar bile karşı cinsleriyle içgüdüsel olarak koklaşırlarken, insan sevgisine gem vurmaya kalkışmak, bilmem ne kabilelerindeki Kız’ları sünnet etmekten de geri ve ilkel bir anlayış. Ve haklı olarak; “biz sevdaların yasak olduğu diyarları“ zamanları yaşadık“ Sevgiyi, insanı dokunuşları özledik“. Ve bu insani ilişkilerin adı; bir de „yoz, düşkünlük ve hainlik“ olarak etiketlenip infaz ediliyorsa, orada durmak lazım! “Ey siz tanrılar, ilahlar siz insan mısınız?” diye haykırmak lazım! Bu anlamda Elif Arkadaş, avazın çıktığı kadar gerçeğin yüzüne bağırman, yazman, sorgulaman, umarım o tiranları „kış“ uykusunda uyandırır.

Evet, Munzur dağlarında güneşe karşı ellerini açıp pervane dönen, „Hızır “yardımcın olsun diyen yiğit kız! Sevgisini, yüreğini Munzurlarda toprağa verip yitiren kız. “ Ne bileyim en çokta… “onunla güldüğünüzü özlüyorsun.“ Görünen o ki, birlikte gülmek özlenir. Ancak birlikte hüzünlenmek, ağlamak kalıcı paylaşımları gerektirir. Eksik kalan parça bu olmalı değil mi? „ deyip akıyorsun ay ışığında Munzur gibi berrak ve isyankâr… Ve şöyle bir sonuca varıyorsun.“ Geldiğimiz coğrafyanın insanının ruh halinin getirdiği bir sonuç olmalı...“deyip; „Çocukken hep düşünürdüm neden nenem, ya da başkaları acı, yitirdiklerine kılam (türkü-ağıt…) yapmışlar. Hâlbuki başka coğrafyalarda kılamlar eşliğinde halay çeker, dans ederler…“deyip Dersim’in tarihini özetliyorsun. Başkada ne diyeyim, sorgulayan Munzur gibi akan yüreğine ve eline sağlık. Yolun açık, “inandığın“ Hızır yardımcın olsun...

Sevgi ve selamlar yaşar Ekin 20.09.2013

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...