Dizeleriyle "Sizden Önce Geçtim" şiir kitabına giriş yapan Mustafa Güçlü, imgelerle bezenmiş düş yaşantısını şiirin özütü ile tamamlayarak uzun süren sessizliğini bozdu.İzan Yayıncılık etiketini taşıyan bu yeni kitabı Mustafa Güçlü'nün derin deneyimlerden ve yoğun biriktirmişlikten süzülmüş şiirlerini içeriyor.
Toroslardan Kürt dağlarına kadar yaşanan her acının imge bulduğu şiir coğrafyasında Mustafa Güçlü, şiirin salt duygu değil, aynı zamanda köklü bir bilinç çabası ve sanatı olduğunu da kanıtlıyor. Şiirini melankolizmin suyuna bandırmadan, son süreçlerde piyasada rağbet gören arabeskvari anarşizmin çeperlerine dadandırmadan kendine özgü devrimci ve direngen bir şiir yaratmayı başarabilmiş.
"Sizden Önce Geçtim" şiir kitabında Mustafa Güçlü, geleneksel şaman kültürünün, yörük yaşantısının, Akdeniz'in saklı çavlanlarındaki her şırıltının, her kımıldayan yaprağın anlamı olmaya çalışmış ve Kiraz Ayinlerinde, Sertavul geçitlerinde Kün Tabletlere imgeleriyle nefes vermiş.
Mustafa Güçlü, içe kapanan şiire yüz vermiyor. Onun şiiri hem tahrik edici hem kahredici bir gerçekliği bireyin yüzüne çarpıyor. Barış için tüm dünyayı gelinliğiyle gezen ve maalesef ülkemizde tecavüze uğrayarak katledilen Pippa Bacca, sadece kar topu oynadığı için hunharca katledilen gazeteci Nuh Köklü, Gezi olaylarında gaz fişeğiyle katledilen ve ailesi meydanlarda yuhalatılan küçük Berkin, maden faciasında umarsızca ölüme gönderilen Somalı madenciler ve daha birçok ötekilenen, yok sayılan, katli vacip görülen insanlar Güçlü'nün şiirlerinde imgeleşerek, dizelere akarak ruhumuzu sancıtıyor, suskun vicdanlarımızı rahatsız ediyor.
"Ömründe hiç kış görmemiş / gelmiş bize baharı anlatıyor." dizelerinde olduğu gibi yer yer halk kültürünün deyişlerini şiirinde modifiye kuruyor. "Sizden Önce Geçtim" Mustafa Güçlü'nün beşinci şiir kitabı. Hakkını vermek gerekirse oturmuş bir şiir örgüsü var. Bu şiirlerin şimdiye değin okurlarca tam keşfedilmemiş olması, biraz da şairin deyim yerindeyse piyasaya oynamamasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum.
Mustafa Güçlü hem arkeoloji hem edebiyat eğitimi almış bir şair. Şiirine bu yüzden bir arkeolog titizliğiyle ve bir edebiyatçı estetiğiyle yaklaşmaya çalışıyor. Bunu yazarken onu iyi tanıdığım için rahatlıkla iddia edebiliyorum. Belki de bu titizlik şiirine daha çok imgesellik katıyor. Bu da okurun şiiri anlayabilmesi için daha çok çaba harcamasını gerektiriyor.Genel anlamda şiir okuru daha basit, daha anlaşılır dizeleri seviyor. Oysa Güçlü'nün şiiri okura hem bir kültür seviyesi hem de estetik bir haz sahibi olmayı dayatıyor. Böylesi bir şiirin kuşkusuz okurun belleğindeki yeri alışılmış şiir kalıplarının dar kalıpları olmayacaktır. Şiirin sınırları yurtsuzluktur, şiir sınırsızlıktır. Varsa bir sınır o da insana ve güzele dair olmalıdır. İşte Mustafa Güçlü, bu sınırın arayışında korkusuzca gezinmeyi biliyor.
"...Zehri gördükçe Dicle duruşlu susanmışlıkla / çığlıkla başlanan gündüzün iç tuvalinde tay / şehrin tahkimli karaltısından içeri sokulmuş / Cizre benzeri bir sokaktan ıslak evlerimize." dizelerinde olduğu gibi şairimiz hiçbir acıya, hiçbir coğrafyaya uzak değil. Şiirini dağılmış miting yerlerinde kalan artıklardan kuruyor. O artıklarda umut, kavga, öfke, heyecan ve az önce yüreği aşkla çarpan sevgilinin teri var...
Mustafa Güçlü'nün "Sizden Önce Geçtim" şiir kitabını tüm şiirseverlere öneriyorum. Size yeni şiirlerin kapısını aralayacağına da eminim... şiirle kalın...
Abdurrahim Kılıç
