Alevilikte inanç, ahlak ve hukuk sistemi

Ruşen Sarılı kullanıcısının resmi
Alevi inancı, temelden ateş, toprak, hava ve su; yani dört ana sır içinde doğa sevgisini kutsarken, “72 millete” aynı nazardan bakma şiarı ile ezilen tüm varlık ve canlılardan yana tutum almaktadır.

Alevi hukuk sisteminin temelinde “Varlığımıza, birliğimize, dirliğimize” şiarı altında huzur, barış, kardeşlik (can cana olmak) ve dayanışma vardır; bir nefsin terbiyesine benzer olarak kin, düşmanlık, dedikodu ve bencillik yoktur. Alevi inancı, temel kaynağı olan insan sevgisinin temelinde yer aldığı “Gökte aranan yerdedir“ yani, “Tanrı insandadır“ mantığı içinde inançsal ve toplumsal yaşam tarzından dolayı diğer inançlardan farklıdır.



Zalime karşı direniş ve mazlumdan yana olmanın temel felsefesi içinde Alevi inancında günlük yaşamı düzenleyen kurallar ve sorumluluklar vardır. Alevi inancı, temelden ateş, toprak, hava ve su; yani dört ana sır içinde doğa sevgisini kutsarken, “72 millete” aynı nazardan bakma şiarı ile ezilen tüm varlık ve canlılardan yana tutum almaktadır. Fakat her toplumun maddi, bürokratik, hukuksal, dini ve ailevi kurallarının yanında toplumu yöneten ve yönlendiren ahlaki kurallar da vardır. Alevi inancında varlığını koruyan hukuk yapısı, tümüyle ayrı, özgün ve kendisine bir has özellik taşır. Alevi hukuk sisteminin temelinde “Varlığımıza, birliğimize, dirliğimize” şiarı altında huzur, barış, kardeşlik (can cana olmak) ve dayanışma vardır; bir nefsin terbiyesine benzer olarak kin, düşmanlık, dedikodu ve bencillik yoktur. Bu yanlış unsurlardan korunma ve doğru yol tutma temelinde Alevilik inancını anlamak için bazı yaşamsal ve toplumsal kuralları kısaca bir tanıtalım: 



Alevilikte can cana olmak



Aleviliği şeriattan ayıran en önenmli özelliği kadın- erkek eşitliliğidir. Alevi meclisinde kadın- erkek ayırımı yoktur; salt insanlar vardır, canlar vardır. Bu yüzden Alevi inancı mesuplarına “Can” ile hitap edilir. Böylece Alevi toplumu toplumsal eşitlilik temelinde can cana olarak, “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” mantığı içinde paylaşımcı yani komün bir tarzda yaşamaktadır. 



Kemerbestlik



Kemerberstlik Erkanı, 7 ila 16 yaş arasında olur. Çocuk yaşta anne ve baba tarafından ve bağlı oldukları ocağın piri huzurunda çocuğa kemer, yakasız gömlek ve lokma hazırlanır. Rehber yardımı ile pirin huzuruna çıkarılan çocuğa kemer bağlanır ve çocuk böylece ailesinin bağlı olduğu ocağa bağlanır ve Alevi yolunun öğrencisi olur. Çocuğa aynı zamanda bir Mürebbi (yol öğretmeni) verilir ve çocuk bundan sonra anne, baba, rehber ve mürebbi tarafından eğitilir. Bu eğitim süreci müsahiplik bağlanana kadar sürer ve çocuk bu süreç içinde “Masum ve Pak” olarak kabul edilir. Yaptığı her hareketin sorumlusu çocuğun kendisi değil; onun yerine anne, baba, rehber ve mürebbi sorgulanır ve yeri geldiğinde ‘Dar’a çekilirler. 



İkrarlık



İkrarlık, “varolmak için verilmiş bir söz” anlamına gelir ve toplumsal yaşam içinde birçok kurallardan üstündür. Alevi inancında ikrar, toplumsal hayatın varlığını sürdürmeye yönelik verilen bir söz olarak bilinir. Tutulan ikrarlık içinde can cana yaşam içinde kuşkuya, hileye, güvensizliğe, ikiyüzlülüğe, riaya ve kötülüğe yer olmadığı kadar, “Bir olalım, iri olalım, diri olalım!”, “Nerede birlik orada dirlik!” düşüncesi ile toplumsal birliğin, bütünlüğün ve varlığın kutsanması ön plandadır. Alevi toplumunda kirve olan, ikrarda olan şahıslar ve aileler arasında evlilik söz konusu olamaz. Kirvelik de, müsahiplik ikrarı kutsaldır. 



Kirvelik



Alevi inancında kirvelik ve sünnet olgusu inanç, biyoloji ve sosyolojik açıdan Sünni İslam inancından farklı bir biçimde algılanır ve yürütülür. Kirvelik birbirini seven ve bunu nesilden nesile ikrar bağı olarak sürdüreceklerinden emin olup kanaat getirilen kişi ve aileler arasında, tarafların gönül ve rızalarıyla gerçekleşir. Diğer aileden olan erkek çocuğa kirve olan şahışlar bunu salt çocuğa bağlı olarak değil, ailevi boyutta kirvelik görevini yerine getirir. Alevi toplumunda kirve olan kişiler ve aileler arasında evlilik kesinlikle söz konusu olmaz. Kirvelik de, musahiplik ikrarı kadar kutsaldır. 



Müsahiplik 



Alevilikte müsahiplik “Yol kardeşliği”, “Kan kardeşliği” anlamına gelir. Bu kardeşlik akrabalık dışında, sosyal ve gönüllü bir kardeşliktir. Müsahiplik kan bağı kardeşlikten kutsal, müsahipliğin görevi ve sorumluluğu aile yapılanmasından ağır ve hayatı boyunca bağlılık anlamına gelir. Kan bağı ile olan amca çocukları, teyze çocukları, hala çocukları birbirleriyle evlenebilirler fakat müsahip çocukları asla birbirleriyle evlenemezler. Onlara evlilik düşmez. Müsahip olmanın da belli kuralları vardır. İyi anlaşan iki arkadaş müsahip yani yol kardeşi olmaya karar verdiklerinde, önce pirin huzurunda ailelerinin ve eşlerinin bu konuda rızalarını almaları gerekir. Bu da topluca yürütülen ‘Müsahiplik Cemi’nde’ olur. 



Cem 



Alevi erkanında hukuksal boyut en üst şekilde cemlerde gerçekleşir. Cemler bu anlamda en üstün yargı kurumu olarak da işlev görür. Pirler Divanı’nda cem cemaat içinde yaşlısı, genci, kadını ve erkeği ile can cana olarak ve Alevi toplumunu yaşatan kuralları çerçevesinde hukuk ve yargı temelinde toplumsal sorunlara çözüm bulunur. Cemlerde topluma ilişkin, insana ilişkin, hayata ilişkin her sorun ve konu konuşulur, tartışılır, yargılanır, sorgulanır ve halkın huzurunda karara bağlanır. Alevilikte esas olarak iki ayrı cem yapılır. Birincisi herkesin katıldığı ve geniş katılımı olan “İrşad/Birlik Cemi” (gençleri aydınlatma ve eğitme cemidir), ikincisi de, salt dar bir kesimin katıldığı (evli çiftler, birbirlerine müsahip olanlar, vs.) “Görgü Cemleri”dir. Toplamına bakar isek; İrşad/Birlik Cemi (Gençleri aydınlatma, eğitme cemi) , Koldan Kopma Cemi (toplumsal bir suç işleyenlerin, düşkünlerin, toplumsal suçların yargılandığı cem), Müsahiplik Cemi (birbilerine ikrarlık veren aileler arasındaki birliği tazeleyen cemi), Lokma/Dardan İndirme Cemi (bir şeye adak adayanlar, baba ve annelerinin Hakk’a yürümesinde tutulan cem), Abdal Musa Kurban Cemi (kurban kesip çevreye dağıtılan cem) ve Görgü Cemi (evli çiftlerin, birbirlerine müsahip olanların katıldıkları cem) vardır. 



Cemlerde toplumsal yapılanma



Alevi inancına göre tutulan cemlerde temel hiyerarjik yapılanma ve sunulan hizmetler şu şekildir:

1. Mürşit/pir (Toplumu eğitip doğru yolu gösteren, bireyler birer kamil insan olarak yetiştiren ermiş kişi),

2. Rehber (Bu yola talip ve mürit olmak isteyenlere yardımcı olan, yol gösteren),

3. Peyikci (Haber veren),

4. İznikci (Cem evinde temizlik yapan),

5. Kapıcı (Kapı başında bekleyen, içerde düzeni, dışarıya güvenliği sağlayan),

6. Gözcü (Düzenin yanısıra cemde canların edep-erkan ve ahkama uymalarını sağlayan),

7. Çerağcı/ Delilci (Delili, mum ışığını uyandıran),

8. Semahcı/Pervane/Medyancı (Yalın ayak ve bas açık Cemde semaha kalkan, kaldıran),

9. Zakir (Bağlaması ile deyiş ve beyitlere söyleyen ozan),

10. Sakacı (Suyu taşıyan, engür yani üzüm şerbetini dağıtan),

11. Kurbancı/Sofracı (Kurbanı hazırlayan, cem cemaate dağıtan),

12. Ferraş/ Süpürgeci (Elinde süpürge ile meydanı kötülüklerden temizleyen) 



Cemlerde semah dönmek /yürümek



Cemlerde kadın erkek ile ortak, yalın ayak ve başı açık bir şekilde dönülen Semah, evrimi, yaşamı ve birliği temsil eder. Ritim olarak önce yavaş, sonra hızlanarak tekrar yavaşlayarak durulur. Semah dönen canların gözleri genellikle el/avucun içine bakar ki, bu aynada kendini, yani insanda tanrıyı görmeyi sembolize eder. 



Ceza ve yargı (Düşkünlük)



Birçok dinde ve inançta şiddete dayalı (hatta ölüm ile) cezalandırma şekilleri var iken, Alevi inancında toplumsal dışlanma en ağır ceza olarak uygulanır. Bu ceza işlenen suçun ağırlığına göre süreli veyahut süresiz dışlanma olarak uygulanır. Hak ve pir huzurunda yani Dar Meydanı’nda ceza alan şahıs, düşkün olarak ilan edilir ve arasında yaşadığı toplum tarafından dışlanarak kendisine selam verilmez, selamı alınmaz, kurbanı kabul edilmez, kendisine değer verilmez.



“Eline, beline, diline hakim olma“ kuralı ile toplumsal düzeni sergileyen Alevi inancı şiddet dışı cezalandırma yöntemini uygular. Bu cezalandırma halkın huzurunda Dar Meydanı’nda yapılır iken, bu yargı yürütülen cemlerde kusurlu şahısları halk huzurunda dara çekerek geçer. Dar Meydanı, Alevi inancına bağlı olan şahısın kendisini tümüyle topluma teslim ettiği yer olarak tanımlanır. Fakat dara durmak, dara çekilmek sadece ceza temelinde değildir. İkrar vererek müsahiplik yoluna girmek isteyen şahısların da cem, cemaat içinde Pirin huzurunda dara durmaları ve halk tarafından rızalığını/olurlarını almaları gerekmektedir.



“Eline sahip olmak“ demek, kendisine izinli olmayan şeylere dokunmamaktır. “Beline sahip olmak“ demek, kendi eşi dışında hiç kimseyle cinsel ilişkide bulunmamaktır. “Diline sahip olmak“ demek, yalan ve iftira söylememek demektir. 



Alevilikte ocak sistemi



Alevi inancında kendi iç düzenlerini koruyan, bağlılıklarını sembolize eden birlikler, yani ocaklar vardır. Ocaklar kutsaldır ve kendi aralarında ahlaki ve toplumsal kuralları belirler ve yaşatır. Bu ocaklardan bazıları şunlardır:

Ağu İçen Ocağı (Dersim Merkez, Hozat, Karabakır Köyü), Ali Abbas Ocağı (Erzincan, Dersim), Ali Baba Ocağı (Sivas), Ali Abbas Ocağı (Dersim, Erzincan), Baba Mansur Ocağı (Dersim Merkez, Mazgirt Darıkent Bucağı), Cemal Abdal Ocağı (Elazığ, Karakoçan), Celal Abbas Ocağı (Dersim, Ovacık, Erzincan, Sivas), Düşkünler Ocağı (Erzincan, Dersim), Derviş Cemal Ocağı (Ovacık, Hozat), Garip Musa Ocağı (Sivas, Güneş Köyü), Hıdır Abdal Ocağı (Erzincan, Kemaliye, Ocak Köyü), Kara Pirbad Ocağı (Sivas, Divriği, Ömerli Köyü), Koca Seyyid Ocağı (Elazığ, Sün Köyü), Koca Leşker Ocağı (Erzincan, Bağıştaş), Kureyşan Ocağı (Pülümür, Dersim Merkez, Ovacık) Pir Sultan Ocağı (Sivas, Yıldızeli, Banaz Köyü ve Dersim Merkez , Pülümür, Hacılı Köyü), Sarı Saltuk Ocağı (Hozat, Ovacık, Derik Köyü),Seyyid Baba Ocağı (Sivas, Divriği, Akmeşe Köyü), Sultan Sinemil Ocağı (Maraş, Elbistan, Kantarma Köyü), Şah İbrahim Veli Ocağı (Malatya, Arguvan, Ballıkaya Köyü), Şeyh Hasan Ocağı (Malatya, Arapgir, Onar Köyü), Sinemilli Ocağı (Elazığ, Kemah ve Erzincan), Üryan Xızır Ocağı (Dersim Merkez, Pertek, Elazıg, Harput, Dorutay Köyü). 



NİHAL BAYRAM



Kaynaklar:

- Ali Kemali, basım yılı Ocak 1932, kitabın ismi: “Erzincan” 

- Nuri Dersimi, basım yılı 1997, kitabın ismi: “Hatıratım” 

- Ali Yaman, basım yılı 1998, kitabın ismi: “Alevilikte Dedeler ve Ocaklar” 

- İsmail Kaygusuz, basım yılı 2004, kitabın ismi “Müsahiplik” 

- Haşim Kutlu, basım yılı 2005, kitabın ismi: “Kızılbaş Kadın”



Yeni Özgür Politika

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...