Üşüyen çocuklar ağıdı...

Ahmet Bakır kullanıcısının resmi
Kara kış en kalabalık haliyle iner üstlerine. Soğuktan boğulmak ne anlama gelir, soğuğa doymak ne demektir, her türünü bilirler. Morardıkça o küçücük parmaklarının ucu, kırağı düşmüş sabahlara benzer yürekleri.

Kaç çocuk sokaklarda titremektedir? Henüz çetelesi bile tam olarak tutulmamıştır. Öyle ya; bu görmezden gelmeler, kış günü evlerinde sıcaktan terleyen beylerimizin işine daha çok gelmektedir.

İstanbul’da sokakları yatak gibi kullanan çocukların sayısının 1641 olduğu söylenir, rivayet gibi kulağımızı çınlatır bu sayı.

Ne yıldızlara bulanmış reyonların seyri ısıtır onları, ne de içlenmelerindeki masumiyetleri? Belki; uykularındaki anne kucağı, uzaklarda kalan sevinçleri getirir onlara, ya da; bir sıcak merhaba gözlerindeki çiğ tanelerini yağmura dönüştürür. Oysa hepsi hoyratça esirgenmiştir onlardan.

Baharsa; unutulmuş mutluluklar gibi uzaklardadır şimdi.

Eğitim hakkından yoksun 2 milyon 700 bin çocuğun içindedirler onlar. 19 milyon 750 bin şiddet mağdurlarından biridirler. Yani kar fırtınaları, yedikleri sopaların yanında pamuk helvalar gibi kalmaktadır.

Nüfus cüzdanları hiç olmayan 2 milyon 250 bin kişi içindedirler onlar, mutluluk duygusu gibi, yabancısıdır onlara kimlik.

Ellerini; morarmasın diye, yırtık ceplerinde sürekli hareket ettirmenin dışında, başka oyunda bilmezler.

En temiz yerleri ağlamalardan sonraki gözleridir yalnızca...

Devletse topu topu bin iki yüz çocuğu barındırabilen Çocuk Esirgeme Kurumlarıyla övünmektedir. Öyle ya sokaklardaki karton kutuların bin iki yüzü, artık bu çocuklara kalmıştır artık.

Ekonomide, dünyanın en büyük 17. Avrupa’nın 6. büyük ülkesi olmakla övünen Türkiye, refahın bölüşülmesinde 110 ülke arasında 80’inci sırada bulunuyor. Yani; ülkemiz, sosyal olma ilkesini, ne acı ki cüzdanından yıllar önce düşürmüştür!

Dağlara yakın tenha köylerden, kalabalık şehirlere, devlet kovmuştu onları, kendilerine benzer binlerce çocukla birlikte. Orada bıraktıkları topaçları, uçurtmaları bez bebekleri yine böyle bir kış gününde karlar altında kalmış, oyuncak olmayan silahlarla kovulmuşlardı köylerinden.

Artık o küçücük ve şirin köyün üstünde ki tepeleri aşıp, güneş altında minik ellerle topladıkları incirler de yok olmuştur. Ah evet o sıcağın kaynağı güneş! Ne kadarda uzaklarda şimdi…

Rüyaları bile, ateşin değil, olsa olsa, gözleri kör eden dumanın mekânıdır artık.

Ne acı ki; sokakların o buz gibi koynuna bırakılan çocuklar için ‘umurumuzda değil’ deme sırası devletin katı vicdanından bize de bulaştı. Artık boynumuza asılı bir günah gibi taşırız bu yüz karası umarsızlığımızı..

Yüzünüz, yüreğiniz ve düşleriniz morarmış olabilir çocuklar, unutmayın dünya dönüyor hala! Bir gün çocukluğunuza dönemezsiniz belki, ama çocukluğunuzun masalları kadar güzel bir dünyaya uyanacaksınız mutlaka.

Soğuklara, açlığa direnin biraz.

Bahar yakında.

Bakın; güneş kızıl renge bürünmeye hazırlanıyor yeniden.

İnanın bana.

Isınacaksınız!

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...