Yüzündeki gülümsemelerdir
Ölümüne özlediğim
Aydınlığın tayfıdır
O güzelliğin
Lepiska saçlarını tara
Haziran’da
Göz kamaştıran şıklığınla gel
Gel, gül yanaklım
Zülfünü dağıt gecelere
Uçlarında yıldızlar yağsın ellerime
Hiç eleme hep kalsın
Sıcak dudakların ağzımda
Soluğun soluğuma karışsın tüm geceleri
Munzur’la bütünleşen
Suna boylum
Ateş rengi
Fistanını giyin, kuşan
Yitirilmeyen umut ol
Ak ruhuma
Tüm isteğim, arzumla
Fırat boylarında
Sarılayım o ince beline
Tüneyen mehtabında
Yansın kül olsun bedenim, canım
Yüreğimde, ellerimde kalan ateşinle
Toprak olsam, toz olsam rüzgârla savrulsam yine
Yemin billâh olsun, unutmam seni bahar bakışlım
Kelebeğim
Böceğim
Dersim kızı
Gel haziran’da
Boğ beni
Veya öp beni
Gözlerden çok uzak
Aşkımızı yaşamak adına
Koparacağım tutsaklığın zincirini
Yıkacağım köleliğin küflü zindanlarını
Seni içine katıp sevilen şiirlere dizeler yazacağım
Unutmayacağım
Haziran günlerini
Munzur’u
Zeri Dağı’nı
Beni kavuran sıcaklığını
Barış diyarı olacak olan ülkemi
Özgürlük uğruna
Dağlara giden
Şehit düşen gençleri
Bu yolda yeşeren kan güllerini
Dökülen gözyaşlarını, aşkımızın yakıcı ateşini
Mehmet Çobanoğlu
02.02.2014
İstanbul
