Şark Islahat Planı’nda, Erzincan Kürtlükten arındırılmalıdır denilir. Kürtlüğün ve Aleviliğin bitirilmek istendiği Erzincan’da dünyaya gelmiştir. Aslen de Dersimlidir. Onun için Munzur geçer birçok dizesinde.
Devrimci bir şarkıda söylendiği gibi Munzur hırçındır ve Munzur kızıl. Binlerce Alevi Kürt’ün kanı karışmıştır o kutsal ırmağa. İnsanlar kalplerinin derinliklerinde kopup gelen hüzünlerini fısıldamışlardır Munzur’un çağlayan sesine. Ve her söz bir cevher olup karışmıştır sularına. O cevher gibi sözlerin bazıları ak kâğıtlara geçmiştir. Yarına kalsınlar diye. Ondandır ki Dersim’de çok kişi şarkı söyler ve bağlamasına yükler hüzünlerini. Bağlamanın bile sesi değişir Dersim diyarında. Şiirler yazarlar. Ve her dizelerinde insanlık kokar buram buram.
Şair Ahmet Tan, direnişi öğütler. ‘’rüzgâra inatla büyür/ bir tanecik tohum/ bir başak/ binlerce tohumu doğurur,‘’ der dizelerinde. Çünkü şair umutludur yarınlara dair. Alır insanı dolaştırır ülkemin her karış toprağında. Ve burnumuza yağmur sonrası toprağın kokusu doluşur. Özler ve tekrardan yaşarız o kutsal mekânı. Ülkemizi cehenneme çeviren Hınzır Paşalara çevirir oklarını. Zulmün kalesinin bir an önce yıkılmasını ister. Ve geleceğe dair umut emareleri verir. Çünkü ülkesinin dağlarında güneş ışımıştır. Umudu körüklüyorlardır tüm kalplere, Hınzır Paşalara inat.
Kendisi de zalimin eline düşmüş, tüm işkencelere rağmen yolundan dönmemiştir. Alın terinin kutsallığını madenci olan ailesinden öğrenmiştir. Daha çocuk yaşta felaketler yaşar. Ama inadına yaşama tutunur dört elle. Büyür yalnız bir çınar gibi.
Ve şair kalbi aşka yönelir. ‘’gözlerim çiselenir gözlerinden/ gökyüzü gürler/ yüreğimse çatırdıyor/ toprağın derinliklerinden…’’
Kısacası Şair Ahmet Tan aşkın, direnişin ve umudun şairidir. Ve tüm güzellikler için şiirler yazar.