Tanrı suskunsa ben ağlarım

Şakir Kadan kullanıcısının resmi
Hiç kimse benim kadar Ortadoğulu değildir. Ben coğrafi vatandaşım. Çünkü ben, din, ırk, mezhep ayrımı yapmam. Hepsinin dışındayım. Dilim farklı olsa da her Ortadoğulu insan gibi diğerinin dilinden bir şeyleri anlarım. Mimiklerimiz ortaktır çünkü. Ne demek istediğimiz yüz hatlarımızın ifadesinden anlaşılır. Acılarımız gözlerimizden okunur. Müziğimiz aynı, türkülerimiz ağıt makamında söylenir. Elimden gelseydi Ortadoğu coğrafyasının sınırlarını kaldırmak isterdim.

Ancak bu coğrafya üzerinde yaşayan insanlar din ve milliyet zırhıyla zehirli bir fanusun içinde tutsak. Bu fanustan çıkması elbette kolay olmayacak, çıkabilecek mi? Emin değilim. Bu nedenle Ortadoğu’da yaşam hem zahmetlidir hem meşakkatlidir hem de hazin doludur. Ortadoğu insanının çektiği sefalet ve yaşanan vahşet ciğerimi parçalar ve öyle parçalar ki yaşanılan gerçek cehennem gibi gelir bana.

İnsanların neler yaptıklarını görüyorum. İtin ite yapmadığını insanın insana yaptığını görüyorum. Burada Tanrının ne yaptığını bir türlü göremiyorum. Gece uykumuzdayken alnımızın yazgısına bir el dokunur ve kendimizi cehennemim ortasında uyanır buluruz. Bu yazgıyı değiştiren Tanrı mı insanlar mı tam olarak kavramıyorum.

Bu kış soğuk sert geçecek, rüzgâr şiddetli esiyor, gök gürlüyor, birkaç dakika sonra yağmur yağacak. Mülteci bir kadın çimlerin üstünde bir palmiye ağacının dibine sığınmış. Kucağında küçücük bir bebek, memesini göğüs bağlantısına dek çıkarmış bir yandan bebeği emziriyor, bir yandan da üşüyen ellerini uzatmış para dileniyor. Gözlerindeki parıltı ise merhamet dileniyor. Çocuk annesinin memesine asılıp duruyor. Kadının memeleri dışarıda, töresini, dinini cehenneme dönen ülkesinde bırakmış, bütün kutsallarından uzak kendi derdinde…

Ne olurdu sanki Tanrı bir kerecik gelse, bu ana ile çocuğunu evine götürse biraz sıcaklık, biraz sevgi-şefkat verse. Dileğime gülüyorum. Tanrı suskun... Tanrı suskunsa bana gülmek değil, ağlamak düşer. Usuma doldurulan lekeleri silmek istiyorum ve Tanrının dışına kaçmak...

Ona buna, şuna ötekine, aşağıya yukarıya küfür etmek geliyor içimden. Kendime ve bütün insanlığa tükürmek istiyorum. Gökyüzünden kadının üstüne inmek isteyen yağmura, sağlı sollu sert esen rüzgâra, savaşlara, ölümlere, haksızlıklara ve zulümlere sebep olan zalimlere küfrediyorum. Siz de küfür edin, göremediklerini görür gibi kesin bir inançla bağlanan delilere, gördükleri acı gerçekleri görmezden gelerek yan çizen şerefsizlere. Küfredin…

İnsanlık taş yürekliyse, bana yüreğimin derinliğine kurşun gibi saplanan acıları çekmek düşer. Vicdanım, yılan gibi ruhumun boğazına sarılır. İnsanlığımı hatırlarım. Dışımdaki hayatların hüznü duygularımı yaraladığı zaman varlığımı hissederim. Tutsak olurum başkalarının perişanlığına, özgürlüğümü feda ederim ötekilerin gözyaşlarına. Önüme çıkan nice engelleri cesaretle aşabildim. Şimdi duygularımın önüne çıkan vicdan engelini aşamıyorum. Çekip gidemiyorum. Dikili kalmışım olduğum yerde, cansız ama dehşet verici kaygılarımla. Neyleyim ki hayat kısa ve hazin.

Gözlem ile eylem arasında seçim yapmak zorundayım. Ben eylemi seçiyorum. Benim eylemim bir tas çorba, bir battaniye, bir ekmek ve biraz umut. Sokaklarda nara atmak değil, nutuklar çekip insanları kışkırtmak değil, halkların arasında fitnelik-fesatlık sokmak değil, benim eylemim sadece vicdanımı rahatlatma eylemidir.

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...