Aslı Gibi
Güneş yok oldu
Okyanussa zaten yoktu
Sana yazayım dedim kalem yok oldu
Şiir yok oldu
Güfte beste zaten yoktu
Çocuk karaya vurunca insanlık da yok oldu...
Yüksel Kurtul
Güneş yok oldu
Okyanussa zaten yoktu
Sana yazayım dedim kalem yok oldu
Şiir yok oldu
Güfte beste zaten yoktu
Çocuk karaya vurunca insanlık da yok oldu...
Yüksel Kurtul
Rüzgarlı sarıydı mevsim
Erken gidiyordu güneş
Kızıl eteklerini toplayarak
Ay gelmeden kapandı kuşlar evlerine
Balıkçılar akşamdan demleniyorlar
Ağlarda can çekişenler kimin umurunda
Sessiz üzerimizde ay karanlığı
Deniz durgun geceden ses çıkmıyor
Kadehleri çınlıyor balıkçıların
Yarınki günü harcıyorlar
Denizden çekecekleri ağlardan
Sarıydı mevsim...
Rüzgar ölüm rengiydi balıklara
Almıştı bizi bizden ve başımızı döndüren serüvenlerin ilki olmayı başarmıştı o ateş böcekleri.
Ve bir sabah bir daha gelmemek üzere terk ettiler bizi.
Rüyalarımıza geldiler sadece.
Ve bir de; belki bir gün yeniden gideriz çocukluk denen o büyülü ülkeye diyerek düşler kurduğumuzda göz kapaklarımıza saklandılar.
Oyunların o çocuk dünyamıza kattığı sevinçlerin keyfini bulamayacağımızı bilmeden büyüdük hızlıca.
Gece ay ve karanfil kokusu düşünce yüreğimize, pencereden bakmak düştü payımıza sadece.
Büyümek istedik, büyümek ama olanca hızıyla.
Bir yerlerde olacağım
Kadehimi alıp
Bir ağaca yaslayacağım sırtımı
Küheylan kişnemelerini
Bülbül ötüşlerini dinleyeceğim
Belki
Bir yılan kıvrılarak geçecek yanımdan
Aldırmayacağım
Ateş böceklerine ıslık çalacağım
Ayın kayaların arkasından
Çıkıp gelmesini bekleyeceğim
Uzanıp
Sarı saçlarını tarayacağım parmaklarımla
Bir kadeh aslan sütü sunacağım
Vurup kadehimi kadehine
Duygularımı fısıldayacağım
Koynunda uyuyacağım
Bu gece
Sevgilim Ay