Unutulmayacak durumlar

Yusuf Değirmenci kullanıcısının resmi
‘‘Hayat, felaket, yalnızlık,
yüzüstü bırakılmışlık,
yoksulluk kendine göre
kahramanları olan savaş alanlarıdır.’’ 
                                       Victor Hugo 
 

Dağlara sığınmışlığın hayat bulması, Kürdün tarihsel kaderi gibi yeniden sahneleniyor. Bir halkın imdadına koşan o dağlar tek çare gibi, bir halkın acı tarihini yeniden gözlerimizin önüne serdi. Hayat her defasında yalnızlığı bir felaket olarak canlandırırken, dünya suspus olmuş bu durumu izlemekten ve bazen kınamaktan başka bir şey yapamıyor. Ortadoğu’da insanlık bitirilmiş bir hal alırken, Kürdün yarattığı değerleri kapsamına alarak, bu olumlu ve halklardan yana olan yeni sistemi durdurmak, parçalamak hedeflenen geri emperyalist politikalardan başka bir şey değildir. Rojava mutlak parçalanmalı ve orda yaşayan Kürtler ve diğer azınlıklar kendilerini yönetmemelidir. Kürdistan’a müdahale, olumlu olan, güzel şeyler yaratmak isteyen her şeye müdahaledir. Ezberleri bozan Kürtlere, sömürgeciliğin tarihsel buyruklarını hatırlatmaktır.

***

Şengal’de yaşanan bir trajedidir. Tarihin yeniden tekerrürüdür. Alışkın olduğumuz bu durum, alışılmışlığın dışında olay örgüleriyle bu defa çok farklı bir felaketin görüntülerini sunmuş bulunmaktadır. Ortaçağ’dan kalma yöntemlerle, insanlık ayaklar altına alınmıştır. Bir düşman düşünün ki; acımasızlığın en zirve noktasında hiçbir sınır tanımadan, bir halkın en temel değerlerine saldırarak, aşağılık bir not düşüyor tarihe. Bu aşağılık durum, tamamen özel savaş yöntemlerinin bir halk üzerinden uygulanmasıdır. Din, mezhep argümanlarıyla bir halkın özüne saldırmaktadır. Kadınlarına el koyarak, cariyeleştirilmesi, tarihsel bir acının kalıcılaşmasına sebebiyet vermektedir. Yüzyıllarca sürecek bir düşmanlığın ekilmesidir. Hiçbir halk temel değerlerine saldıran, aşağılayan güçleri unutamaz...  Şengal’de yaşanan, unutulmayacak bir düşmanlık ekimidir. İnsan aklının durduğu, insanın kendisinden utandığı bu görüntüler leke olarak kalacaktır. 

***

Felaket dediğimiz şey bu gördüğümüz, çapulcuların sınır tanımaz vahşetidir. Nereden çıktı bu insanlık düşmanları? Neden bu kadar çabuk büyüdüler? Ölümüne, ölüme bu kadar yatkın bu cenabetler, nasıl olurda bu kadar çabuk yayılarak tüm şehirleri, kasabaları, köyleri işgal ederek kendilerine yaşam sahaları yaratırlar? Tüm bu sorular, sorgulanması gereken sorular olarak karşımızda duruyor. Düne kadar Esad, bu çetelerle savaşırken neden şimdi susmuş seyre dalmıştır? Bu kirli savaş gösteriyor ki; artık savaş konseptleri değişti. Sömürgeci devletler, kendileri savaşmıyor, paravan güçler yaratarak onları savaştırıyor. Bu savaşta sınır tanımazlığın tüm yöntemleri devreye sokularak, korkunun egemen kılınması sağlanıyor. Dünya güçleri bu kirli oyunun içinde gizlenerek, yarattıkları canavarları sokaklara salarak, dengeleri gözetmektedirler. Emperyalizm kirli yüzüne, yeni maskeler takarak ilişkilenmelerine farklı boyutlar katacağı aşikârdır…

***

Emperyalist oyunlar bitmez. O oyunların bozulması, kendini güç sayan Ortadoğu Halklarının birlikteliğinden geçer. Peki bu oyunu bozacak irade var mı? Tüm tartışmalar Kürtleri işaret ediyor. Yüz bin peşmergesi olan Güney Kürdistan, aslında bir güçtür. Yine iradesi sağlam olan, deneyimleri tarihsel olan gerilla bir güçtür. Kürtler, yaşadıkları tarihsel acılardan sonra bu tür çapulcu çetelere karşı savaşmış bir topluluk olarak, güç olmanın iradesini kanıtlamıştır. Ama  bir sorun var ki; güç olmanın en sağlam dayanağı düşman kavramını hesaba katan mantığın birlik ve beraberlik sevdasıdır. Yaşadığımız süreç ya da süreçler bu dayanağı dayatırken, düşman kavramını incelemekte olan duygusal yaklaşımlar, aslında partilere değil halka zarar veriyor. Çocuklar, kadınlar bir bütünen insanlar ölürken, birilerinin halkı kader ile baş başa bırakıp kaçması iyleşmez bir yara oluşturmasıdır.  Bu taktiksel bir çekilme olsa dahi, bir yara oluşturmuştur. Çünkü, insanlar ölüme terk edilmiştir. Kadınlar kaçırılmış, tecavüz edilmiştir. Bu çekilen gücün -ki bir güç olarak, bir kurtarıcı güç olarak- Kürtler’de duygusal bir heyecan yaratması bile onları haklı çıkarmayacaktır. Oluşan yara hep kanayacaktır. Ve Kürtler hep bunu hatırlayacaktır.

***

Musul ile başlayan işgal, Kerkük ve Rojava, Güney ve daha sonra Kandil’i hedeflemektedir. Bu durumun, özgürlük hareketi ile alakalı olduğu ve Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ın da içinde olduğu kısa bir zaman diliminde daha net ortaya çıkacaktır. Emperyalistlerin bu senaryosu karşısında, Kürtler birlikteliklerini duygusal rotadan çıkarıp, ulusal içerikli hesaplar yapmaları tarihsel olacaktır. 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 54. Sayısı Çıktı
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2025 tarihli 54. sayısı...
Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...

Konuk Yazarlar

Feyza Eren’den Akdeniz’e Lirik Bir Güzel...
  Uzun yıllardır sanat yaşamını ABD’de sürdüren Feyza Eren, “Vedadır Belki” adlı, tekli çalışmasıyla yeniden...
80’LİK DULLAR-1/ Sedat ÖNCER
Çünkü nüfusu orta yaşın da çok ötesinde insanlardan kuruluydu. Beldenin tek camisinden gün yoktu ki bir sela sesi duyulmasın… Emeklilerin tercih...
ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...