“Ya Sev Ya Terket”: Bir Biat Aracı Olarak Mobbing[1]
bir gün kendilerini sağır edecektir.”[2]
bir gün kendilerini sağır edecektir.”[2]
zamanın geçmesi yetmez.”[2]
Çok canımız yanmıştı… Gencecik bir kız… Üniversite öğrencisi üstelik… Gazetelerdeki, ekranlardaki o ışıl ışıl gözleriyle gülümsüyor bizlere. Hayat dolu, umut dolu.
Güpegündüz, okul çıkışı bindiği minibüs şoförü tarafından kaçırılmış, tecavüze uğramış, öldürülmüştü.
diyerek hiçbir şey yapmamak
kadar büyük bir yanlış yoktur.”[1]
Serpil İlgün (Sİ): Söyleme bakılırsa kadına yönelik şiddet konusunda bilinç yükseliyor, “farkındalık” artıyor, “duyarlılık” gelişiyor vs. ancak kadın cinayetleri, şiddet, taciz ve tecavüzler arttığı gibi daha da vahşileşiyor. Farkındalık gelişip bilinç yükseliyorsa kadına yönelik şiddet neden azalmıyor?
yalanları gözler önüne sermek
aydınların sorumluluğudur.”[2]
‘Bağımlılık Okulu’ olarak tanınan, “bağımlı ülkelerin büyüme kapasitesinin bağımsız olamayacağı”nı savunan ekolün Marksist düşünürlerindendi…
“Emperyalizm”, “sömürgecilik”, “siyasal İslamcılık”, “Avrupamerkezcilik”, “eşitsiz gelişim” alanlarında dikkate değer tartışmalarda yer almış bir isimdi…
Bu çalışma, Mustafa Suphi’nin kurduğu TKP’nin (Türkiye Komünist Partisi’nin) baştan sonuna kadar sosyalizm ve enternasyonalizm konusundaki görüşlerini araştıran bir incelemedir. TKP’nin tarihsel gelişim süreci sadece bu iki noktaya odaklanarak ele alınmıştır.
herkes gibi düşünmeyen
herhangi bir insan,
ortadan kaldırılma riskini
göze alıyor demektir.”[2]
Yeni bir Tiyatro Buluşması’nda buluşmasında daha bir araya geldik: Bu kez de aşktan, kavgadan, devrimden söz etmek için…
Aşktan, kavgadan, devrimden söz edelim de… Önce söze, hepsinin “olmazsa olmaz” önkoşulundan yani “sahici olmak”tan başlamak gerek!
Türküleri; “Eşkıya dünyaya hükümdar olamaz,” diye haykıranların soyundanız biz…
“Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” diyen Pir Sultan’ın; “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir,” haykırışıyla Dadaloğlu’nun, “Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır,” savaş narasıyla Köroğlu’nun…Viyana barikatlarının sesi Ludwig van Beethoven’in torunlarıyız…
“Sabahın sahibi var” diye haykıran Ruhi Su’nun çocuklarıyız…
Berlin İşçi Korosu’yla “Hayali gönlümde yadigar kalan”ı terennüm eden Sümeyra’nın kardeşleriyiz…
alarak yok edilemez.
Onlar ancak dikkate
alınmayarak yok edilebilir.”[1]
29 Mayıs 2018… Batman Adliyesi, 2. Ağır ceza mahkemesi… 15 kadar izleyici, küçük duruşma salonunun dinleyicilere ayrılan sıralarını doldurmuşuz. Avukatlar hâkim kürsüsünün sağındaki bölüme sığmamışlar, sol taraftaki kısma taşmışlar. Mahkeme heyeti gergin. Savcının yüzünden bir şey okumak, mümkün değil.
Sanık sandalyesinde iki dost: Çayan Demirel ve Ertuğrul Mavioğlu. Çektikleri belgeselden, Bakur’dan dolayı yargılanıyorlar. “Neden Batman’da” mı? Güzel soru.
kadın proletarya rolünü oynar.”[1]