Sülo...

Rauf Akar kullanıcısının resmi
Alsancak’ ta ellerim pantolonumun cebinde aylak aylak dolaşıyorum. Amerikan Kültür Derneğinin bulunduğu sokağa saptım ve ilerde duvarın yanında ayakta duran eski bir arkadaşımı gördüm.

Pejmürde kılıklı, başında kasketi, kirli sakallıydı, tıpkı benim gibi… Ceketi de pek uygun görünmüyordu. Pantolonu ise beline bol geliyordu. Gerçi benim de ondan kalır yanım yoktu. Bulunduğu yer çok kalabalık değildi. Beni görünce, yüzünde bir gülümseme belirdi:

 "Ooo Hocam, Nerelerdeydin?” dedi. “Hiç görüşemiyoruz son günlerde?”

 " Merhaba Sülo, işler nasıl?'

" Kesat, Hocam, millette para yok mudur nedir?’'

 

Hava soğuktu, sol elini ceketinin cebine koymuş, öyle konuşuyordu. Benim de ellerim pantolonunum cebinde…

"Hem hava soğuk hem de ortalıkta insan yok!" dedi.

"Yazın çıksan işler daha iyi olur"

Hem benimle konuşuyor hem de gözleri etrafı kesiyordu.

 "Yazın, biraz tehlikeli oluyor."

"Anladım, ne oldu peki,  ev işini halledebildin mi?"

"Nerdee Hocam? Birader alçağı evin üstüne kondu. Herkes üçkâğıtçı olmuş. Kazık atan atana. Allah’tan ikinci bir evim var. Yoksa sokakta kalacağız".

 "Sen neler yaptın, Hocam!"

 "Sormaaa! Biricik evimiz vardı. Onu da birader yüzünden satmak zorunda kaldım."

 "Yapma be! Sen de mi? Vallahi üzüldüm şimdi."

 "Bankadan habersiz para çekmiş! Bankaya ipotek etmiştim evi. Nereden bileceğim habersiz para çekeceğini?'

"Vay şerefsiz vay!'

"Sokaktayım, anlayacağın."

"Gel Hocam benim evime, beraber kalırız".

 "Sağ ol Sülo. Aklımda olsun. Ha aklıma gelmişken, şu elli TL’yi bozsana bana."

 "Var Hocam ama hepsi de bozuk para."

 "Olsun yahu fark etmez."

 

 Duvara döndük yüzümüzü ve cebinden bir sürü bozuk para çıkardı. Elli tane bir TL’yi sayarak verdi.

 "Fena iş yapmamışsın yine."

 " Yok, be Hocaam! İşler bayağı sakat. Hastayım zaten. Birkaç gün işe çıkmayacağım."

 

Sülo ara sıra yer değiştirirdi. Bazı günler on on beş metre ilerde görebilirdiniz onu. Çok fazla da takılmazdı. Günlük nevaleyi topladığında ise kaçardı. Bazen de kafasına göre takılırdı. Stresli bir işi vardı. Sağ kolu sürekli cebindeydi ve sol kolu ise boştaydı. "Biraz da kolları değiştir." dedim şaka yollu.

"Olur mu Hocam, o zaman işlerimiz bozulur" dedi.

"Neyse Sülo, seni gördüğüme memnun oldum. Görüşürüz. Kendine iyi bak!"

Yanından ayrılırken, arkamdan seslendi:

 "Bizim gibi dürüst insanlar her zaman kazık yerler Hocam!" dedi. "Sakın kimseye güvenme!" diye de ekledi.

 

"Sağ ol Sülo!" derken, kadının birisi, boşta kalan eline bir TL bıraktı.

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...