KORONAVİRÜS GÜNLÜĞÜ

Adil Okay kullanıcısının resmi
"İtalya'dan bir hekimin sağlıkçıları alkışlayanlara yazdığı açık mektubunu okudum. Sitem ediyordu. En can alıcı cümlesi şuydu. "Bizi alkışlıyorsunuz ama çoğunuz sağlık bütçesini kısan, silahlanmaya daha çok para ayıran kirli siyasetçilere oy veriyorsunuz." Ne kadar doğru bir tespit dedim. Bizim ülkemizde de durum farklı değil tabi ki diye düşündüm. Savunmanın yanı sıra Diyanet İşleri Bakanlığı’na ayrılan devasa bütçenin de Sağlık Bakanlığı’na ayrılan bütçenin katlarcası olduğunu anımsadım."

 
 
KORONAVİRÜS GÜNLÜĞÜ
Sabah yürüyüşü yaptım. Yolda Deniz Müzesi önünde bir heykele tünemiş kedileri görüp fotoğrafladım. Sonra eve dönüp lahana ve havuç turşusu hazırladım. O eserimin de fotoğrafını çektim. Koronavirüse karşı sakalınızı kesin tavsiyesi vardı. O öneriye yarım uydum. Sakalımın yarısını kestim. Sonra gazetelere göz attım. 65 yaş ve üstü olan insanlara sokağa çıkma yasağı gelmiş. Onlar adına üzüldüm. Bu yaş grubuna giren ama benden daha sağlıklı olan birkaç arkadaşımı arayıp moral vermeye çalıştım. Ama onlar sokağa çıkma yasağının ardından geleceklerden endişeliydi.
Demir Küçükaydın’ın “Triyaj Nedir? Niçin Yaşlıların ve Hastaların Soykırımı Sonucunu Verecektir? “ başlıklı makalesinde aşağıda bir bölümünü aktardığım değindiği tehlikelerin farkındaydılar:
“(...) Ama şimdi ilk kez hasta ve yaşlıların soykırımı karşısındayız.
İngiltere’nin uygulayacağını söylediği “sürü bağışıklığı” tamı tamına bir yaşlı ve hasta soykırımıdır.
Ve başlangıçta buna hiç tepki vermeyen İngilizler sonra tepki verince hükümet geri adım atmak sorunda kaldı ama tedbirleri hala fiilen bu yaşlı ve hasta soykırımını engelleyecek durumda değildir.
Türkiye’de ise hükümet resmen bunu istedi ve bütün stratejisini, bunun gizlenmesi üzerine, dikkatleri başka noktaya çekme ve bunu açıklayanları bastırıp susturma ve tüm toplumu fiilen bu soykırımdan habersiz bırakma üzerine kurdu.
Şu ana kadar da bunu başardı…” (Demir Küçükaydın)
 
***
İtalya'dan bir hekimin sağlıkçıları alkışlayanlara yazdığı açık mektubunu okudum. Sitem ediyordu. En can alıcı cümlesi şuydu. "Bizi alkışlıyorsunuz ama çoğunuz sağlık bütçesini kısan, silahlanmaya daha çok para ayıran kirli siyasetçilere oy veriyorsunuz."
Ne kadar doğru bir tespit dedim. Bizim ülkemizde de durum farklı değil tabi ki diye düşündüm. Savunmanın yanı sıra Diyanet İşleri Bakanlığı’na ayrılan devasa bütçenin de Sağlık Bakanlığı’na ayrılan bütçenin katlarcası olduğunu anımsadım.
Sonra Fransız basınına göz attım. L'humanité gazetesinde 600 sağlıkçının zamanında önlem almadıkları için hükümet üyelerine karşı suç duyurusunda bulunduklarını öğrendim.
***
Günün yazısı mı?
Ayşe Düzkan'ın "Yaşlılık çok güzel, gelsenize.." adlı aşağıda bir bölümünü paylaştığım makalesi. Tavsiye ederim.
 “(…) kapitalizm koşullarında, hele de sosyal devlet ortadan kalkmışken, yaşlılar toplumun yükü olarak görülüyor. Vergileriyle sarayları, savaşları finanse etmeye itirazı olmayanlar, yıllarca vergi ödemiş insanlara verilen sağlık hizmetindeki kendi vergisinin payını dert ediyor.
Kadınlar için durum daha da ağır. Anneler günü’nde parçalanan edebiyata, annelerle ilgili söylenen, geçen yüzyıldan kalma sözlerin hiçbirine inanmayın. Yaşlı kadın, toplumun çöpü olarak kabul ediliyor; çoluk çocuk, torun torba büyümüş, bakacağı, hizmet vereceği kimse kalmamış, erkeklerin arzu nesnesi olmaktan da çıkmış… Şöyle gözlerle soymaya bile değmeyecek kadının sokakta dolaşmasına ne gerek var allah aşkına! İlla yaşayacaksa evinde otursun.
İş bununla da sınırlı değil. Yaşlılar, özellikle yaşlı kadınlar yaptığında ilginç bulunan şeyleri sıralamaya kalksak site yetmez… Mesela otobüste 50 yaşını aşmış bir kadının kulaklıkla rap dinlediğini fark ettiniz. bu arkadaşlara anlatılacak bir hikâyedir; “bugün otobüste teyzenin biri kulaklıkla müzik dinliyor, bir ara kulaklık kulağından çıktı, abi sahtiyan dinliyor, çok iyi ya!” o kadın teyzeniz olmadığı gibi sizin hikâyenizin kahramanı, övgülerinizin hedefi olmak istemiyor, canının istediğini yapıyor. bu iyi ihtimal tabii…”
Düzkan’ın yazısının bütününü artigercek.com sitesinde bulabilirsiniz.
Şimdilik bu kadar. İyi bakmaya çalışın kendinize.
Bir sonraki günlükte buluşmak dileğiyle:
22 Mart 2020 Pazar
Adil Okay

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...