AVUSTRALYA'DAN ANTALYA'YA SANAT KÖPRÜSÜ KURDU..

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi
Antalya'da ilk kez sergi açan Ressam Bağdaş Avustralya'dan Antalya'ya sanat köprüsü kurdu. 15-25 Haziran tarihlerinde ANSAN Sanat Galerisi'nde açtığı kişisel sergisi, sanatseverlere yeni bir soluk getirdi ve ilgi ile izlendi. Ressam Hasan Bağdaş sanat felsefesi ve çalışma teknikleri hakkında şu açıklamaları yapıyor:

'' Türkiyeli bir sanatçı olarak, benim için öncelikli konuların başında ezilmişlik, insan hakları, ekonomik dengesizlik vb konular gelirdi. Bende sanatın evrensel bilinci geliştikten sonra, öncelikli sorunların başında temiz toplum, temiz çevre özlemi ve doğanın kirletilmesi sorunu gelirken; diğerleri İkinci, Üçüncü sırada kaldılar. Sanat felsefemin gelişerek oluşmasında bu doğruların payı büyüktür. 

Sanat alemindeki küçücük payımı belirtmem gerekirse amacım, ölümle yaşam, gerçekle hayal, ulaşılanla ulaşılmayan, yani doğan insan ve diğer canlıların yaşamındaki çelişki ve karşıtların bütününü, bir senfoni orkestrası zenginliği ve uyumu içerisinde sunarak, bunlardan güzel olanı ölümsüzleştirmektir. Şöyle ki, çevrenin sorumsuzca kirletildiği globalleşen gezegenimizde, güzeli sahiplenip, kötüye ve kirliye sırt çevirmek olmaz. O nedenle, dışımdaki her türden oluşumları görerek ve algılayarak hafızama alıp, duygularımın arasında bir süre gizliyorum. Zamanı geldikçe, algıladığım binlerce konunun arasından öncelikli olanını alarak, geleneksel ve çağdaş kültür birikimimin onayına sunduktan sonra, çoğu acılı geçen yaşamım ve aldığım sanat eğitiminde edindiğim tecrübenin süzgecinden geçiriyorum. Olaylar ve objelerden derlediğim o algılamayı, teknik beceri, renk, duygu ve düşünce harmonisiyle tuvalin yüzeyinde yeniden objeye dönüştürerek, ölü anı diriltip, diriyi de ölümsüzleştiriyorum. 

Benim sanat felsefem Üçayaklı bir ilişkinin bileşkesinde oluşur. 

Kendim, yarattığım ürün ve izleyici. 



Yaşamın bende yarattığı birikim, aileden ve çevreden edindiklerim, gezip gördüklerim ve bende oluşan genel kültürün yarattığı düşünce, duygu ve teknik beceri vb.lerinin tümü-Kendim. 



Doğa ve canlıların insanla olan ilişkilerinde meydana gelen olayları algılayıp kendi prosesimden geçirerek yarattığım obje- ürün. 



Felsefemin olmazsa olmaz, en önemli ayağı, hem hakem, hem zevkini tadan ve hem de yaratılanı ölümsüzleştiren insanlar yani izleyici. 



Dışımdaki insanlarla (izleyici) diyalog kurmam için objeyi çeşitlendirerek değiştirerek (sevgiliyi güle benzetme, ya da erdemliliği yüceliği güneşle, olgunluğu – turablığı toprakla belirtme gibi) bazen yalın, bazen karmaşa bir görünüm içersindeki bir obje olarak sunarım. Tabiî ki obje kadar renk ve anlatım da önemlidir. 



Anlatımda, düşünce ve duygu renklerle birleştirilip kompoze edilerek obje halini aldığı zaman izleyici ile duygusal bir birliktelik oluşur ve izleyici yaratılanı duygularıyla sarmalayarak hem korur hem de ölümsüzleştirir. Yani ben yaratıyorsam, izleyici de yaşatıp ölümsüzleştiriyor. 



Resim yaparken ilgi çekme ve hoşa gitme kaygısı taşımam. Çalışmamda renk ve tekniği yücelik ve güzellik için kullanırım. İlgi çekme ve hoşa gitmenin sırrı yaratılan yücelik ve güzelliğin içinde saklıdır. 



Konular ve konulara uygun kullandığım renkler ve çizgiler izleyiciyi yanıltma ve düşündürme formülü üzerine kurulur. Görsel sanatta, genellikle objeden düşünceye gidilir. Bende her çalışmada bu kural değişir. Bir tabloda düşünce açık ve belirgindir, izleyici düşünceyi kavramakta zorluk çekmez ve objeye yönelerek tanımaya ve anlamaya çalışır. Başka bir tablo da ise, renk çeşitliliği ve kullanılan teknik o denli parlak ve çekicidir ki izleyeni bir süre tutsak alır ve nice zaman sonra işin ardındaki düşünce ve duygu aranır. 



Benim sanatımın en belirgin ve başkasına benzeyen özelliği ise, hiç kimse iz sürme olanağı bulamaz. İzleyici baktığı ilk bir iki çalışmamı tarihe mal olmuş ünlü sanatçılardan birilerine benzetmeye çalışır, üçüncü veya dördüncü resimde kafası karışır, bunun sonucu olarakta iz sürmeyi bırakıp, resimle diyaloga geçerek, gerek kullanılan malzeme ve teknik olarak, gerek konulara göre yüklenen duygu ve oluşan renk harmonisinin vereceği zevki tatmaya bakar. 



Resimlerim arasında ikiz ve eş olanları bulabilirsiniz, fakat kendimi tekrarlama ya da dönüp dolaşıp aynı yere gelme tutuculuğuna sanat felsefemde yer yoktur. Tek çizgi, tek konu ve önlülere özenme gibi bir saplantım yok. Büyük sanat ustalarına saygı duyarım. Benim için ufku geniş bir tarzla çok yönlülük, duygu ve düşüncenin kabullendiği ölçüde konuda öncelik ve kendimi aşma ilkesi esastır. Sipariş alarak ya da kopya resim yapıp, (insan portresi hariç) kendimi başkasına tutsak ederek düşüncelerimin erozyona uğramasına fırsat vermem. 



Resimlerimin tümü bir arada zengin ve çok çeşitli açık bir büfeyi andırır, her düşünce ve kültür de sanatsever insan o sofrada, duygu – düşünce ve göz algılamasiyle duyuma ulaşabilir. 



Resimlerimin tümü bir arada zengin ve çok çeşitli açık bir büfeyi andırır, her düşünce ve kültürde sanatsever o sofrada zevk ve duygu tadıyla doyuma ulaşabilir. 



Kullandığım malzeme tuval boya ve fırçadan ibaret değildir. Atılmaya hazır şeylere ilgim büyüktür. Kullanılmış kağıt, plastik torba, artık deri, tahta ve talaş daha sayamadığım yüzlerce atılmaya hazır kullanılmış eşya. 1993 yılında RMIT Sanat Fakültesinde eğitim görürken PVA tutkalını sanatta kullanmayı keşfetmiştim. Fırça kullanmadan üç servis tutkal, üç servis yağlı boya ve son bir kat vernik kullanarak yeni bir resim tekniği ve türü elde etmiştim. '' 




HASAN BAĞDAŞ KİMDİR? 



Ressam Hasan Bağdaş'ın Kayseri'de doğumu ile başlayan hayat serüveni ise oldukça ilginç, sanat açısından istikrarlı, bir o kadar da renkli... Üretkenlikle dolu aktif sanat hayatı ve özel yaşamından detaylar ise şöyle: 



1949 yılında Kayseri'nin Sarız ilçesine bağlı Dallıkavak Köyü'nde dünya'ya geldi. İlkokul sonrası Kaya Dumlu'ya ait olan bir reklam, tabela ve dekoratif atölyesine girdı. O atölyede önce çırak, sonra kalfa, daha sonra da yarı profesyonel olarak çalıştı. 1969–1971 askerlik sonrası kendi işini kurarak, resim tabela ve dekor çalışmalarını devam ettirdi. 



1973 yılında Avustralya'ya göç eden sanatçı, uzun dönem değişik ve ağır işlerde çalıştıktan sonra, 1987 yılında yeniden resimle ilgilenmeye başladı. Bir yıl süreyle merak sardığı ipek baskı kurslarına devam ettikten sonra, 1990–91 dönemi, Preston Satan Koleji'nde yağlı boya resim eğitimine başladı. 



1992 yılında imtihanla girdiği RMIT Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Resim ve Heykel Bölümü'nü 1996'da bitirdi. Aynı yıl RMIT tarafından bir grup öğrenciyle Çin'e gönderilen Hasan Bağdaş, Guangzhou Güzel Sanatlar Akademisi'nde Geleneksel Çin Resmi Sertifikası aldı. 



Bağdaş'ın çalışmaları gerek teknik ve renk, gerekse konuları ve içerik bakımından çok geniş ve kapsamlıdır. Sanatçı tekrardan uzak, sürekli kendini aşma ilkesini tarz edinmiştir. Doğanın ve çevrenin sorumsuzca kirletilerek tahrip edilişi, insanların kazanma ve sahip olma hırsıyla, doğadaki canlıların her gün biraz daha yok edilişi, kendi yaşamında iz bırakan deneyim ve anıları sanatçının öncelikleri arasındadır. Küresel kirliliğin ve çevre tahribatı karşısındaki duruşunu eserlerine yansıtan Bağdaş, bu duruşu ile renklerin dilini kullanarak insanlığa mesaj ileten yeni eserler sunmaya devam ediyor. 



DÜNYANIN HER YERİNDE SERGİLER... 

Bağdaş'ın kişisel olarak Avustralya'da düzenlediği 30 sergiden başlıcaları: 



1991 Victoria'nın tanınmış sanat, eğitim ve yardım kuruluşlarından biri olan City Mission adlı örgütün o dönem, Hasan Bağdaş'ın Sanat Eğiticiliğini yaptığı 12 haftalık bir projenin sonucu bir sergi düzenlendi. Serginin açılışı dönemin Fed. Göç ve Etnik İşleri Bakanı Gary Hand tarafından yapılmıştı. 



1994 Avustralya'nın en büyük Üç Devlet Galeri'sinden biri olan, Victoria Ulusal Galeri'de düzenlenen sergi, açılışı Avustralya Genel Valisi Sir Zelman Cohan tarafından yapıldı. 

1995 açılışı Fed.Başbakan Yrd. B.Howe tarafından açılışı yapılan Çok Kültürlü Sanatçılarla Dayanışma Sergisi 



1999 Sydney'in Bondi Pavilyon Galeri'de, Bölge Başbakanı Bob Car tarafından açılışı yapılan Newroz Sergisi. 2001 yılında Victoria Parlamento Başkanı'nın daveti üzerine, Parlemento (Queen's Hall) Salonu'nda açılanı, önemli sergilerden biriydi. Açılışı Eğitim ve Sanat Bakanı Mary Delahunty tarafından yapıldı. Serginin açılışı ve içeriği Parlemento oturumunda Milletvekili Michael Leighton tarafından dile getirildi. 



1989 yılından bu yana Melbourne-Darebin Sanat Merkezi'nin galerisinde aralıksız, her yıl en az bir sergi düzenlemektedir. Avustralya'da düzenlenen çok sayıda kişisel serginin yanında, birçok grup sergisinde de yer aldı. Bunlardan sonuncusu 2002 UNESCO Nazım Hikmet Yılı etkinlikleri nedeniyle Melbourne'de düzenlenen Resim Sergisi idi. 



Ayrıca sanatçının Çin-Guangzhou, (Avrupa) Berlin, Hamburg, Bürüksel, Londra, (Turkey) Kayseri, Diyarbakır, Ankara, Şanlıurfa, Konya, İstanbul Tekrar İstanbul dahil, Avustralya dışında da toplam 20 sergisi yapıldı. Bağdaş'ın tüm sergileri istisnasız görsel ve yazılı basına yansıdı. ve hakkında birçok eleştirel yazılar yazıldı. 



TÜRKİYE SERGİLERİ: 



2004 : İnvaite by Rotary Club HİLTON Art Gallery Kayseri -TURKEY 

2005: İnvaite by Moyar Art Exsibition Diyarbakır - TURKEY 

2006 : Çankaya Art Center Exsibitıon Ankara –TURKEY 

2006 : Art culter and Turizm Center Kayseri –TURKEY 

2007 İnvaite by Moyar Art Exsibition Şanlıurfa- TURKEY 

2007 : Art culter and Turizm Center Konya - TURKEY 

2008 : Muzzem of Press Art gallery İstanbul - TURKEY 

2010 : Muzzem of Press Art gallery İstanbul – TURKEY 

2010: Kayseri Sarız Dallıkavak köyü – TURKEY 

2010: İl Kültür ve Turizm Art Galery VAN- TURKEY20 

2011: Büyükşehir Belediyesi KAYSERİ - TURKEY 



Kaynak: turizmhaberleri.com

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...