GERİYE DÖNÜŞ (6)

Mehmet Söğüt kullanıcısının resmi
Lavanta Kokulu Ülkem

    Her insanın kendine özgü bildiği şeyler vardır. Buna tüm içtenliğimle inanırım. Yalnız her şeyi bildiği iddiasında olan insanların derin ve tehlikeli cahilliğini de görürüm. Biraz önce dedik ya, her insanın bildiği bir şeyler vardır.
   Bu dağlarda, bayırlarda dolaşan ve hiç okul yüzü görmemiş bir çoban da olabilir. Öyle ki bir çobanın doğa bilgisi, bazı uzmanlardan fazladır.
    Derler ki günlerden bir gün, Avrupalı bir heyet Nuh’un gemisi için Ağrı Dağı’na çıkmak ister. Dağın yamacında bir keçi çobanına rastlarlar. Çoban, “Geri dönün, dağda fırtına çıkacak,” der. Heyet dudak büker çobana. Çünkü meteorolojiden hava tahminlerini almışlardır.
  Velhasıl bir süre tırmandıktan sonra fırtına çıkar. Heyetten sadece iki kişi sağ kurtulur. Çobanı arayıp bulurlar. Ve derler ki, “Meteorolojiden hava tahmin sonuçlarını almıştık; fırtına olmayacaktı. Nereden bildin fırtınanın çıkacağını?”
  Çoban, “Meteoroloji kelimesini ilk kez duyuyorum,” der ve ekler, “Fırtına çıkacağı zaman, keçilerim kuyruklarını her iki arka bacaklarının arasına alırlar.”
   Gerçekten böyle bir hikâye yaşandı mı bilmiyorum doğrusu. Yalnız bu hikâye, herkesten bir şeyler öğrenebileceğimizi bize öğretir.
  Ben de bu bilinçle insanlara yaklaşırım. Doğuştan yani verili akıl taşımıyorsa, -ki bu hayvani akıldır- beş milyonda gıdım gıdım yaratılmış akılla hareket ediyorsa, o insandan alınacak çok şeyin olduğuna inanırım. Çünkü böylesi insanlar, beş milyon yıllık insanlığın ürünüdür. İçlerinde yüksek bir ahlak ve adil bir vicdan taşırlar. Severler insanı, ağacı, suyu, börtü böceği…
  Köye döndüğümde Bektaş Kısa’nın bu özellikleri taşıdığını biliyordum. Çünkü Ağaçlandırma Kampanyası’nda birlikte çalışmıştık.  Hem bu engin bilinci rahmetli babasından almıştı, Bektaş Kısa.
  “Mehmet kako, gel seni bugün dolaştırayım,” dedi.
  Sevinçle, “Tamam,” dedim.
  Bu dolaşmanın bilgi dolu olacağını biliyordum. İlk önce Ekinözü’ne bağlı Akpınar Köyü’ne gittik. Orada bir lavanta bahçesi vardı. Orayı görecektik. Bahçenin emektarı Mevlit ağabey güler yüzlü ve bildiklerini en ince ayrıntısına dek anlatan biriydi. Bahçe yedi dönümdü. Ve yedi dönümlük bahçeye ekilen lavantadan elli kilo lavanta yağı elde edilmiş. Lavanta yağının kilosu 80 Euro… Nasıl ve ne zaman hasat edileceğini de bize anlattı.
  İçinin güzelliği yüzüne vurmuştu Mevlit ağabeyin. Dört bir yanına gülücükler dağıtıyordu. Lavanta kokulu ülkemin, ak kalpli insanı bize çay ısmarladı. Bu arada arıcı bir amca geldi. Arı kovanlarını lavanta bahçesine yakın bir yerde konumlandırmıştı. Sohbetimiz bal arılarına ve arıcılığa kaymaya başladı. Arıcı amcamız emekli bir öğretmendi. Tam bir doğa aşığıydı. Ondan da yeni bir şey öğrendim: Arıların yeri değiştirildiği zaman, en az beş kilometre uzağa götürülmeliler. Yoksa eski yerlerine gidip, bulundukları yeri karıştırabilirlermiş.
 Bektaş Kısa ile bu bilgi dolu gezilerimiz devam ederdi şüphesiz. Geri dönüş biletim yanmadan bir gün önce pasaportum geldi. Çok geç olmuştu. Yeni bir bilet almaktan başka çarem yoktu.
   Antep’ten direkt İsviçre’ye uçacaktım. Beni havaalanına götüren taksici Doğan Selvi ağabeyime hayran kaldım.
  Lavanta kokulu ülkemin gül yürekli insanlarını ardımda bırakıp geldim. Yalnız yüreğim orada ve onlarla birlikte. Yakında Ağaçlandırma Kampanyası’nı tekrardan başlatıyoruz.
  Yine Bektaş Kısa, Muhtar Hasan Kul, Şaban Çifçi kolları sıvayacaklar.
 Çiftlik Köyü’nde Musa Taş, Mamadimuse Mehmet Davran, Besey Ay ve Ambar Köyü’nde Avukat Ahmet Doğan, Done Demir de kampanyanın çeperini genişletecekler.
 Yalnız ülkedeki komisyonda apak yürekli arkadaşım  Ahmet Tut eksik.
  Ve ilk işimiz rahmetli İbrahim Yıldız adına bir orman bölgesi yaratmak. Çünkü lavanta kokulu bölgemizin, gül yürekli bir değeriydi kaki İwiş… (İbrahim Yıldız)
Mehmet Söğüt

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Girit Leblebisi
  Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum. Bir süre sonra,...