Aysel
Aynadaki Aysel’e gevrek sulu bir öpücük atıp mutfağa geçti. Mutfağa girince gidip kahve makinesinin düğmesine bastı. Mutfağa yayılan kahvenin kokusunda demledi ruhunu… Birkaç tabak, bardak vardı lavaboda, onları makineye yerleştiriverdi el çabukluğuyla. Elinde kahve fincanıyla bahçeye açılan kapıya yöneldi dans eder gibi. Bahçenin taze serinliğindeydi artık. Rattan şezlonglardan birine uzanmıştı ki doğruldu, aklına önemli bir şey gelmiş gibi içeriye girdi aceleyle. Bahçeye dönüşünde Vivaldi’nin notaları yayılıyordu her yere.