Alevilere, Kürtlere, Sosyalist ve Demokratlara Çağrı
Bunun tarihteki en büyük örneğini, dünya imparatorluğu olduğu iddia edilen Osmanlı'nın, Birinci Dünya Savaşı’nda nasıl mezara gömüldüğü kanıtıdır.
Bunun tarihteki en büyük örneğini, dünya imparatorluğu olduğu iddia edilen Osmanlı'nın, Birinci Dünya Savaşı’nda nasıl mezara gömüldüğü kanıtıdır.
Emperyalizmin; sınırlar ötesi saldırı ve sömürü şeklindeki ifadesi doğru ancak eksiktir. Emperyalist düşünce ve davranışlar her kişi, devlet ve topluma göre değişiklik gösterip küresel, bölgesel ya da kendi içine yönelik gerçekleşir. Emperyalizmin esas tanımı ise şu şekildedir.
Emperyalizm : Maddi, siyasi, dini, askeri, ekonomik ve kültürel olarak sınırlar ötesi ve sınır içi sömürü demektir. Bu tanımı okuyup dürüstçe yorumlamak isteyen her birey, toplum ve düşünce, kendisinin emperyalist emellerinin olup olmadığını rahatlıkla açığa çıkarabilir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kimliksel Sosyolojisi
Arap ülkeleri ile Türkiye'nin basit ticareti dışında kültürel bağı olmadığı halde, Türkiye'nin İslam yozluğuna sarılıp her türlü ağır bedeller ödemesi, zeka ve akıl tutulmasının bir sonucudur. Bunlar siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel her alanda yaşanmaya devam ediyor. Peki neden devlet ve toplum olarak öz değerini inkar edip, hiçbir faydası olmayan İslam bataklığının arkasından gidiliyor? Sorunun doğru cevabı insan, zeka, akıl ve öz kültürün diyalektik bağı incelenerek verilebilir.
Entegrasyon ve sentezleme, pozitif bilimsel ilkelerle somut değerlere dayanarak gerçekleşir. Hem İslam hem Avrupalı gibi görünüp ikisi arasında kalmak, soysuzlaşarak nihilizme gidiştir.
cambaz politika misali her sıkıştıklarında Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Yöneticileriyle barış adı altında sürekli görüşmeleri. Bunu yapabildikleri kadar halktan ve kamuoyundan gizleyerek gerçekleştirirler. Daha sonraları her çıkmaza girdiklerinde birbirlerini suçlayarak, sen PKK'lisin, PKK ile işbirliği içerisindesin deyip, yaptıkları çirkinliği kendileri deşifre etmekten utanmıyorlar.
Kavram karışılığı; Düşüncelerin ifadesi başta olmak üzere kültürel alanda kullanılan kelimelere, gerçek dışı alakasız anlamlar yüklenerek, sulandırılıp kıymetsizleştirmek demektir. Bu dejenerasyon devlet yönetimleri ve ortak çalıştığı kurumlarca gerçekleştirilir. Devletlerin dışında sistemli kültürel yozlaştırmayı yapacak başka gücün varlığı söz konusu değildir.
Aynı şekilde dinin etkin ya da çok şeyi belirlediği şeriata yakın devletlerde de laiklik olmaz. Ya gerçek laik ve seküler demokratik yapı kabul edilip, inançlar özerk bırakılır veya dini şeriat düzen oturtulup laiklik vb. reddedilir
Feodalizm; din ve ırk üstünlüğüne dayanan aşiretsel yerel derebeylik yönetimler demektir. Orta Çağ yaşam düşüncesi olan bu mantık, Türkiye Anayasasında resmi olarak hâlâ geçerliliğini sürdürüyor. Tüm uygulama ve politikalar belirtilen çerçevede yürütüldüğü için, Türkiye'nin feodalizmden henüz çıkmadığını rahatlıkla ifade edebiliriz. Devletin temeli Orta Çağ düşüncesine bağlıyken, Türkiye'nin modern çağdaş olduğunu savunmak, felsefe ve tarihten bir şey anlamamaktır. Mevcut yapıyı oluşturan siyasi düşüncenin altında şu mantık bulunmaktadır.
Halkını doğru ve bilimsel temelde öz değerleriyle birlikte evrensel gerçekliklere göre eğitip kültürel alt yapı sağlama alınır. Bizde ise ne öz değer ne de evrensel kültür diye bir düşünce olmadığı için, toplumun aptallaşması kimsenin umurunda değil.