
Bağımsız, özgür sanat insanın dünyasını en olumlu biçimde ifade edebilmenin aracıdır.
Demokratik sistemin işlediği ülkelerde, nitelikli sanatçının yetişmesi için gerekli alt yapı tedbirleri alınır.
Komünal yönetmenliklerin olduğu yerel yönetimler, gelir-gider farkını dengelemek için sübvansiyon da sağlar.
Özgün sanat icra eden sanatçılar, yaratıcılıkları sonucu ortaya çıkardıkları projelerini topluma beğendirmek için yarış içine girerler. Topluluklar kendi aralarında "Benim projem beğenilsin" diye yarış eder, kalite artar, ücret düşer, ama yoğun bir katılım olur.
Bağımsız olmayan bir sanat rekabet hâlinde olmadığı zaman nitelikli bir yaratıcılıkta ortaya çıkmaz.
Devlet formunda olmayan sanat ve sanatçı özgürdür.
Bir devlete, bir ideolojik yapıya, bir kuruma, bir gruba bağlı sanat icra edersen, güdümlü olursunuz! Sanat doğası gereği bunlardan bağımsızlaşmak zorundadır.
Örneğin, devlet güdümünde tiyatro yapılamayacağı gibi, devlet hiçbir tiyatro grubuna da ayrıcalık tanımamalıdır. Devletin sponsorluk yapacağı bir sanat kesinlikle evrensel normları yakalayamaz.
Bağımsız, özgür tiyatro aynı zamanda trajedi, dram, komedi ve mizahi’dir.
Tiyatro, hayatta gelip-geçmiş veya olabilecek olayların, yetenekli kişilerce seyirci önünde aynı zamanda sorgulama sanatıdır.
Günümüz dünya halkları arasında Kürt tiyatrosu, en talihsiz alt yapıya sahip olduğu bir gerçek. Acaba, yerel yönetimlerden azda olsa destek görebiliyor mu?
Çok talihsiziz... Yaprakları hışırdamayan dalsızız belki, ama köksüz değiliz...