Bayrak, Din ve Lider Fetişinin Analizi

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
Dünya toplumlarından herhangi bir lider, siyasi kişi ve dini inanca bireyler saygı gösterip onun düşüncelerini paylaşabilirler. Ancak; arkasından gidilen lider, siyasi düşünce, inanç, seni ve diğer farklılıkları olduğu gibi kabul edip insan yerine koyarsa bu geçerlidir. Din, etnik ya da düşünce ırkçılığı yapan ukala lider ve oluşumların arkasından gitmek, fetişistçe faşizme hizmet etmektir

 
Fetişizm; canlı veya cansız herhangi bir şeye saplantılı olma durumudur. Bu bir kişi, grup ve toplumda mevcutsa orada ciddi bir hastalık var demektir. Saplantılı bu durum genelde cinsel açıdan ele alınsa da sosyal yaşamın diğer birçok alanlarında daha derin şekilde yaşanmaktadır.
Özellikle eğitim ve kültürel açıdan gelişmemiş çoğu kişi ve toplumlarda fetişist çöküntülü durum, şu noktalarda görülmekte. Cahilce inanma, körce sahiplenme, taparcasına bağlanma, bilinçsiz sevgi ve onusuz yaşanamayacağı korkusuyla hareket etmektir
Fetişizm ister cinsel açıdan ister sosyal ve siyasal olsun, her durumda yaşamı ve kültürleri dejenerasyona uğratan hastalıklı yapıdır. Bu da derin bir bilgisizlik, cahillik, kültürsüzlük ve yok oluş sonucunda ortaya çıkar.
Makaledeki bu başlığı ele almanın esas nedeni, son yıllarda eskiye oranla Türkiye'de bayrak, heykel, büst, fotoğraf, din, sembol ve simgelerin daha fazla fetişleştirildiğidir.
Bunu gerçekleştiren düşünceler içerisinde Kemalistler, Aleviler, Milliyetçiler, İslamcılar ve de sol demokrat geçinenlerinin, fetişizm hastalığına yakalandıklarını rahatlıkla ifade edebiliriz.
Örneğin Türkiye gerek içte, gerekse dıştan en ufak bir siyasi, ekonomik, kültürel vb. çelişki ya da çatışma durumuna, toplumun büyük bir çoğunluğu her olur olmaz yerde şu tepkileri göstermeleri.
Her yere Türk Bayrağı, Atatürk resmi, dini temsil eden yazı veya nesneleri asmak ya da taşımak. Bunlar yapılırsa tüm sorunlar bitecekmiş duygusuyla çaresiz, ilkel, cahil ve gerici davranılması, Türkiye' devleti ve toplumunun geri kaldığının en açık ifadesidir.
Bu tür milliyetçi davranışlar, halkın saygı ve sevgisinden ileri geldiği ifade edilse de asla doğru değildir. Gerici ve ırkçı fetişist davranışları devlet bilinçli yaratmakta. Çünkü bilimsel gerçekler ve kültürel gelişmişimin olduğu toplumlarda, bu tür basit ilkelliklere tenazur edilmez bile. Söz konusu anlayış, tavır ve davranışlar fetişist ve faşist özellik taşıdığından insanlığa düşmanlıktır.
Bir düşünceye, lidere, kişiye, inanca ve icada insanlar inanıp onun sağlamış olduğu yararlar doğrultusunda, bunu önemseyip değer vermelerinde hiçbir sakınca görülmez. Fakat Müslüman Türkler'deki anormallik, eskinin yerine yeni düşünce geliştiremedikleri için eskiye saplanıp kalmayı, büyük bir sadakat ve bağlılık olarak görmeleri ciddi bir sorundur.
Dünyanın kültürlü ve gelişime açık toplumlarında bir düşünce, inanç, lider veya herhangi bir yenilik doğup gelişirken, insanlar buna sempatiyle bakıp faydalanabilir. Bir müddet yararlanıldıktan sonra doğal olarak etkisi biter. Bıraktığı saygınlık ise gönüllerde yaşatılır.
İstisna bazı şartların zorlaması sonucunda biraz daha yaşatılmaya çalışılsa da, sonunda işlerliğinin kalmadığı herkesçe bilinir ve inanılır. Böyle durumlarda kültürel ve bilimsel olarak kendisini tamamlamış toplumlar, eski değerleri sadece hatıra, ek bilgi ve arşiv olarak saklarlar.
Ve onun yerine yeni şeyler icat etmeye çalışmaktan en ufak bir aşağılık kompleksine düşülmez. Böylece ne eskiyi yerden yere vururlar, ne de ona tapınırcasına ilahlaştıracak kadar asla yüceltilmez. Her değer yerinde ve zamanında kullanılır. Konuyla ilgili somut bir örnek vererek daha net anlaşılmasına çalışırsak.
Örneğin İsviçre Devleti; göçmenlerin dışında yerli dört ayrı halktan oluşan bir ülkedir. Bunlar Alman, Fransız, İtalyan ve Retromanişler. Her halk kendi kanton yönetimiyle bağımsız, kendi dili ve kültürünü öğrenerek yaşarlar. Ancak hepsi İsviçre sevdalısıdır.
Buna rağmen istisnaların dışında devlet, resmi kurum kuruluş ve okullarda herhangi bir liderin fotoğrafını bulundurmaz. Aynı şekilde okul vb. resmi kurumların bahçelerinde bayrak asmazlar. Halk; bir liderin fotoğrafını ya da bayrak gibi sembolleri taşımaz ve saplantılı hareketler göstermezler. İstisna fanatik milliyetçiler görülse de toplum itibar etmemekte bunlara.
Türkiye'de ise; devlet yönetimi başta olmak üzere toplumun sağcısından solcusuna, dincisinden milliyetçesine, demokratından liberaline kadar büyük bir çoğunluk derin bir fetiş batağındadır. Başka bir yaşam düşünce ve bilgiye sahip olmadıklarından, eskiye taparcasına panikle adeta birbirleriyle yarışmaktalar. Ve bu fetiş davranışla her şeyin düzeleceğine inanmaları, dünyanın en gülünç toplumu olduklarını gösteriyor.
Söz konusu fetişist saplantılarsa; her yere Türk Bayrağı asmak, yürüyüşlerde kilometre uzunluğunda bayrak taşımak. Kuran vb. İslami semboller göstermek. Atatürk ve diğer kişilerin posterlerini asıp paylaşmak. Televizyon programında sürekli ırkçı fetişist propaganda yapılması büyük bir gerilik ve basitliktir.
Kendi kültürleriyle hiçbir noktada bağdaşmayan fetişist saplatılı bir kitlede Alevilerdir. Atatürk kurduğu Cumhuriyette, Alevilere en ufak bir hak hukuk tanımayıp, üstelik katliam yaptığı halde, herkesten çok Atatürkçü olmaları.
Benzer şekilde sayısız karı ve cariyelere sahip Arap 12 İmamlara fetişist şekilde sahiplenmeleri. Hz. Ali ve torunlarını her yerde anmak, resimlerini paylaşmak ve bunlardan fayda beklemek, fetişizmi de aşan iğrenç bir durumdur. İnsanın aklı alacak gibi değil. Ondan sonra da Aleviler ilericilikten dem vurururlar.
Dünya toplumlarından herhangi bir lider, siyasi kişi ve dini inanca bireyler saygı gösterip onun düşüncelerini paylaşabilirler. Ancak; arkasından gidilen lider, siyasi düşünce, inanç, seni ve diğer farklılıkları olduğu gibi kabul edip insan yerine koyarsa bu geçerlidir. Din, etnik ya da düşünce ırkçılığı yapan ukala lider ve oluşumların arkasından gitmek, fetişistçe faşizme hizmet etmektir.
Bugüne kadar İslam içerisinden çıkmış istisna bir iki kişinin dışında, Hz. Muhammed başta olmak üzere tüm Halife, Şeyh ve 12 İmamlar, her türlü ırkçılıkta hiçbir sınır tanımamışlar. İslam ve Araplara hizmet etmeyen, Arap'ın üstünlüğünü kabul etmemiş toplum, kişi ve de düşünceyi asla normal insan sınıfında görmemişlerdir. Bu mantık İslam'da hâlâ yaşatılmakta.
Bilimsel tarihi araştırma ve inceleme yapmadan, cahilce birilerine ve bir yerlere saplanıp kalmak, ondan fayda beklemek, fetişizmden çok daha derin çöküntünün varlığına işret ediyor.
Dünyanın neresinde olursa olsun, bu tür davranış ve düşünce yapıları psikolojik açıdan özünü kaybederek sürü misali yerinde çakılmaktır. Veya her öne çıkanın arkasından gitmekten başka bir anlama gelmiyor. Tüm bunlar fetişist ve faşist toplumsal anlayışların en açık şekilde dışa vuran özellikleridir.

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...