DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI XXX

Görülmüştür kullanıcısının resmi
" D. Shostakovich (Şostakoviç) kuşatmadaki Leningrad’da (St. Petersburg) yaptığı radyo konuşmasında şöyle der: “ Bir saat önce, büyük bir senfonik yapıtın ilk iki bölümünü tamamladım. Bu eseri layıkıyla bitirmeyi başarırsam, yani üçüncü ve dördüncü bölümlerini de tamamlamayı başarırsam, o taktirde bu eserimi Yedinci Senfoni olarak adlandırmak mümkün olabilecek. Neden bu duyuruyu yapıyorum? Şu yüzden: Beni, şu anda radyolarının başında dinlemekte olan herkes, şehrimizde yaşantının normal olarak sürdürüldüğünü böylece anlayacaklardır. Hepimiz şu anda askeri görevlerimizi ifa etmekteyiz. Sovyet müzisyenleri, benim sevgili silah kuşanmış kardeşlerim, unutmayın ki sanatımız şu an büyük bir tehlike altındadır. Gelin müziğimizi müdafaa edelim, gelin kendimizi düşünmeden dürüstçe çalışalım.” Ayhan KAVAK 2 Nolu T Tipi Hapishanesi C-20 Tarsus/MERSİN

 
DUVAR YAZISI EDEBİYAT KAYINTISI
XXX
Madde 291: 20. yüzyılın en büyük müzisyenlerinden biridir Dmitri Shostakovich. İlk senfonisini daha 18 yaşındayken besteler. 1975’teki ölümünün ardından sayısız eseri miras bırakır. Opera, konçerto, Oda müziği, koro eserleri, bale, tiyatro ve film müziklerini üretmiştir. Mtsenskli Lady Macbeth operası en bilinenlerindendir, ama en anlamlı ve önemli olanı 7. Senfoni’dir. 7.  Senfoni tüm dünyada “En Büyük Rus Senfonisi” olarak selamlanmıştır.
 
Madde 292: D. Shostakovich (Şostakoviç) kuşatmadaki Leningrad’da (St. Petersburg) yaptığı radyo konuşmasında şöyle der: “ Bir saat önce, büyük bir senfonik yapıtın ilk iki bölümünü tamamladım. Bu eseri layıkıyla bitirmeyi başarırsam, yani üçüncü ve dördüncü bölümlerini de tamamlamayı başarırsam, o taktirde bu eserimi Yedinci Senfoni olarak adlandırmak mümkün olabilecek. Neden bu duyuruyu yapıyorum? Şu yüzden: Beni, şu anda radyolarının başında dinlemekte olan herkes, şehrimizde yaşantının normal olarak sürdürüldüğünü böylece anlayacaklardır. Hepimiz şu anda askeri görevlerimizi ifa etmekteyiz. Sovyet müzisyenleri, benim sevgili silah kuşanmış kardeşlerim, unutmayın ki sanatımız şu an büyük bir tehlike altındadır. Gelin müziğimizi müdafaa edelim, gelin kendimizi düşünmeden dürüstçe çalışalım.”
 
Madde 293: Konuşmadan da anlaşılacağı gibi zorlu Nazi ablukasından kaçmayıp, Leningrad’da kalmayı yeğleyen Shostakovich 7. Senfonisini tamamlar ve büyük bir yankı uyandırır. Moskova’nın Nazi Birlikleri’nce işgal edilme tehlikesi karşısında Sovyet Hükümeti’nin taşındığı eski adı Samara olan Kuybışev’de 5 Mart 1942 tarihinde seslendirilir.
 
Madde 294: Got kavminden türetilmiş Gotik kavramı mimari ve resim alanlarında Rönesans öncesi dönemlerden başlatılan geniş bir dönemi kapsar (Tarihin Bilinç Dışı, Bülent Somay, Metis). Mimaride M.S. 5. yüzyıla kadar götürülebilmekteyken, resim alanında da Rönesans öncesi iki yüzyıl Gotik dönem olarak bilinir ki resimleri doğaüstü ve neredeyse sürrealist olarak kabul edilebilecek Hieronymus Bosch bu devrin en tanınan geç dönem Gotik ressamlarının başında gelir. Tablolarında doğaüstü yaratıklar tasvir edilmiştir.
 
Madde 295: 18. yüzyılın ortalarında da Gotik roman tarzı ortaya çıktı. Bu tarzda, tekinsizlik, yabancılık duygusu çerçevesine oturtulan kurgular söz konusudur. İlk Gotik roman sayılabilecek Tobias Smollett’in “Fathom Kontu Ferdinand’ın Maceraları” 1753’te yazılmıştır. “İlk kayda değer” olanı da 1764’te Horace Walpole’un yazdığı “Otranto Şatosu”dur (Bülent Somay’dan devamla).
 
Madde 296: 18. yüzyılın son on yılında Gotik romanların üretiminde büyük bir artış olmuştur Keza 19. yüzyılın başında da katlanarak artmıştır. Lewis’in The Monk-Keşiş-1796, Beckford’un kültürel bağlamda öteki olarak gördüğü Doğu’yu işlediği “Halife Vasık’ın Öyküsü-1786- 18. yüzyılın sonlarında yazılmış Gotik romanlardandır… Sade de The Monk-Keşiş üzerine çözümleme yapmıştır. Keza Gotik roman için; “Hakkında ne düşünürsek düşünelim, bu kurgu türünün erdemleri olduğunu kesinlikle kabul etmemiz gerekir” der.
Madde 297: (Tarihin Bilinç Dışı’ndan)… Lord Byron’un Cenevre’deki villasında bir araya gelen Mary Shelley, kocası Percy B. Shelley, Lord Byron ve Doktor John Polidori Gotik öyküler okuyorlardır. Okumaya ara verdiklerinde Byron’un önerisiyle bahse tutuşurlar. Her biri gotik roman yazacaktır. Oradaki tatilin bir başka favori teması da Prometheus’tur. Zaten Byron, Temmuz 1816’da Prometheus şiirini yazmıştır. Girişilen iddiayı büyük şairler Byron ve Percy B. Shelley unuturlar veya göz ardı ederler.
 
Madde 298: (Devamla) Fakat Mary Shelley ve John Polidori verdikleri sözü yerine getirirler. Mary Shelley 1818’de Frankenstein: Modern Bir Prometheus, Polidori de Vampir’i yayımlar. Polidori’nin romanı ileride Edgar Allan Poe, Sheridan LeFanu ve Bram Stoker’in vampir öykülerine söylenmiş Goethe de “Byron’un yazdığı en iyi şey” diye Vampir’e övgü yağdırmıştır. Derginin ikinci sayısında Polidori imzası atılarak bu yanılgıdan dönülür.
 
Madde 299: Daha eski tarihlerde çıkmış eserler için iddia edilse de Mary Shelley’in yazdığı Frankenstein bilimkurgunun başlangıcı olarak ele alınır. Gotik roman saikiyle yola çıkan Shelley, bilimkurgu romanlarının doğumunu gerçekleştirir. Bilimkurgu gerçek zaman ve mekanın çok ilerisindeki bir süreçte bilim ve teknolojinin çok geliştiği bir zamanda geçen konuları odağına alarak yaratıcı düş gücünü kurgu romanla taçlandırır. Shelley elektrik üzerine Volta’nın ve Galvani’nin deneylerini baz alarak yarattığı Frankenstein’a can vermiştir.
 
Madde 300: Hugo Gernsback, 1926’da ilk bilim kurgu dergisi olan Amazing Stories’i yayımlarken, bu türü Scientifiction diye tanımladı. Sonradan bu terim Science-Fiction adı altında yaygınlaşacaktı. Bilim Kurgu’nun 1920’ler sonrasında Amerika baskın gelir. Bilim kurgunun altın çağı orada başlar. Fakat gene de ikinci sınıf edebiyat diye değerlendirir. 1950’lerden sonra ise Bilimkurgu eserler toplumsal sorunları konu almaya başlayarak önyargılı yaklaşımları kırar ve ciddi bir okur kitlesine kavuşur.
Devam Edecek!
Ayhan KAVAK
2 Nolu T Tipi Hapishanesi C-20
Tarsus/MERSİN

 
 
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Dergisinin 53. Sayısı Yayınla...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan  Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Ekim-Kasım-Aralık 2024 tarihli 53. sayısı...
Düşünsel özgürlüğün Sınırsız Kütüphanesi...
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf grubu ve Karşı Sanat, “içerdekilerle dışardakileri buluşturan” ortak bir sergiye daha imza atıyor. Fotoğrafçılar,...
SINIRSIZ KÜTÜPHANE
SINIRSIZ KÜTÜPHANE Tutsakların içeride yazdığı yüzden fazla kitap, resim ve karikatür ile fotoğrafçıların bu temada çektiği / yaptığı fotoğrafları...

Konuk Yazarlar

ZİNE/ Nazir Atila
Zine birden telaşlandı. İçini derin bir üzüntü kapladı. Yüreği korkuyla karışık bir heyecanla atmaya başladı. “Korkma Zine, okulun reviri var,...
"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...