Latin Amerika: Sağın Dönüşü - 1/ Brezilya Örneği[*]
yanmaya hazır olmalısınız.
Önce kül olmadan kendinizi
nasıl yenileyebilirsiniz?”[1]
yanmaya hazır olmalısınız.
Önce kül olmadan kendinizi
nasıl yenileyebilirsiniz?”[1]
“Gerçek keşif” der Marcel Proust, “yeni bir gözle bakmakla ilgilidir.”
Evet, çok doğru; körün fili tarifi gibi, kim neresini yakalarsa orasından tanımlanan darbe girişimi ve sonrasını kavramak için de yolumuzu aydınlatır bu saptama.
Böylesi durumlarda, öne çıka(rtıla)n görüntülere aldırmadan hakikâte “yeni bir gözle bakmak” gerekiyor.
* * * * *
Öncelikle, kim demişti “Darbe olmaz” diye!
gözler görmez olur.”[1]
Bense böyle bir şeyin olmadığını, ‘üçüncü sınıf patateslere’ benzediğimizi,
hayatın böyle olduğunu söylerdim. Kimse bize işçi olduğumuzu,
bir takım haklara sahip olduğumuzu öğretmiyor.”
(Peru’da bir işportacı kadın)
Geriye bakınca, kopuş noktasını tam olarak saptayabilmek kolay değil. Önce, elimizde “sınıf pusulası” vardı. Hemen herşeyi açıklayacak bir çıkış noktası olarak kullandığımız…
çocuklar.
Bu kara dumanı
gül alıp satmanın
tamdır zamanı.”[1]
Güzel olmasın gerçek olsun.”[1]
Türk siyasal sisteminin üzerinde bir karabasan dolaşıyor: “Başkanlık sistemi”…
ve ateş gibi tutuşuyordu
her damla!”[2]
Bu benim Gündem’e ilk gelişim değil. Yıllar önce, “kirli savaş” döneminde daha çok -orada yaşadığım için- Ankara’da, ama aynı zamanda İstanbul’daki merkez ile Diyarbakır büroda gözü pek genç gazetecilerle yan yana olmanın onurunu yaşamıştım. O zamanlar, gazeteyi yanılmıyorsam Gültan yönetiyordu… Yurdusev haber müdürüydü. Hüseyin dış haberlerde, Ali ve Emine Kültür-Sanat servisindeydiler… Koordinatör yanılmıyorsam Sanlı’ydı…
alev denizini geçmeye benzer.”[1]
Turgut Uyar’ın, çok önceleri dillendirdiği saptama hâlâ güncel gerçek(liğimiz).
Ne demişti şair? Anımsayıp/ anımsatalım: “Şiir çıkmazdadır. Bütün şiir yazanlara, edebiyat yazanlara hatırlatmak gerekir: Şiir çıkmazdadır. Çünkü insan çıkmazdadır, sorunlar çıkmazdadır, toplum değişiyor, insan değişiyor, insanın yeri değişiyor, insanın ilişkileri ve sorunları değişiyor…
1930’un eksik idealizmi 1940 realizmi ve 1950’nin hastalıklı romantizmi ile bugünün insanın betimlemek mümkün değil.
Kemînê danî mirinê wergirt.”[1]
14 yıllık AKP iktidarının tahripkâr varlığını bazı toplum kesimleri, daha yoğun hissediyor: Kürtler, Alevîler, işçiler; milliyetçiliğin, (Sünnî) İslâmcılığın ve de neoliberalliğin gelmiş geçmiş en koyu ve geçirimsiz karışımı olan bu partinin hedef tahtasındalar.
İşkencede parçalanmış bedeni 20 Mayıs 1973 günü Diyarbakır’da babasına teslim edileli tam 43 yıl olmuş… “İntihar etti,” demişler, utanmadan![3]