Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİZİ" t a m e r d u r s u n

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e kadar süren güzergah üzerinde, kapı kapı gezip, önemli kişilere ve kurumlara, ayda bir basılan derginin dağıtımını yapacağım.

Aksilik o ya, daha ilk dağıtım günü, dergileri sırtlayıp yola çıkmıştım ki, hava bozmaya başladı ve ben Nişantaşı-Teşvikiye'ye vardığımda, sağanak yağmura tutulup, sırılsıklam oldum.

Bana zaten olan olmuş. Tek derdim dergiler ıslanmadan sahiplerine ulaşsın.

Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YILMAZ

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

 
Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “Tamam Uğur sana öyle bir saat göndereceğim ki bir ömür boyu ona gözlerin gibi bakacaksın.” dedi. Aynı samimiyetle Ozan arkadaşa döndü:
“Sana ne göndereyim Ozan arkadaş?” dedi.
Ozan davudi sesiyle,
“Bana sürekli ağladığın, ağıt yaktığın felçli çocuklarının fotoğraflarını gönder.” dedi.
“Eyvallah!” dedi Bahri.
 

Girit Leblebisi

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

 
Ben vakitlice davranmış, gün batımını da izlemek için kahvelerin gürültüsünden uzakça bir bankı gözüme kestirip oturmuştum.
Bir süre sonra, üstündeki üniformadan öğrenci olduğu anlaşılan bir genç kız, yanıma gelip “Affedersiniz, ben de yanınıza oturabilir miyim? “ dedi.
Başımı kaldırıp baktım, narin yapılı, uzun siyah saçlı, zeytin gözlü bir kız, yüzünde de tatlı bir gülümseme. Biraz daha kenara kayıp, “Tabii,” dedim, “buyur otur.”

Salacalı Hamdi Efendi/ Veli BAYRAK

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

 
Çoluk çocuğu yok Salacalı Hamdi Efendi’nin. Hiç evlenmemiş. Emekli olunca kendisine Habeş cinsi bir kedi alıp onunla yaşamaya başlamış. Ama işte olacak bu ya herkes Salacalı Hamdi Efendi’den kötü haber beklerken kedisi ölmüş. Bir var ki kediyi normal gömmek istememiş Hamdi Efendi. Muhtara da bu yüzden gitmiş.
Kapıda karşılamış onu muhtar. Ne de olsa seçmeni. Bir yudum çay içtikten sonra Hamdi Efendi, “Bizim kedi,” demiş, “sizlere ömür. Bir var ki öylesine gömüp ayrılmak istemiyorum ondan. İmam Efendi’yle bir konuşsan da Salaca Camisinden kaldırsak şunun naaşını.”

Zamanın İzi/ Sidem SAMSUN

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

“Neyse ki gülün yapraklarını yolmadan yetiştin,” dedi Murat, eliyle banktaki gül yapraklarını yere attı, yana kayarak yanında Berna’ya yer açtı.
“Keşke gülün yaprakları yerine dikenlerini koparsaydın,” dedi Berna gülün sapındaki dikenlere dokunmamaya çalışarak. “Dikenler batarsa acıtır.”
“Onları sen gelmeden törpüledim. Mesela, neden buluşmamıza geç kaldığını sormayacağım.”
“Bütün gün somurtmanı istemem Murat. Evde taşınmadan önce son bir işim kalmıştı onu hallettim. Sinan’ın eşyalarını koliledim, sonra da kapıcıya bıraktım, çünkü yeni evimde onları istemiyorum.”

TARİHE YAZILIR KADIN

Ozan ŞİAR Ağdaşan kullanıcısının resmi

Bakışlar altında Ezilir Kadın
Bu nasıl gidişat, bu nasıl evre
Doğuşundan beri Üzülür Kadın

Erkeği ayartan şeytan sanılır

Kaba ilkellikler ona sayılır

Sözde iltifatlar, gözde soyulur

Köşe bucak kaçar, Büzülür Kadın

Yüzme bilmese de atılır göle

Canına tak dedi, çektiği çile

Kimine sermaye, kimine köle

Kablardan kablara Süzülür Kadın

Erkekler sistemden alır cesaret

Tecavüzler, töre, kuma esaret

Kucaktan kucağa geçer bir hayat

Ellerden ellere Bozulur Kadın

Hiçbir Yer/ Heybet Akdoğan

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Artık nerede duracağımızı bilemiyoruz: Hangi mekânın içinde, hangi gökyüzünün altında, hangi düzenin yanında, hangi kargaşanın kaosunda… Soruları çoğaltmak mümkün. Fakat tüm soruların aynı gerçeği yansıttığı bir hakikat. Kim olduğumuzu bilmediğimiz müddetçe sorular etrafında dönüp dolaşmak kaçınılmaz oluyor. Zaten kim olduğumuzu bilseydik, durmamız gereken yerde olacağımız muhakkaktı. Durumumuz böyle olmadığı için, soru işareti eklediğimiz tüm cümleler bizi ele veriyor.

Hayat/ Gün Semray

Edebiyat Bahcesi kullanıcısının resmi

Babam, annemi döverdi. Babam beni, abimi döverdi. Ben o yaşlarda babalar döver diye biliyordum. Babalar döver…
Anneler olmayınca, evlerin yalnız dört duvardan ibaret olacağını da, annem gidince öğrenmiştim. Sabahları “Elinizi, yüzünüzü yıkayın, kahvaltı hazır” diyen olmadığı gibi, günlerce aç kalsan, “Aç mısın” diye soranın da olmadığını öğrendim. Öğrendiklerim içinde canımı en çok yakan şey ise, anne kokusu olmayınca, çocuklar kaç yaşında olursa olsun, büyüdüğüydü.
Ben altı yaşında büyüdüm.

Bir Yudum Su Bir Yudum Sevgi Bir Yudum Özgürlük!

Ozan ŞİAR Ağdaşan kullanıcısının resmi

Ki, kulluk, esaret yaşamın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Konumuza denk düşen veciz bir sözle konumuzu açalım.
Kirlilerin başa, temizlerin taşa çekildiği çelişkili, isli puslu dönemi yaşıyoruz heyhat!
İnsani değerlerle taçlanmış bir yurt toprağında vatan parçası bir anlam kazanır ancak!
Ki, insanlar aç oldukları zaman inançlarını bile yerler!
Oysa ki amaç, yaşlanarak değil, yaşayarak ölmekdir.
Sevgi ve sanatla nakış nakış süslenmiş dostluk, umut ve payla şımla bezenmiş kilimlerde şekillenmiş bir ideoloji ve inanç ulvileşir, yücelir ancak.

Sayfalar

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
Konuk Yazarlar beslemesine abone olun.