ACININ BESMELESİ
Çok uzun bir yoldan geldim Marmara
Yorgunum
Hikâyelerim var daha yazmadığım
İmgesiz şiirlerim var bıçak ağzı keskinliğinde
Çok uzun bir yoldan geldim Marmara
Yorgunum
Hikâyelerim var daha yazmadığım
İmgesiz şiirlerim var bıçak ağzı keskinliğinde
Karanlık ve aydınlık, dünyanın iki ayrı yüzü
Bir yüzünde filler tepişir
Diğer yüzünde ise kuşlar ötüşür…/Murat Özgöl
ay görünmüyor
Bakışlarında
Umut devşirdiğim
Yanakları gül kokulu
Gülüşü sıcak mı sıcak
Ama buruk
Minik adımlarla koşan
Ayak izlerinden
Kızıl kan gülleri açan
Gökyüzüne çığlıkları düşen
Zamana dargın
Acımasız devlete küs olan çocuk
Unutamam ben seni unutmam, katiyen unutmam
Misket
Uçurtma bilmeyen
Günlerden beri
Ekmeğe, soğana
Hasret ve muhtaç
Mahzun gözlerinden yaşlar
Sel olup taşan
Elin elime değerken
Beni yakan, kavuran
Tanklardan ürken
Mazlum küçük çocuk
Barane ax jî şile, li jorde berf dibare
Rebenê em bimeşin, zû bike dem êvare
Ez gorî gurra min ke, tu car jî fikar meke
Bihar’a me rêda ye, nav de germ û xubare ...
Megirî ,nelorîne paş şevan ronahîye
Em destên hev bigirin lı bom e şanazîye
Tu kewî ez kevirim, vêsa xwen ser min dayne
Ev dilê min birîndar li bot e avahîye
Ne mutlu ben insanım, mutluluğu severim
Üstünlüğü hiç bilmem, hep hadimi bilirim
Ben bitkiye, hayvana, canlılara kıyamam
Emeğe saygılıyım; güzel yolu seçerim
Küçüklere sevgim var, büyüklere hürmetim
İşte huyum böyledir, budur benim servetim
Hem eker hem biçerim, kendime çok yeterim
Dokunmayın dünyama, siz olmayın cellâttım
İnsanım, üretenim! Halkları çok severim
Siyah, beyaz ayırmam, hepinizi beklerim
En büyük emektir! Dünyamızda çok güzel
Doğu, batı fark etmez, hep el ele verelim
Biliyorum yüreğinin nasıl kuruduğunu
Git desem dönüşün izi kalır
İktidar hırsınız bir koltuğa çakılsa da