Neden?

Sibel Karakız kullanıcısının resmi
İlkokul çağlarındaydım ve küçük şirin bir köyde yaşıyorum. Şanslı yanım, her gün evimize iki gazete girmesi ve kitap okumayı sevdiren bir öğretmenimin olmasıydı. Yerlerde bulduğum gazete parçalarını dahi okurdum.

Bundan dolayı olsa gerek, yaşadığım koşulların dışında hayaller kurardım. Mesela; Köyümüzde henüz elektrik yokken, hatta ilimizde televizyon dahi yokken, gazetede televizyonun ne demek olduğunu okuyunca, “Televizyon alın” diye tutturmuştum. Tabi herkes bana kahkahalarla gülmüştü.

Çevremdeki sohbetlerde de etkilendiğim oluyordu. Anneannem bilerek mi yoksa tesadüfen mi anlattı bilmiyorum; Bir akrabamın kızı okumuş, bankada çalışıyormuş ve müdür olmuş. Sonra kendine bir araba almış. Öyle imrenerek anlattı ki! Bende hem imrendim hem yemin ettim; Bir gün ben de okuyup kendi başarılarımdan söz ettireceğim dedim ve kendi kendime de bu konuda söz verdim.

Anneanneme:

“Okuyacağım, büyük bir memur olacağım. Kendime bir araba alacağım ve araba sürerken seni de yanıma oturtacağım” dedim.

“İnşallah” dedi, gülümsedi, gözlerimden öptü. Sessiz sesiz dualar etti.

Ve bu hayalim bir tutkuya dönüştü. İlkokulu en iyi derce ile bitirdim. İlimizde ortaokula başladım. İlk defa anneannemden ayrılıyordum. Küçük dayımın eviydi. Çok da huyu suyu bizlere benzemeyen yengemle kalıyordum. Ailede erkeklerin pek rolleri olmaz. Küçük dayım bana çok düşkündü ama günde on dakika dahi göremezdim onu. Ortaokulda biraz zorlandım ne de olsa köy eğitimi eksikti. Olaylar farklı, insanlar farklı farklıydı. Ortama uyum sağlamak hem benim için hem de büyüklerim için zor olmuştu. Arkadaşlarıma uysam ailem desteklemiyor, aileme uysam arkadaşlarım dışlıyordu. Mesela bir gün evdekilere: “Gitar çalmak istiyorum” dedim.

“Sen okuyacak mısın yoksa şarkıcı mı olacaksın? diye susturuldum hemen.

Atletizm de başarılıydım. İyi de koşuyordum. “Sen okumana bak, koşmakta neymiş?” diye yine susturuldum. Sokağa çıkmam dahi yasaktı. Bir arkadaşıma gitmek ne mümkün! Bir defa habersiz bir arkadaşıma gittim diye aldığım tepkiyi duymak istemezsiniz. Neyse sıkıntılı olsa ortaokul bitti ve lise yıllarım başladı.

Lise yıllarımın güzel yanı artık Anneannemle kalıyordum. Okumalı ve hayalimi gerçekleştirmeliydim. Ama çevrem buna izin vermiyordu. Liseye başlamamla evlenme hikâyeleri başladı. Bak şu, bu, ne olmuş, neden beğenmiyorsun, yoksa biri mi var? Sudan bahanelerle gereksiz yere baskı kuruluyordu. Birileri üzülmemeliydi, bir tercih yapmak zorundaydım. Anneannemin kendisi hayattayken mürüvvetimi görmek istemesinin masumca Baskısı yapan, çevremdeki kadınlardı. Böylece daha fazla direnemedim ve beni sevdiğine inandığım biriyle -şimdiki eşimle- evlenmeyi kabul ettim. Pırlanta gibi üç tane evladım ve bugüne kadar yürüyen bir evliliğim var. Ama gençlik hayallerimin hiçbirini gerçekleştiremedim. Ne gitar çalabildim ne atletizme katılabildim. Uzun yıllar ne de araba kullanabildim. Bir de İngilizce öğrenme hevesim vardı ki ondan bahsetme gereği dahi duymadım. Kim bilir onu açıklasam nasıl bir tepki alırdım? İşte bu kadar masumdu benim isteklerim ve hayallerim. Kimseye kızmıyorum, kimseyi kınamıyorum hatta kendime bile. Şimdi aynı koşullarda olsa zannedersem yine aynı şeyi yapar, yine aynı tepkileri görürdüm.

“Ama” diyorum, “zaman zaman keşke başka çareler arasaydım. Hayallerimin peşinden gitseydim!”

Her ne kadar evliliğimin onuncu yılından sonra işe başlasam da, çalışıyor olmam hayallerimi gerçekleştirmemi sağlamadı, Ne kendime ait arabam, ne de yanına oturtacağım Anneannem vardı. Gitardı, atletizmdi öğrenmeye dahi kalkışamadım.

Şimdi amcakızı Saadet Erdoğan’a ve bana müsaade edin de içimizi dökelim. Biz yanlış yapmıyoruz, kimseyi kötülemiyor ve zarar vermiyoruz. Sadece sevdiklerimize ve bize bu sanal ortamda arkadaşlıklarını, dostluklarını sunanlara içimizden geçenleri paylaşıyoruz. Bu bizim için engellenemez bir duygu. Şimdiye kadar yazıp yazıp atıyordum kâğıtları. “Birileri okur da yanlış anlar” diye korkuyordum. Nice güzel duygularım ve şiirlerim yok olup gitti. Çok pişmanım. Ama artık büyüdük, büyümediysek de bırakın hata yapalım azıcık. Bu kadarcık hata yapmamıza müsaade edin. Mutluluğun bir parçasıdır yazmak. İstemeyen okumaz. Okuyup da beğenenlere teşekkürler. Beğenmeyenlere de… Ha bunu yanlış yorumlayacak olan da kendimi kafese kilitlesem yine bir kusur bulur. Seven insanlar ise böyle bir yeteneğini takdir eder. Birkaç satır yazı için kim küstürebilir bir insanı, kim kırabilir bu derece, böylesine güzel yazı yazmaktan kim alıkoyabilir! Lütfen amcakızı hayallerinin peşinde koş. Sana sunulan biricik bu hayatta yarın yaşayıp yaşayamayacağımız meçhul. Seni kıranlara küs, ama lütfen kendine küsme. Yeteneklerine küsme. Seni çok seviyorum.

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...