İnsan ve Bilinç -1-

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi
İnsanileşmeye Doğru: Metafiziğin belirttiği gibi, insan kesinlikle günümüzde sahip olduğu özelliklerle hazır şekilde var olan bir canlı değildir.

Bizi insanlaşmaya götüren ilk yapı 1,4 kilo ağırlığında olan beyin içerisindeki 100 milyar hücredir. İkinci aşamaysa bu hücrelerin bilinç merkezindeki Frontal ve Parietal Lopların sınırsız şekilde deneyim ve bilgileri kaydedip, sorgulama (Reaksiyon) yeteneğini yükseltmesidir.
 
İnsan bilincinin özelliklerine geçmeden önce, insanın biyolojik olarak temel yaşamıyla ilgili kısa ön bilgileri hatırladıktan sonra, bilinci yorumlamak daha kolay olacaktır. Evren ve dünyada var olan bütün canlılar, öncelikle beslenme güdüsüyle hazır şekilde doğarlar. Beslenme ihtiyacı giderilmeden hiçbir canlı diğer güdü ve edimlerini harekete geçiremezler. Canlılar için beslenme tek ve ilk var oluş kaynak olduğuna göre, beslenmenin şekli, yeterliliği, çeşitliliği ve zenginliği insanda hem fizyolojik hem de duygu düşünce ve sosyalleşme açısından inanılmayacak değişimler yaratandır. Beslenmeye bağlı olarak diğer güdüler sürekli çalışıp değişimler gösterirken, edinilen bilgilerin niteliğine göre fonksiyonelleşir bilinç. Beslenme deyip geçilmemelidir.
Her canlı türde olduğu gibi, insanda yediği besinler sayesinde önce Amino Asitlere sahip olur. Amino Asitler + Protein üretir, Proteinler + Homon, Hormonlar da yeterince uyarıcı (Dopamin) salgılar. Dopamin; hücreler başta olmak üzere, beynin ana merkezindeki duyguların (Amigdala) şahlanmasını sağlayan biyolojik kimyasaldır. Bu olay hayvanlarda, hücrelerin sayısal yetersizliği, beyin yapılarının küçük, beyin hücrelerinin sınırlı hareket etmesi sonucunda, insanlar kadar derin bilinçsel hafızaya sahip olamadıkları gibi, duygu ve hareketleri bu yüzden sınırlıdır.
Temel bu gerçeklikten hareketle, insan ilk (Pro) düşüncesini sınırlı şekilde kullanmaya başladığı Paleolitik ve Mezolitik çağlarda, daha çok diğer hayvanların beslenme şekline yakın güdü ve doğal olanaklarla hayatlarını sürdürmüşlerdir. On binlerce yıl önce aşama aşama tarımsal yaşam biçimini icat eden insan, böylece beslenmesini zenginleştirip egoist güdüler, düşünme yeteneği ve yaşam aktiviteleri gelişmiş oldu. Bunun sonucunda insan, hayvanlardan farklılaşabildi. İnsandaki her türlü gelişmeyi sağlayıp belirleyici yapılar şunlardır.
1-Beyindeki sinir hücrelerin sınırsız hareketli olması.
2-Bilinç merkezindeki hücreler doğa, çevre ve varlıkların özelliklerine göre reaksiyon gösterip, sorgu ve de düşünsel mekanizmayı güçlendirmesi.
3-İnsan zamanla ateşin ne işe yaradığını öğrenirken, sıcaklığından faydalanmayı kavraması.
4-Beslediği hayvanların etini, sütünü, ekip biçtiği bitkileri pişirerek beslenmeyi öğrenmesi.
Özellikle insanın sıcak bir ortamda yatıp kalkması ve yiyeceklerini kolayca sindirmesini sağlayan pişirerek beslenmeyi kavraması, üreme (Cinsellik) başta olmak üzere bilincin en üst noktalarda çalışmasını sağlayan temel yapılardır. Bu sayede bilinç hücreleri doğada ve çevrede görüp hissettiği her olayı bir mıknatıs gibi çekip, merkezinde toplayan sınırsız kayıtsal işlem özelliğine sahiptir. Harekete geçen hücreler, bir elektrik santrali gibi enerji kaynağıdır aynı zamanda.
Cansız, canlı ve insanın tüm organizması da dahil, bilinç yapısında gerçekleşen her türlü biyolojik hareketlenmeleri sağlayan en küçük yapılar, atomaltı kuantsal çekirdekler olan proton, nötorn ve elektronlardır. Örneğin bazı insanlar eğitimden uzak, sınırlı sosyal yaşam, hastalıklar veya fiziksel darbeler sonucunda, birtakım hareketlerden tutalım düşünme geriliği yaşarlar. Pasif sosyal yapı, darbe veya yaşanan olumsuzluğun etkisiyle, genelde hücrelerin yeterli derece biyolojik kimyasal uyarıcı (Dopamin) üretemediği ilk akla gelendir. Hücreler yeterli hormon salgılamazsa, insan kendisini yönlendirecek yeterliliği kaybettiği gibi, bazen düşünemez de olabiliyor.
Yeterli şekilde hareketlenmeyen hücrelerle yaşayan insanlar hem kendi hareketlerini hem de çevresinde olup biten içsel, dışsal olayların ne olduğunu, niçin geliştiğini, sonucun nereye işaret ettiğini kavrayamadığı gibi, farklı şekillerde yorumlayıp tepki gösteremez de. İşte bunun için bilinç her zaman deney, tecrübe, nitelikli eğitim ve nitelikli kültürel bilgilerle doldurulması hayati öneme sahiptir. Bu noktada yine tarihsel bir örnekle, ilk Homo Sapiens ile uygar insanın bilinci arasındaki büyük farkı, bir kez daha hatırlamakta fayda var.
Fiziksel herhangi bir engeli olmayan Homo Sapiens’in, M.Ö.2 milyon yıllarından, Neolitik Çağ’a kadar yaşamı ve bilinçsel hareketliliği hayvanlarla %95 oranında aynı idi. Her türlü yiyeceğini çiğ tüketirken temizlik, inanç, ahlak gibi hiçbir düzenli bilgi, kural, kültür ve tecrübesi yoktu. İnsan bu kaba, kuralsız, düzensiz hayvani hareketlerini, Neolitikle atmaya başlanmış olsa dahi, her toplum ve bireyde aynı gelişim gerçekleşmiş değildir. Bunun nedeniyse çoğu toplum ve bireylerin eğitimle  geç tanışmasının ya da yetersiz eğitimle birlikte diğer engelleri gösterebiliriz.
Neolitik Çağ ile bilincini geliştirip, hayvan atalarından ayrışmaya başlayan Homo Sapiens, neler yaparak, ne zamana kadar insanileşmeye gayret etti? Ve daha sonra neden tekrar canavarlaşmaya başladığını anlamak için, bilincin hangi yönde nasıl bir değişim, gelişim gösterdiğini detaylı inceleyerek anlayabiliriz. Tam da bu noktada bilincin insan demek olduğu, sosyal edimlerinse bilinci beslediğini iyi kavramak gerekir”. İnsanın hangi sosyal duygu düşünce niteliğine göre hareket ettiğini, bunların bilinçte toplanarak insan karakterini belirlediği net bilinmelidir. Bilincin hafıza ve düşünceyi geliştirmesi önemli olduğu kadar, insanın sosyal yapı niteliği de bir o kadar ikinci önemli temel etkendir. O zaman şu denklemi daha net ortaya koyabiliriz. “Edimler + bilinç + sosyal bilgi ve kültür = insan karakteri”.  Günümüz insanının bilinci neden, nasıl derin şekilde kirlenip canavarlaştığını, ikinci bölümde daha derinden inceleyerek anlamaya çalışacağız. Çünkü Neolitikle insanileşmeye çalışan insan, Uygarlıkla birlikte yeniden hayvani karakterini sürekli öne çıkararak, süperhayvana dönüştüğü gerçekliği, tüm dünya toplumları tarafından kabul edilmediği sürece, tekrar insanileşme mümkün görülmemekte.
KAYNAKLAR
David Eaglemenn-Beyin, Domingo Yay.
İsmet Gedik-DOM ve Toplum, Facebook Sayfası.
Yuval Noah Hariri-Sapiens.
Prof. Dr. Lauann Brezendine-Erkek Beyni.
 Prof. Dr. Lauann Brezendine-Kadın Beyni.
 Robert E. Park-İnsanın Doğası.
Politzer-Felsefenin Temel İlkeleri.
Alfred Adler -İnsanın Doğası.
Marks-Kapital 1,2,3Cilt.
Eugene Enriquez-Sürüden Devlete.
Doğan Cüceloğlu-İnsanın Davranışı.
Evrim Ağacı-Maymun, İnsan Arasındaki Ortaklık Oranı
 

Kategori: 

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...