Zaman zaman dile getiriyordum yazar olmak istediğimi! Ancak bu istek benim için gerçekleşemeyecek bir hayalden öteye gitmiyordu. Sadece, dostlarımla dertleştiğimde “Hayatta en çok yapmak istediğim şey yazar olmaktı fakat olmadı işte” diye hayıflanıyordum. Artık ümidimi kaybetmiştim ve hayal kurmak dahi gereksiz geliyordu.
Devlet memuruydum. Çok yoğun bir şekilde, Cumartesi günleri de dahil olmak üzere aşırı tempolu bir çalışma hayatım vardı. Öğle aralarında herkes elinde düşürmediği cep telefonlarıyla sosyal medyada olup bitenleri takip ediyor, yorumluyorlarken ben kitap okuyordum. Ürküyordum Sosyal Medyaya veya sanal dünyaya dahil olmaktan. Tanımadığınız insanların fotoğraflarınızı görmesi, yazdıklarınızı okuması... doğabilecek kötü sonuçları düşündükçe ürperiyordum. Ama gördüm ki sanal dünyada uzak olmakla, arkadaşlarım arasında yapılan sohbetlere yabancılaşıyor, zamanın gerisinde kalıyordum. Ayrıca bu yeni dünyayı merak etmeye, değişim içinde olmayı istemeye başlamıştım. Bazı arkadaşlarımın ısrarıyla Facebook sayfamı açtım. Küçük sayıda arkadaş grubumla paylaşımlar yapmaya başladım. Hoşuma gidiyordu yapılan güzel yorumlar. Ben de aynı şekilde başka paylaşımlara yorum yapmaya başladım. Arada bir de olsa, ufaktan kendi duygu ve düşüncelerimi anlattığım yazılarımı da paylaşıyordum... O zaman gördüm ki doğruluğuna inandığınız hedefinizde iyi niyetle yürürken: Su verdiğiniz ceylanlar, sırtını okşadığınız kaplumbağalar, selamladığınız insanlar arasında; çıktığınız yolculukta kaybettiğiniz hayalinizi, kestiğiniz ümidinizi güneşin doğuşu gibi bulup size ödül misali geri veriyorlar... Yaptığım bir paylaşım Edebiyat Bahçesi’nin dikkatini çekmişti. Önemli vurgulamaları ve takdirleri beni heyecanlandırmıştı. İncelediğimde Edebiyat Bahçesi’nde çok önemli yazarlara rastladım.
Bu durum umutlarımı ikiye katlamıştı. Uyuttuğum yazım hayallerim sevinç çığlıklarıyla uyanmıştı. İçimdeki çocuk sevincim, baharda açan kiraz çiçekleri misali, Facebook da yazdığım ve Edebiyat Bahçesi’nde de paylaştığım öykülerim arkası arkasına bahar çiçekleri gibi açıyor, mis gibi kokularını uzak diyarlara dahi saçıyordu. Ancak, yazar olmayı istemek ve sadece yazmakla bu işin olamayacağını Edebiyat Bahçesi’nde paylaşım yapmak istediğim zaman; Yazar Necmettin Yalçınkaya’nın imla hatalarımı düzelttikçe, duygulara vurgulama ekledikçe idrak ettim. O günden sonra yazım kuralları konusunda çalışma yapmam gerektiğine karar verdim... Artık yazıyordum ve Edebiyat Bahçesi yazdıklarımı onaylıyordu. Kitap çıkarmam konusunda beni cesaretlendiriyordu... Yoluma ışık tutan Edebiyat Bahçesi sayesinde bugüne kadar 7 adet kitap çıkardım. Hem yazarların eserlerine hem de edebiyat kuralları konusunda açıklamalarıyla verdikleri desteklerini canı gönülden kutluyorum. Teşekkür ederim Edebiyat Bahçesi ve Necmettin Yalçınkaya...
SİBEL KARAKIZ