SIKMA TATLI CANINI

Sibel Karakız kullanıcısının resmi
Şimdi bana "Bu da nerede çıktı" diyeceksiniz. Anlatacağım ama sakın gülmeyin:)

Bazı şeylerin öneminin farkında olmadan geçirebiliyoruz günlerimizi.
Kendimizi otomatiğe bağlanmışçasına, üstünde oturduğumuz koltuğun sağlam bir şekilde yerinden durması, kapı anahtarının iyi bir şekilde açılıp kapanması, elektrikli ev aletlerinin tıkır tıkır çalışıyor olması meğer ne büyük bir rahatlıkmış.
Aynı zamanda sağlığımızın yerinde olmasının önemi ise tartışılmaz bir durumdur. Dilediğimiz anda saçlarımızı tarayabilmemiz, dişlerimizi fırçalayabilmemiz, duşumuzu alıp evimizin işlerini yapabilmemiz ne kadar güzel bir şeymiş meğer.
Tüm bunları elbette hepimiz biliyoruz fakat zaman zaman hatırlamakta fayda olduğuna inanıyorum.
Dış etkenlerde gelişen ve hayatımızı etkileyen  savaşlar, zamlar, adaletsizlikler, hastalık ve ekonomik krizler yeterince aşağıya çekmiyor mu ruhumuzu? Bari elimizde var olan imkânlara sahip çıkarak, bu zalim dönemde nasıl geçeğiz sorusunu kendimize sorarak sağlıklı bir şekilde yol haritası çizmek zorundayız.
Şimdi bana "Bu da nerede çıktı" diyeceksiniz. Anlatacağım ama sakın gülmeyin:)
Birkaç gün önce oturma odasındaki duvar saatinin pili bitmişti. Televizyon programlarının başlama saati için gözüm sürekli saate gidiyor... Yemek yapma saatini düşündüğümde, kitap okuyacağım zaman, bir şeyler yazacağımda gözüm yine saate takılıyor... Her bakışımda çalışmayan o saatin görüntüsü bir sivrisinek ısırması gibi can sıkıcı oluyor.
"Neyse" dedim kendi kendime. "Markete ilk gidişimde bir pil alır takarım" düşüncesiyle rahatlattım kendimi.
Ancak markete gittiğimde, onca alışverişin içinde pil almayı unutmuşum. Çünkü her zaman alınan, alışkanlık edinilmiş bir ihtiyaç şey değildi saat pili. Markette dolaşırken "Almam gereken önemli bir şey vardı" diye söylenip durmama rağmen o pili almam gerektiğini bir türlü hatırlayamadım. Hal böyle olunca üç gün boyunca gözüm, çalışmayan saate defalarca gidip geldi.
Şimdi diyeceksiniz ki 'ne var bundan.' Haklısınız!
Tabi ki elimizden düşürmediğimiz telefonların da saati var. Ama o duvarda asılı olan saate bakmak meğer bizlere zaman kazandırıyor, hayatımızı programlamamızdan kolaylık sağlıyormuş da farkında değilmişiz. Bir de alışkanlık var elbette.
Bu yaşananlardan sonra, fark etmediğimiz ve sahip olduğumuz sağlık, sığındığımız ev, bu güzel ülkemize ve Tanrı'nın bahşettiği güzel nimetlere şükrettim...
Tüm bu güzellikler elbette hayatımızı güllük gülistanlık etmiyor. Verdiğimiz emeğimizin karşılığını alamamak, birçok haklarımızı kullanamamak, art niyetli insanlardan zarar görmek can sıkıcı şeylerdir.
Bunca tatsızlıklara rağmen elimiz, ayağımız tutuyorsa... Gözümüz görüyor, kulağımız duyuyorsa... Zihnimiz çalışıyor, hafızamız yerindeyse... Ne yapacağımızı da biliyoruz demektir.
Sahip olduklarımıza şükürle mutluluğa kucak açıp, sahip olmamız gereken nice haklarımıza köstek vuranlarla mücadele edip huzura merhaba demek gerektiğine inanıyorum.
Siz ne dersiniz?
 
SİBEL KARAKIZ

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...