Bir önsöz yazmak…

Necmettin Yalçınkaya kullanıcısının resmi
Hem de tüm annelerimizi yansıtan “Anamdan İnciler” deki anamız için! Hiç kolay değil.

Necmettin Yalçınkaya, eğer bu önsözü yazamazsan, anamı kapına getiririm, dedi. Ah, dedim içimden; biz düşünüp taşınana kadar annelerimiz hayata hemen el koydular; yaşanır hâle getirdiler. Teyzem keşke geliverse, o incilerinden bir tane önsöz niyetine deyiverse.
Tamam. Biz söyleyeceğiz. Onlar üstelik bizim için bu kadar emek vermişken, onlara duygumuzu biz anlatacağız.
Necmettin Yalçınkaya’ya hepimiz teşekkür ediyoruz. Çünkü hepimiz adına, anasının özelinde annelerimizi anlattı…
Annelerimiz… Onların en belirgin özelliği yalnızca kendi çocuklarını değil tüm çocukları sevmek! Sofralarını açtılar, emek verdiler tüm arkadaşlarımıza. Belki de kendi dışımızdaki dünyaya duyarlı olmak, kolektivizm annelerimizden bir duyuş olarak bize geçti. Onlardan aldığımız bu duyuşa bilinç katarak dünyaya dokunmaya çalıştık. Hatta değiştirmek isteminde olacak kadar özgüvenliydik. Çocuk değildik, ama çocuk kadar içtendik. Yürekliydik. Annelerimiz; belki de en çok onlar bize güveniyordu.
Kuşkusuz, bizim yaşadıklarımızla hiç akılarından bile geçmeyen şeylerle karşılaştılar. Cezaevi önlerinde beklediler. Aranan çocuklarını düşünüp başlarını yastığa rahat koyamadılar. Mültecilikle ayrılık, özlem düştü yaşamlarına…
Her şey 12 Eylül’ün sonucuydu. Ama yine de onların yaşadıklarına ilişkin kendimizi sorumlu görmekten alıkoyamıyoruz. Bizim seçimimizdi yaşadıklarımız. Onlar ise çocuklarıyla bu yaşamın içinde bulmuşlardı kendilerini. Ama bizden daha güçlü ve yaratıcı oldular. Yalçınkaya ‘Anamdan İnciler ’de o kadar güzel anlattı ki bu durumu. İyi ki anlattı.
Biz, 78’liler… Yavaş yavaş deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Ben, Mamak Askeri Cezaevi’ni yaşadım ve Mamak kadınlarını anlattım belgesel filmimle.
O kadar çok boyutlu ki bu deneyimler. Bu yaşamın özellikle çocuklar ve annelerdeki yansımaları bana çok etkili gelir. Yalçınkaya anasıyla, anne cephesini anlatıyor.
Necmettin Yalçınkaya’nın anası; ‘güldürü’ ile ne güzel dokunuyor dünyaya… Aslında yaşamla en iyi baş etme yolu bu olmalı! Zekâsıyla yaşamda hep bir adım önde.
‘Büyük’ işlerle uğraştığımız ve ardından 12 Eylül’le zorlu bir yaşamla karşılaştığımız o günlerde, anamız hayatın güldürücü yönünü ortaya çıkartır. Bu, yaşamın ayrımına varmaktır. Gülmek, yaşama egemen olmaktır.
Anamız zafer işareti yaparak oğluna siyasi savunma yapmaya kadar yüreklendirmeye neden olurken, aslında ona gönderdiği 2000 Lira ile onun yaşamında yarattığı çözümün coşkusundadır. Bizim büyük ciddiyetle ele aldığımız “Sol Komünizm Bir Çocukluk Hastalığı’’ için, “Hiç aranızda çocuk var mı ki? Bu kitap olsa olsa benim torunlarımın hastalığına yarar.” diyerek güldürüyü yaşama katar.
Eylemlerde de yaratıcılardır. ‘Kadınlar katılmadan devrim gerçekleşemez’ sözü ‘Analar katılmadan devrim gerçekleşemez’ olur. Onlarsız hiçbir şey olmaz.
Anamız şöyle söylemiş:
’Yarın bakışlı gençler vardı, yüzlerinde gülümsemeleri hiç eksilmeyen... Sonra o lanet olası darbe oldu, bir bir gözden yittiniz.’
Gitmedik anacığım; gitmedik.
Siz iyi ki varsınız! Bakın, yeniden yaşam üretecek anılarınız.
Necmettin Yalçınkaya ne iyi yaptınız da, anamızın incilerini bizimle paylaştınız.
SEZGİN TÜRK

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...