Tek Ayaklı Hayri

Şenol Durmuş kullanıcısının resmi
Yaşlı adamı belediye otobüsünde gören herhangi biri, genç, kadın hatta ondan daha yaşlı biri ona yerini verirdi.

Bastonlu, tek ayağı, bir kolu sakat, tek gözlü ihtiyar acınacak bir durumdadır. Ayakta güçlükle durmasının sebeplerinden biridir ihtiyarlığı. Bir neden de sarhoşluğudur. Ağzından yayılan alkol kokusundan irkilseler de kanında dolaşan diğer maddeleri hiç kimse tahmin edemez. Yanında oturan bir yolcu eğer topal Hayri'yi tanımış olsaydı, ilk durakta bu otobüsü terk ederdi. İstanbul'un muhtelif semtlerinden sabahtan akşama kadar otobüslerde yolculuk yapar. Haftanın bir günü bu otobüs bir semtte topal Hayri'yi indirir. Semtin hemen girişindeki bir kahvehanenin önünde bir sandalyeye oturup bekler. 



Garson onu çok iyi tanır. Ondan nefret etse de, paniğe kapılsa da korku içersinde çayı önüne koyar. Yıllar önce bu semti terk etmiştir ama haftalık bir günlük ziyaretini ihmal etmez. Yetmişlik ihtiyar ihtiyaçlarını gidermek için eski mahallesine gelmiştir. Önünden geçen birine seslenir. "Arkadaşlık bu mu? Evimin suyunu kestiler. Allah rızası için yirmi lira borç ver" der. Tanıyanlar, görenler bu konuşmalara gülümser. Bir süre sonra ayağa kalkar, çarşı içine girer, semtin en eski kasabına uğrar. "Bu kurban bayramı da aç kaldık. Bari biraz kemik ver, kaynatayım, çorba yapayım." diye yalvarır. Başka bir esnafa ise "Kaç gündür içemiyorum, bir şarap parası lütfen." der. 



Yirmi yaşında genç bir adama bile "Senin baban çok iyi arkadaşımdı. Sen de çok iyi bir abisin, koçum yok mu on liran" diye sorabilir. İnsanlar Hayri'nin bu taleplerini ister istemez yerine getirmek zorundadır. Altmışlı yılların acımasız psikopatını birçok kişi iyi tanır. Özellikle yaşıtları. Topal Hayri haftalık haracını almaya gelmiştir. Kendi deyişiyle fakirlik yardımını ve sadakasını... Sadece bu mahallenin değil ilçenin en belalı adamlarından biri olduğu söylenir. Gençliğinde aldığı haraç şimdi yaşlılığında sadakaya dönüşmüştür. Dört oğlu da onu pek aratmamıştır. Bir oğlu cezaevine girerken diğer oğlu henüz yeni çıkmıştır. Büyük oğlu azılı gaspçı profilindeyse ortanca oğlu çok iyi bir hırsız en sevdiği küçük oğlu ise sayısız bıçaklı olayları ile hatırı sayılır bir psikopattır. 



Küçüğün küçüğü ise onun gözünde bir hiçtir. Eğer Hayri'ye bir on lirayı veya bir şişe şarabı çok gören bir kişi oğullarını da göz önüne almak zorundadır. İnsanlara bunu hatırlatırken şöyle de diyebilir. "Baba kalbi kırılmaz, beni üzmeyin, çocuklarım da çok üzülür." Eski yaşlılar Hayri'yi çok iyi bilir. Yıllardır çalışmadan bedava yaşayan, sınırsızca içki içen, arkadaş için adam döven, dayak yiyen, sonra da bu bahaneyle arkadaşını döven bir adamdır Hayri. Bu tarz yaşam onun hayat felsefesidir. Kısa süren bir iş yaşantısında sağ kolunu bir pres makinesine kaptırıp sakat kalması onun için bir felaket olsa da semt ahalisi için bir kurtuluş mucizesi olmuştur. Yirmi beş yaşında, en verimli zamanında yarım sakat kaldığında, çevresindeki insanlar bayram yapmıştır. Ama buna rağmen bu haliyle evlilik müessesesini de kurmuştur. Komşu kızını zorla kaçırıp becerip, hamile bırakması ile dişi kuşunu bulmuştur. 



Sakatlığının verdiği acı ile daha çok içmeye başlamıştır Hayri. Zil zurna sarhoş olduğu bir gün ona çarpan minibüsü fark etmeyecektir. Sağ ayağı da sakat kalacaktır. Ona göre uğursuzluk yakasına yapışmıştır. Semt ahalisine göre ona Allahın verdiği bir cezadır. Tanrının eli Hayri’nin peşindedir. 





İlk oğlu on dört yaşındayken ona verdiği ilk vazifedir. "Oğlum bakkal veresiyeyi kesti aç kaldık. Bu gece orayı soy. Hadi aslan oğlum göster kendini." İki yıl sonra ise oğlundan son soyduğu yerin parasını istediğinde oğlu da babasını pek aratmamıştır. Hâsılat tartışmasında çıkan kavgada oğlu istemeden de olsa tornavidayı Hayri'nin sol gözüne sokup çıkarması bir olmuştur. Eskiler bu dönemleri hala hatırlar. Hayri'nin gecekondusunda çıkan feryatlar ortalığı inletiyordur. Yoldan geçenler o sesleri duymuştur. Çocuklarına bağırıyordur." Eve para getirin, ne biçim evlatsınız siz, babanızın halini görmüyorsunuz. Ben yaşlı, sakat bir adamım." Çocukları çalıp çırparken o gücü yetmediğinden olacak ki iyi bir dolandırıcı, bazen de sadaka isteyen bir dilencidir. 



Cenaze namazlarını kesinlikle kaçırmaz. En iyi, en temiz borç almanın bir yoludur namazlar. Yakınını kaybeden bir insanın o durumda para düşünecek bir hali olamaz. Belediye aşevlerinin vazgeçilmez müdavimidir Hayri. Kurban bayramlarının et bekleyen adamı. Ramazan aylarının fakiridir o. Evine erzak paketleri, kömür torbaları yağar. Yeşil kartı, sakatlık kartı, emekli kartı vardır Hayri'nin. Beş yıl boyunca çifte emekli maaşı alarak sosyal güvenlik kurumunu dolandırmıştır Hayri. Evinde elektrik, su kaçaktır. Elektrik kaçağı yakalandığında hiç çekinmeden suçu eşine yüklemiştir. Sarhoş olduğunda ise tek gözünden akan yaşla vicdan azabını keş arkadaşlarına itiraf ederken bir mendil istemiştir. Dört oğlundan sonra eşi de cezaevine girince gecekondusunda sabaha kadar içerek düşündüğü söylenir. 



Bir gece yarısı gecekonduyu ve semti terk ederken bir süre ortalıkta görünmez. Çok geçmeden onu belediye otobüsünde görenlerin sayısı çoğalacaktır. Son günlerini İstanbul özlemiyle dolaşarak geçirirken ihtiyaçları için de eski semtini ziyaret ediyordur topal Hayri. 



Bazen semt kahvesinde eski dostlarına, tanıdıklarına seslenir. "Canı sıkılan varsa benle gelsin İstanbul'u biraz dolaşalım der." Özürlü kartıyla bir refakatçi dolaştırma hakkını dostları için kullanmak ister. Yanında oturan bir yabancıya ise hayatının bir bölümünü anlatırken onu uyarmayı ihmal etmez. "İstanbul'da bizim gibi terso semtlerde yaşamanın bir bedeli vardır. Bu bedeli ödersen benim gibi ayakta kalırsın hemşerim." der... 

Kategori: 

Bunları Okudunuz mu?

04/20/2024 - 16:37
03/31/2024 - 21:39
03/21/2024 - 04:53
01/14/2024 - 19:15

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...