Elmali Boğaçalar
Ama poğaçaların hepsi ayrı telden çalıyordu. Sanki her bir poğaça başka birinin elinden çıkmıştı.
Ama poğaçaların hepsi ayrı telden çalıyordu. Sanki her bir poğaça başka birinin elinden çıkmıştı.
Kokladı, işte o anda kaç zamandır içinde bulunduğu amansız durumla yüzleşti. Kan kokuyordu, öğürdü, elleriyle bomboş midesini tuttu. Bir lokmacık bir şey yemiş olsaydı, hepsi dışarı çıkacaktı. Aç olmasına sevinsin mi üzülsün mü bilemedi.
Cemal dayım; ölesiye sevdiğim… Karşısından konuşurken, elimin ayağımın birbirine karıştığı, hata yapmamak için ezilip büzüldüğüm tek insan... Küçükken hayranı olduğum, gözümdeki dev adam...
Çok küçüktük, en fazla beş altı yaşlarında! Akranım olan, rahmetli Hüseyin’le (Cemal dayımın oğlu) oynayarak geziniyor, bir yandan da konuşuyoruz. Hüseyin'e dönüp:
“Şu dağlara çıksak elimiz gökyüzüne değer mi acaba?” diyorum. Hüseyin:
“Yok,” diyor. “Daha çok küçüğüz!”
“Ama” diyorum, “Cemal dayım çıksa dağlara, eli gökyüzüne değer.”
Bundan dolayı olsa gerek, yaşadığım koşulların dışında hayaller kurardım. Mesela; Köyümüzde henüz elektrik yokken, hatta ilimizde televizyon dahi yokken, gazetede televizyonun ne demek olduğunu okuyunca, “Televizyon alın” diye tutturmuştum. Tabi herkes bana kahkahalarla gülmüştü.
Uzun Adamın partisi büyük bir sürpriz yaparak seçimden birinci parti olarak çıkacaktı. Eyüp ilçesinde yaşayanlar seçimin ertesi günü büyük bir şok geçirecekti. Birçoğu Balkan göçmeni olan ilçe ahalisinin birçoğu eski İstanbullu kesimden sayılırdı. Ayrıca eski Osmanlı saray erkânı çalışanların torunları da burada yaşıyordu. Bu insanlar gördükleri manzara karşısında adeta küçük dillerini yutmuştu. Sabahın erken saatlerinden itibaren irili ufaklı birçok araç konvoylar halinde Eyüp ilçesinde dolaşmaya başlamıştı.
Eşi her ne kadar, "karışma sen. Sen evleneceğim kişiyi kendin bulmadın mı? Sana ne’" dese de komşusunun oğlu evlensin mutlu olsun istiyor. Aslında tanımıyor bile doğru düzgün. Kendisi bekârken, onun kardeşleriyle görüşürlerdi her zaman. Hiç dikkat etmemişti komşunun oğluna.
Belki daha önce bir komşu oğlundan fena kazık yediği içindir.
On beş yaşındayken de komşunun oğluna aşık olmuştu da başına gelmeyen kalmamıştı.
Aslında eşi doğru söylüyordu. İnsanlar evlenecekleri kişiyi kendileri bulsunlardı.
Annesi biricik oğlunu evlendirebilmek için çırpınıp duruyor.