Göç ya da Araf...
"Söz uçar yazı kalır." Alnınıza ırkçı etiketi yapışır silinmez.
"Söz uçar yazı kalır." Alnınıza ırkçı etiketi yapışır silinmez.
““Ana rahmine şarkta düşmüş çocuklar / Lastik ayakkabılarıyla / ‘Korkma sönmez bu şafaklarda’ / 126 Elif / Pamukta öğretmenim / 127 Berivan / Tütünde / 128 Uğur / ‘Meçhul öğrenci anıtında’ / Ya sen niye geldin 129 / Ben üzümcüydüm öğretmenim…”[i]
ŞENYAŞAR AİLESİNİN, İŞÇİLERİN VE ÇEVRECİLERİN ARADIĞI “ADALET” *
Adil Okay bu kitabı: “Erken kaybettiğimiz oyuncu ve yönetmen Erhan Sönmez’in anısına...” ithafen, ‘Yolcu’ adlı kitabında yer alan ‘Tuhaf Bir Buluşma’ adlı öykünün, bir tiyatro oyununa dönüştürülmesi projesi olarak hazırlamış.
Okurken izlemek!
Aç-kapat oyunuyla yönetilen bir pandemi sürecinin belirsizliğinde boğulan insanlığın, en azından belirleyebildiği adımları gerçekleştirdiği yaz günlerindeyiz.
İltica temel bir haktır... Evrensel bir haktır...
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan hemen herkesin bir yakını Avrupa, ABD veya İskandinavya ülkelerinde ya mültecidir ya da göçmen işçi.
O ülkelerin ırkçıları, milliyetçileri, faşistleri yıllardır "mülteciler evlerine dönsünler...", "yabancı işçileri istemiyoruz.." diye slogan atıyorlar. Daha da ileri gidip göçmenleri, mültecileri katledenler de oluyor. Solingen'de yakılan "soydaş"larınızı ne çabuk unuttunuz diyeceğim geliyor, bizim ülkemizdeki gizli, açık ırkçı ve milliyetçilere.
10.03.2021
Sevgili Adil OKAY,
Sözcüklere kanat takıp, gönlümün surlarından atarak uçurmayı deniyorum. O’nu duyumsamaya, kavramaya çalışıyorum. Sizin deyiminizle; “uçurumun özgürlüğünü” tatmak istiyorum.
KORONA GÜNLERİNDE MAHPUSLUK
Mart 2020’de hayatımıza bir girip pir giren, canlar alan Korona illeti dört mevsim yedi iklime sirayet etti. Tarihsel-toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarda geliştirilecek analiz ve tespitler hakkında çok şey söylenmesi gerekecek. Küresel ölçekte baharı olmayan bir yılın ardından insanlık adına da kaybedilecek senelere de hazırlıklı olunmalı. Her yer kış ve her yer pandemiden hallice. Böylesi bir ortamda, olumsuz anlamda en çok etkilenecek kuşkusuz mazlum ve madunlar olmaktadır.
"Tutsakların korona günlükleri"
***
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen “Olağanüstü Hal” sürecinde (c)ezaevlerinde başlayan keyfi uygulamalar ve akılla mantıkla açıklanamayacak eziyet biçimleri OHAL’in kalkmasından sonra da tamamen sona ermemiş, birçok hak gaspı tutsak şair Erol Zavar’ın yukarıda bir bölümünü aktardığım mektubunda betimlediği gibi kalıcı hale gelmişti. Tecrit ağırlaştırılmış, kitaplarımız gibi mektuplarımız da ya çok geç verilmeye ya da kaybolmaya başlamıştı.