kavga

İnsanlar Neden Kavga ve Münakaşa Yaparlar?

Cemal Zöngür kullanıcısının resmi

 
Makalenin başlığını okuyan birçok insanın şu ifadeyi kullanacağından eminim. İnsanların kavga ve münakaşalarının sebebini bilmeyen mi var. Ancak biraz derin ve bilimsel çerçeveden bakıldığında, düşünme yeteneğine sahip insanın esasında kavga etmemesi gerekiyor.
Çünkü insanı diğer hayvan türlerinden ayıran en büyük özelliği düşünebilmesidir. Düşünmek demek neyin neden ve nasıl yapılıp yapılmamasını bilmektir. Kavga vb. olaylarının sonucunun kötü olduğunu bilen bir varlığın, bunu sürdürmesi demek ya insan olmadığını gösterir veya hayvandan daha aşağı bir varlıktır.

Sahici Olmak[1]

Sibel Özbudun kullanıcısının resmi

herkes gibi düşünmeyen
herhangi bir insan,
ortadan kaldırılma riskini
göze alıyor demektir.”[2]
 
Yeni bir Tiyatro Buluşması’nda buluşmasında daha bir araya geldik: Bu kez de aşktan, kavgadan, devrimden söz etmek için…
Aşktan, kavgadan, devrimden söz edelim de… Önce söze, hepsinin “olmazsa olmaz” önkoşulundan yani “sahici olmak”tan başlamak gerek!

Annelerin âlâsı…

Sibel Karakız kullanıcısının resmi

Çünkü kendisi çektiği çilelerden dolayı gönlünü küstürmüş, gülmeyi unutmuştu ne yazık ki. Bundan pişmanlık duyduğunu çok iyi vurgulamıştı. Her gün evlat acısına yanar tutuşur, ağıtlar yakardı. O ağlarken ben dizlerine başımı koyar sessizce onu dinlerdim.

"Dert yüküyüm dert yüküyüm Derdimi kime dökeyim Gönül yorgun, Karakız küçük Derdimi kime dökeyim"

Kurşun Çiçek Açar mı Baba?

Abdullah Oral kullanıcısının resmi

Tanıdık bir yüzdür çocukluk
Hep o kapının ardında saklıdır
Sevecen masum gülüşler.

Derler ki ilmeğin düştüğü yerde 
düğümlenir umut.
Kurşun çiçek açar mı Baba?

Çiğ tanesi gibi yanağıma düşen
Serin bir buğusuydu sabahın.

Yüreğim bazen hırçın bir nehir
Bazen deli dolu akış sonrası süt liman
Dudaklarımdan 
kanayan şarapnel dökülür 
kuşluk vakti.
Kurşun çiçek açar mı Baba?

Bedenimi yitirdiğim sokaklara- 

Bakır Çarığı Düşler

Abdullah Oral kullanıcısının resmi

Güzlerime çekilen efkâr
Haydi, dökül pınarlarından gözlerimin
Yık gel kıyılarını ki, gayrı paslansın mazgal,
Yıkılsın kör duvarları esirliğimin.
Baksana kuşatılmış sevdalarla çalar, duvarların rengi.
 
Az sonra saçlarımın tedirginliğine konacak, ak
İçime döndürüyorum, gözlerim bana uçurum.
O kadar uzak kalmışım ki ben benden.

che guevara

Hıdır Karakuş kullanıcısının resmi

tomurcuk tomurcuk gül kokulu filizlerimiz
dal gibi yaprak gibi düşerler toprağa
daha yeni açmış çiçekler gibi
hassas kırılgan narindiler
dolu vurmuş gibi korumasız
daha yeni girmişlerdi siperlere
coşkuyla umutla ikirciksiz
gözleri cephede kulakları varoşlarda
her miting her yürüyüş batramdı. 
dalımızdan koparılmış kızlarımız oğullarımız
yangın gibi kül eder düştüğü yeri
kimimiz dayanır kimimiz dayanamaz
sabır taşı gibi çatlarız

Hapishane Edebiyatı

Ümüş Eylül Hapishane Dergisinin 51. Sayı...
Tekirdağ Cezaevi tutsaklarınca elle yazılıp mektuplarla dağıtılan Ümüş Eylül Kültür-Sanat dergisinin Nisan-Mayıs-Haziran 2024 tarihli 51. sayısı...
TEK KİŞİLİK HÜCREDE YAZILAN BİR ÖYKÜ: DE...
               Mahallenin kimi çocukları ondan hem korkar hem de onunla uğraşmaktan vazgeçmezdi kargalar...
Duvarları delen çizgiler
Balıkesir Burhaniye yakınlarında yaşayan arkadaşlara davet. 10 Aralık'ta Insan hakları haftasında, Burhaniye Yerel Demokrasi ve Insan Hakları Gündemi...

Konuk Yazarlar

"BİZ BAŞKA TÜRLÜ SEVERDİK BİRBİRİMİ...
Derken, Galata Yokuşu'nun oralarda, yeni kurulmuş bir ajansta iş buldum. Burada getir götür işlerine bakacak ve Tünel'den başlayıp, Levent'e...
Mivan’ın bakışı Bahri’nin ağıdı/ Uğur YI...
  Neyse bir ihtimal dedik, başladık isteklerimizi sıralamaya: “Bahri arkadaş sen kuzeninin çok güzel saat yaptığını…” daha sözümü bitirmeden, “...
Utanmak/ Sıdo için/ Sevda KURAN
  Fakiri, zengini, orta hallisi, Alevi’si, Sünni’si, Ermeni'si, hacısı, hocası, orospusu, delisi ve de pavyon kabadayıları, sarhoşlarıyla...
kavga beslemesine abone olun.